Barbarlıkta ısrar: Nereye kadar

"Dağlarına bahar gelmiş memleketimin ya da “Bunlar engerekler ve çıyanlardır/Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır” diye yazınca aklınıza kim gelir? Elbette, Ahmed Arif!  2 Haziran 1991’de hakka yürüyen bu büyük şairimizi saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür/Ve bir orman gibi kardeşçesine”, “Çocuklar öldürülmesin/Şeker de yiyebilsinler” diye haykıran Nâzım Hikmet’i 3 Haziran 1963’te sonsuzluğa yolculadık. Dünya Şairi büyük usta Nâzım’a binlerce selam!
Geçtiğimiz günlerde Cannes Film Festivali’nde büyük ödül olan Altın Palmiye “Kış Uykusu” adlı filmle Yönetmen Nuri Bilge Ceylan’a verildi. Çok sevinmemiz ve gurur duymamız gereken bu başarıdan ötürü Nuri Bilge Ceylan’ı yürekten kutluyorum. Yanılmıyorsam 32 yıl önce, bu büyük ödülü “Yol” filmiyle Yılmaz Güney ve Şerif Gören almışlardı.
Böylesine büyük şairlere ve yönetmenlere ev sahipliği yapan ama sahip çıkamayan garip bir ülkede yaşıyoruz. Çünkü egemen zihniyete göre bu şairler ya da yönetmenler dönemine göre komünist, vatan haini, bölücü ya da en hafifinden muhalifti(r)ler. Nedense güzel fakat şanssız ülkemizin en üretken bilim insanı, şair, yazar, gazeteci, sinemacı, müzisyenleri bu çağ dışı ve barbar zihniyetin kara listelerinde yer alan, adları ve yapıtları ansiklopedilerden ve yıllıklardan jiletle kazınan insanlardır.
Uygar ülkelerde en büyük meydanlar ve müzeler edebiyatçı ve sanatçıların büstleri, heykelleri ve yapıtlarıyla dolarken her anlamda çoraklaştırılan ülkemizin meydanları bırakalım sanatçı ve edebiyatçıları, muhalif olan herkese kapalıdır. Sanki şehirlerimiz gibi ruhlarımız ve vicdanlarımız da betonlaştırılmıştır. İnsan hayatını hiçe sayan zihniyet santral, site, AVM, otoyol, köprü ve hava alanı ‘proje’leriyle güzel ülkemizi dev bir inşaat alanına çevirmiş ve geçerli değer olarak para ve gücü yükseltmiştir. Para, güç, gücün hukuku ve barbarlık at başı gitmektedir artık.
Peki, barbarlıkta ısrar ederek nereye gidebiliriz? Doğrudur; otoyol yaparız, köprüler yaparız, hidro/termik/nükleer santraller inşa ederiz, dev siteler ve AVM’ler sunarız ‘iyi tüketici’lere. Ya sonra? Çocuklarımız doğası ve vicdanı betonlaştırılmış bu büyük çölde nasıl yaşayacaklar diye düşünmeyiz bile! Barbarlıkta ısrar ederiz ve insanlar ölür/öldürülür durmadan. Küçülürüz küçük çıkarlarımız uğruna, diz çökeriz, biat ederiz ve derken omurgalarımızı kaybederek sürüngene dönüştürürüz kendimizi. Bunlar günü kurtarabilir ama geleceği asla!
Ne yapmalıyız? Bir şairin dediği gibi: “Dünyayı güzellik kurtaracak/Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” İnsanı sevmekle başlamalıyız her şeye. Güzelliklerimizi korumalı ve kıskançlıkla sahip çıkmalıyız. Süreç denilen içi boş ‘proje’de insan nerede? Kalekollar, son model savaş silahları, TOMA, biber gazı, arttırılan ‘güvenlik önlemleri’ ile barış ve çözüm süreci bağdaşır mı? Tabii ki hayır!
90 yıldır bizi başkalaştıran ve kutuplaştıran zihniyet kimyamızı bozarak insan yerine birer barbara dönüştürmeye çalıştı. Başarısız olduğunu söyleyemeyiz ne yazık ki. Herkesi Türk ve Hanifi/Sünni Müslüman olmaya zorladı bu zihniyet. Dünyanın en büyük NATO ordusu ve dünyanın ikinci büyük polis gücü bu sebeple var. Bu sebeple kentlerin meydanları AVM’lere açıktır ama insanlara kapalıdır.
Bu barbar zihniyet gerektiğinde Kürt düşmanlığı, gerektiğinde Ermeni düşmanlığı ve gerektiğinde de Alevi düşmanlığından beslenerek güçlendi ve bugüne geldi. Şimdi, iktidarını kaybetmemek için tüm araçlarıyla ve tüm insanlık dışı yöntemleri kullanarak şiddeti yüceltiyor ve meşrulaştırıyor. Soma’da yaşanan katliamı ve iş cinayetlerini bile hiçleştiriyor. Çünkü bu barbar ‘proje’de insanın adı yok!
O halde öncelikle öz saygımızı yitirmeden barbarlık yerine insanlığı yücelten bir duruşa sahip olmamız gerekiyor. Özgür olmadan eşit olamayacağımızı bilince çıkarmamız gerekiyor. Aynı amaca sahip insanlarla buluşmamız ve ortaklaşmamız gerekiyor. Bence gündelik çatışmaları ve çıkarları bir yana bırakıp ortak amaç doğrultusunda hep birlikte yürümekten başka şansımız yok! Barbarlığa karşı insanlığı ve insanlığın ürettiği güzel değerleri yüceltmek daha anlamlı ve daha güzel değil mi?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et