AKP, katliamı fırsata (mı) çeviriyor (?)

Soma’da gerçekleşen işçi katliamının ardından, madenlerde çalışma koşulları, çok konuşulan bir gündem haline gelince AKP, yer altı madenlerinde çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesini görüntüsü altında bir torba yasa tasarısını Meclise getirdi. “İş Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adıyla getirilen düzenlemenin, bundan önce “torba” içinde getirilen diğer yasalardan hiçbir farkı yok. Yani görüntüde toplumun geniş kesimlerinin kabul edebileceği bir düzenleme, onun ardından da tek bir yasa olarak getirilirse büyük tepki çekecek düzenlemeler…
Kısacası, 30 Mayıs’ta Meclise getirilen tasarıyla AKP Hükümeti, toplumu aldatmaya yönelik bir yasama çalışmasına daha imza atmış durumda. Bunun diğerlerinden farklı ve aynı zamanda da vahim olan tarafı, aldatmacanın henüz 15-20 gün önce katledilmiş 301 emekçinin acısı üzerinden yapılıyor olması.
Türkiye’nin en büyük işçi katliamının ardından özellikle madenlerdeki insanlık dışı çalışma koşullarının gündeme gelmesi, yer altında çalışan madencilerin çalışma sürelerinin kısaltılması, yıllık izin sürelerinin birkaç gün de olsa uzaması gibi düzenlemelere (eksik bulunsa da) karşı çıkılamaz elbette. Ancak maden işçileri için birkaç olumlu düzenlemenin olduğu “torba” içinde iş cinayetlerinin ve işçi katliamlarının temel nedeni olan taşeronluk sistemini kalıcı hale getiren düzenlemeler bulunmaktadır.  
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin mayıs ayı iş cinayetleri raporuna göre Soma katliamında ölenler dışında 113 emekçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetmiştir. Tarımdan inşaata, tekstilden sağlığa kadar farklı iş kollarında çalışmakta olan iş cinayeti kurbanlarının büyük bölümünün ortak özelliği taşeron işlerde güvencesiz olarak çalışmalarıdır. AKP, madencilerin çalışma koşullarını iyileştirmek görüntüsü altında milyonlarca emekçiyi iş cinayetlerine kurban edecek bir düzenlemeyi daha da derinleştirmekte ve kalıcı hale getirmektedir. Kaldı ki madencilerin çalışma sürelerinin kısaltılması da izin sürelerinin uzaması da madenciler güvencesiz olduğu, insanca yaşayacak bir gelire sahip olmadıkça sadece kanun sayfalarında kalacak, uygulamaya geçmeyecektir.  
Tüm hedefi ekonomik büyüme, küresel rekabette öne geçme ve bunları gerçekleştirmek için de Türkiye’yi sermayeye ucuz emek cenneti haline getirmek olarak belirlemiş ve bu hedef doğrultusunda da emekçilerin yaşam hakkını yok saymış bir hükümetin, gerçekten emekçilerin sorunlarına çözüm üretmesi beklenemez zaten. 2010 yılında Kozlu’da yaşanan katliamda yaşamını kaybeden işçi ailelerinin çarşamba günü Meclis Bütçe ve Plan Komisyonunda yukarıda sözünü ettiğimiz yasa tasarısının görüşmeleri sırasında gerçekleştirdiği baskın bunu çarpıcı biçimde gözler önüne sermiştir. Madencilerle ilgili bir yasa hazırlanırken kendilerinin görüşünün alınmasını isteyen iş cinayetine kurban edilmiş işçi yakınları, 2010’da yaşanan katliamın ardından Hükümetin kendilerine verdiği sözlerin tutulmadığını haykırmışlardır. Bu haykırışlar, Hükümetin Soma’da katledilen işçilerin ailelerine verdiği vaatlerin akıbetinin ne olacağının da bir göstergesidir.    
Sözün özü: Emekçilerin yaşam hakkını yok sayan bir sisteminin –kapitalizmin- sağdık uygulayıcısı olan ve işçi katliamlarını fırsata çevirmeye çalışan bir siyasi iktidarla karşı karşıyayız. Bu iktidardan çalışma standartlarını iyileştirmesini ve emekçilerin yaşam hakkına saygı göstermesini beklemek hayalcilik olacaktır. Tüm diğer haklar gibi yaşam hakkını savunmak için de emekçilerin örgütlü gücünü mücadeleye dönüştürmekten başka yol yoktur.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et