02 Haziran 2014 00:42

Siyasi karartma

Siyasi karartma

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kömür karasına bulanmış yüzler sicim
gibi akan gözyaşlarıyla alacalanmıştı.
“Trafo” diyorlardı. Lakin yanan bir halktı!

Yüzlerce maden işçisinin aynı anda toprağa gömülmesini “fıtrat”, “mukadderat” ve dahi “kader” bağlamında “olağan” karşılayan devlet, hesap soranları ise “ulusal güvenlik tehdidi” olarak değerlendirmektedir. O kadar ki; bu kez Başbakan “emri ben verdim” demekle yetinmemiş ve doğrudan sahaya inmiştir.   
Ancak, aslında Soma’ya özgü olmayan, bu kadim devlet refleksinin Soma’da ortaya çıkma biçimini veya bizatihi kendisi siyasi bir dayatma olan “siyaset yapmayın” hezeyanını sadece Başbakanın kişilik yapısı ile ilişkilendirmek doğru değildir. Çünkü Soma’da katliam sonrası tanık olduğumuz şiddet; herhangi bir siyasal iktidarın otoriter karakterinden ziyade kapitalizmin doğasında var olan devlet şiddetidir.
Piyasa çarklarının yoksulluk, eşitsizlik ve ölüm pahasına dönmeyi sürdürebilmesi için kapitalizmin işleyiş kuralları ile halkın katlandığı bu maliyetler arasındaki bağın gizlenmesi gerekmektedir. 140 dolarlık maliyeti 28 dolara düşürmekle övünen patronun “özel sektör böyle çalışır” açıklamasına rağmen katliamın nedenini trafo yangını ya da kömür kızışması gibi teknik tartışmalara sıkıştırmak da bu yüzdendir.
Aynı şekilde, “siyaset yapmayın” dayatması da, işçi ölümleriyle kapitalizm arasında ilişki kurmayan bir toplumsal algı oluşturabilme çabasıdır. Yani “siyaset yapmayın” demek aslında başlı başına bir siyasi karartmadır. Bu algı yönetilemediği ölçüde ise devlet şiddeti artmaktadır.
Soma katliamı sonrası yükselen taşeron ve özelleştirme karşıtı talepler ise sermeye düzeni ile işçi ölümleri arasında doğrudan bağ kuran bir siyasal bilince işaret eder. Yani devlet korktuğuyla yüz yüze gelmiştir.
Daha büyük risk ise; çocuklar öldürülmesin, ağaçlar kesilmesin, Van üşümesin gibi toplumsal taleplerin; taşeronun yasaklanması, madenlerin kamulaştırılması gibi sınıf talepleriyle bütünleşmesi ve mücadele ortaklığı içine girmesidir. Gezi direnişinin yıldönümünde meydanlarda atılan Soma sloganları sermaye düzeni açısından tehlike çanlarının ciddi biçimde çalması demektir.
Yani esas mesele; hükümete Kabataş’ta “deri pantolonlu, bandanalı ve yarı çıplak” olarak görünen bir güruhun şimdi işçi tulumu giyme ihtimalidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa