Şiire saygıyla
Fotoğraf: Envato
“Seni bağırabilsem seni
Dipsiz kuyulara,akan yıldıza
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına...”
Bu satırların yazarı, umudun ve hüznün bilge ozanı Ahmed Arif, yıllar önce 2 Haziran 1991 de ayrıldı aramızdan. Ama şiirleri hâlâ dimdik ayakta geleceğimize yön vermektedir.
Dönemin bütün toplumsal ve demokratik eksikliklerini ve bu uğurda yapılan mücadeleyi şiirin en yiğit çocuğu olarak yazmıştır. O yapılan işin raconunu biliyor, bu yüzden onun şiirindeki özne, mazlumiyetine sığınan ve buradan seslenen değil, boyun eğmeyen, direnen bir öznedir.
Söyleminde ve anlatımda bir kez olsun tökezlemeden, söyleyeceğini en güzel ve derinlikli olarak dile getiren söylemi, bağrında bu halkın direngen geleneğinin umudunu ve bilincini yansıtmıştır. Onun şiirinde; sevda, kavga ve düş iç içedir. Bu nedenle demir parmaklıklar, tel örgüler, sürgünler, baskılar vız gelir. “Vurun ulan vurun, ben kolay ölmem” diyecek mekan olarak bu direngenliği büyük bir coğrafyaya yayacaktır. “Şafakları ben balığa çıkarım/Akan akmayan sularda/Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden/Bir bahar akşamı dünyada./ Ben dört duvar arasında değilim/Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,/Karacadağ, Çukurova ve Cibali’de...”
Dil, Ahmed Arif’te şiirine ait ve başkasına devrilemeyecek bir dildir. Kişiye mahsustur. Bu coğrafyada yaşayan, yaşamış tüm uygarlıklardan ve dillerden beslenir, onların bir sentezidir. İçerik ve biçim etle tırnak gibi birbirinden ayrılamaz. Bu nedenle onu okuyan herkes kendinden bir şeyler bulur ve onu sımsıkı kucaklar. İçtendir, sabırlıdır, beyin ve yürek birdir onda; hüzün ve umut aynı yoğunlukta ve güçtedir. “Onur”sa bu ikilinin değişmez nirengisidir. Rengi yeşildir; bereket, yenilik ve direngenliği temsil eder; “Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,/Susmuş bütün namlular/Susmuş dağ,/Susmuş deniz./Dünya mışıl-mışıl,/Uykular derin,/Yılan su/ getirir yavru serçeye,/Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,/Memeleri bereketli ve serin/Sağıyor yeşil.”
Onun için yaşamak sevdaların en kutsalıdır; korkusuz, yalansız, dolansız. En karanlık anında gecenin, zindanın en loş köşesinde,kuytusunda bir dağın…Yalnız değildir, sevdası terk etmez onu. Bir şark çıbanı gibi taşır dağların öfkesini. Kaç cehennem eritmiştir yastığında, kaç yol ağlamaklı olmuştur geceleri… Ayan beyan ortadadır. Çünkü hesabı vardır dağlarla… Yarının çocukları, her birinin ayva tüyü için.
Yiğitlik inkar gelinmez, koydu postasını, gördü restini...
Bir kez daha saygı ve sevgiyle…
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01
- Sandık ve vicdan 29 Mart 2014 00:10