06 Haziran 2014 00:06

Hayal pazarlamak!

Hayal pazarlamak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol Federasyonu’nun yabancı oyuncu konusunda aldığı “5+3” kararı kulüplerimizin elini kolunu bağlıyor!.. Oysa yabancı oyuncu sayısı serbest bırakılsa hiç kuşku yok ki Avrupa’nın tozunu atacaklar!.. Her fırsatta federasyona yüklenen ve yeni bir federasyon talebini dile getiren Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, “5+3” sınırlamasıyla, Avrupa’da hedefledikleri başarıyı yakalamalarının çok zor olduğunu söylüyor.
Sınırlama kalksa sanki kadroyu tamamen yabancı oyunculardan oluşturacaklarmış gibi konuşuyor... Büyük bir borç yükü altında kıvrandıkları ve ekonomik anlamda alarm verdikleri bilindiği halde...
Demek yabancı oyuncu sayısı serbest bırakılsa Ünal Aysal bastıracak parayı, getirecek en kaliteli yabancı oyuncuları ve Şampiyonlar Ligi kupası Galatasaray’ın müzesini süsleyecek!.. Medyanın asılsız transfer haberleri üzerinden yalan pazarlamasına benzer bir şekilde Ünal Aysal da Avrupa temalı hayâller pazarlıyor...
Bosnalı oyuncu Hajrovic, alacakları ödenmediği için Galatasaray’ı FIFA’ya şikayet etmişken Ünal Aysal’ın yabancı sınırlamasını eleştirmesi ve daha şimdiden bunu Avrupa’daki olası başarısızlıklara gerekçe göstermesi tuhaf olduğu kadar gülünç de... Üstelik Hajrovic sadece kendisinin değil, hiçbir oyuncunun Galatasaray’dan parasını alamadığına da dikkat çekiyor. Ekonomik anlamda durum bu kadar vahimken Aysal yabancı sınırlaması hakkında esip gürleyerek kimi kandırabilir ki?..
Ünal Aysal, yabancı oyuncu sayısının serbest bırakılmasını istediğine göre anlaşılan Real Madrid, Bayern Münih, Manchester United, Chelsea, Paris Saint Germain gibi dünyanın en zengin, transfere en çok para harcayan ve en kaliteli oyuncuları kadrolarına katan kulüplerini kendisine örnek alıyor. Borcu büyük, bütçesi kısıtlı Galatasaray’ın zengin kulüplerin transfer politikasını, stratejisini benimsemesi, bu kulüplerle bir çeşit idrar yarışına girmesi doğru mu?..
Kaldı ki transfer edilen yabancı oyunculardan beklenen verimi alabilmek için hatırı sayılır bir futbol geleneği, kültürü ve tecrübesi de gerekiyor. Türkiye’de böylesi birikime sahip bir kulüp var mı?.. Ronaldo ya da Messi Galatasaray’a gelse şimdiki takımlarında gösterdikleri performansı sergileyebilirler mi?..
Yöneticilerimiz hâlâ futbolun, her şeyden önce bir takım oyunu olduğu gerçeğini algılayabilmiş değil. Kadroyu yabancı oyuncularla doldurmanın, başarıya ulaşmanın olmazsa olmazı anlamına geldiğini zannediyorlar... Gelenek, kültür, tecrübe, ekol gibi kavramlar onlar için hiçbir şey ifade etmiyor. Böylesi bir birikime ancak kulübün öz kaynakları, öz değerleri sayesinde ulaşabileceklerini de bilmiyorlar...
Dolayısıyla “toplama takım” saplantısından bir türlü kurtulamıyorlar...
Kulüplerimiz kendilerine, transferde çok büyük paralar harcayan kulüpleri mi, yoksa daha mütevazı bütçeye sahip, altyapıya önem veren ve kendi yetiştirdiği futbolcularla takımın iskeletini oluşturan kulüpleri mi model almalı?.. Ekonomik açıdan hiçbir zaman en güçlülerin seviyesine ulaşamayacakları için, parayı kariyerinin sonuna yaklaşmış yabancılar yerine, altyapı ve genç oyuncular için harcamaları elbette çok daha akıllıca olur. İstikrarlı başarılar elde edebilmek de, ancak böylesi bir stratejinin hayata geçirilmesiyle mümkündür...
Aslında yabancı oyuncu sayısını sınırlayıp paraların çarçur edilmesinin önüne geçtiği için kulüp yönetimleri federasyona teşekkür etmeli. Geride kalan on yıllar boyunca harcanan paralara karşılık elde edilen sonuçlar ortada...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa