Siyasi karartma
Fotoğraf: Envato
Kömür karasına bulanmış yüzler sicim
gibi akan gözyaşlarıyla alacalanmıştı.
“Trafo” diyorlardı. Lakin yanan bir halktı!
Yüzlerce maden işçisinin aynı anda toprağa gömülmesini “fıtrat”, “mukadderat” ve dahi “kader” bağlamında “olağan” karşılayan devlet, hesap soranları ise “ulusal güvenlik tehdidi” olarak değerlendirmektedir. O kadar ki; bu kez Başbakan “emri ben verdim” demekle yetinmemiş ve doğrudan sahaya inmiştir.
Ancak, aslında Soma’ya özgü olmayan, bu kadim devlet refleksinin Soma’da ortaya çıkma biçimini veya bizatihi kendisi siyasi bir dayatma olan “siyaset yapmayın” hezeyanını sadece Başbakanın kişilik yapısı ile ilişkilendirmek doğru değildir. Çünkü Soma’da katliam sonrası tanık olduğumuz şiddet; herhangi bir siyasal iktidarın otoriter karakterinden ziyade kapitalizmin doğasında var olan devlet şiddetidir.
Piyasa çarklarının yoksulluk, eşitsizlik ve ölüm pahasına dönmeyi sürdürebilmesi için kapitalizmin işleyiş kuralları ile halkın katlandığı bu maliyetler arasındaki bağın gizlenmesi gerekmektedir. 140 dolarlık maliyeti 28 dolara düşürmekle övünen patronun “özel sektör böyle çalışır” açıklamasına rağmen katliamın nedenini trafo yangını ya da kömür kızışması gibi teknik tartışmalara sıkıştırmak da bu yüzdendir.
Aynı şekilde, “siyaset yapmayın” dayatması da, işçi ölümleriyle kapitalizm arasında ilişki kurmayan bir toplumsal algı oluşturabilme çabasıdır. Yani “siyaset yapmayın” demek aslında başlı başına bir siyasi karartmadır. Bu algı yönetilemediği ölçüde ise devlet şiddeti artmaktadır.
Soma katliamı sonrası yükselen taşeron ve özelleştirme karşıtı talepler ise sermeye düzeni ile işçi ölümleri arasında doğrudan bağ kuran bir siyasal bilince işaret eder. Yani devlet korktuğuyla yüz yüze gelmiştir.
Daha büyük risk ise; çocuklar öldürülmesin, ağaçlar kesilmesin, Van üşümesin gibi toplumsal taleplerin; taşeronun yasaklanması, madenlerin kamulaştırılması gibi sınıf talepleriyle bütünleşmesi ve mücadele ortaklığı içine girmesidir. Gezi direnişinin yıldönümünde meydanlarda atılan Soma sloganları sermaye düzeni açısından tehlike çanlarının ciddi biçimde çalması demektir.
Yani esas mesele; hükümete Kabataş’ta “deri pantolonlu, bandanalı ve yarı çıplak” olarak görünen bir güruhun şimdi işçi tulumu giyme ihtimalidir.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50