Kapanmasın kirpiklerin
Fotoğraf: Envato
Yaşam durmadan değişiyor. Şimdi düne benzemiyor, dün bir ay öncesine. Ne demişti Heraklitus ‘Aynı ırmağa iki kez girilmez.’ Öyle, diyalektiğin en özce tanımı, ‘Değişmeyen tek şey değişimdir’ gibi.
Barış süreci ve gerillanın ülke dışına çıkmasıyla beraber otuz yıllık ‘düşük yoğunluklu savaş’ ve onun insan, toplum yaşamında yarattığı olumlu, olumsuz şeylerle ilgili yazılan eserler de gün ışığına çıkmaya başladı. Kuşkusuz bu dönemin en iyi tanıkları olan bu yazarların ellerinden dökülen kelimelerle yazılanlar şayet edebi, estetik kaygılar göz ardı edilmemişse, hem tarihe tanıklık hem de onun edebi üretimine katkıda bulunmuş olurlar. Çünkü roman Tolstoy’un deyişiyle ‘Topluma tutulan aynadır.’ Bu ayna tarihin öznesi olanlarca sırlanmışsa, toplumu ve genel özelliklerini daha gerçekçi görürüz.
Şerif Kaplan’ın ‘Kapanmasın Kirpikleri’ - (Mephisto Yayınları) bu romanlardan biri. Roman, Pelin’in, -ki daha sonra adı Axin olacaktır- Hatice’ye anlattıklarıyla başlamaktadır. Hatice Almanya’da yaşamaktadır. Pelin de Almanya’dan gerillaya katılmak üzere Kürdistan dağlarına gelir ve orada Axin adını alır. İşte bu dağlarda Axin’in başından geçenler romanın konusu olarak yazılmıştır.
Pelin’in Almanya’daki yaşamı da ilginç olaylarla doludur. Ancak burada anlatmak istediğim onun Almanya’daki yaşamı değil, gerilla olarak başından geçenlerdir.
Bu coğrafyanın yüzlerce yıldır ve halen yaşamakta oldukları göz önüne alındığında, bu türden romanların yaşanan gerçekliğe ayna olmalarının önemi de anlaşılır. Kürtler ki Şêx Ubeydullah Nehrî’den bu yana yüz elli yıla yakındır kendi ulusal ve kültürel haklarını elde etmek için direnmişlerdir. Bu direnme ve mücadele kesintilere uğrasa da hâlâ değişik biçim ve argümanla devam etmektedir.
Adı sonradan Axin olan Pelin, gerilla saflarına katılır katılmaz siyasi ve askeri eğitime tabi tutulur. Almanya’da yaşamış bir genç kızın bu eğitimler süresince yaşadıkları, daha sonra katıldığı eylemlerde yaşananlar, arkadaşlarının gözü önünde yaralanması, öldürülmesinin yarattığı derin acı ve duygu değişimlerinin estetik olarak yazılmasına tanık oluyoruz.
Romanda sadece eylemler, askeri, siyasi eğitimler değil aynı zamanda gerillanın doğanın acımasız ve sert koşullarına karşı verdiği mücadeleyi de başarılı birçok tasvirle anlatmaktadır. Soğuk ve karlı bir günde çıktıkları yolculukta derin vadilerle yarılmış sıradağların birinden geçerken meydana gelen bir çığ altında kalır Axin ve iki arkadaşı. Bu çığın sökün anında aralarında geçen diyaloglar ve sonradan iki arkadaşının ölümü Axin’in ağzından anlatılır. Bu trajedi ve diğer bir sürü yan olayla roman okuru daha baştan kendine doğru çeker ve onun en insani sinir uçlarını harekete geçirir. Romanda çevreye ve çevrenin korunmasına olan duyarlılık, diğer canlılarla olan ilişkiler, yer yer geri dönüşlerle çocukluk anıları romanı en iyiler arasına koymamıza yeterli nedendir.
Son yıllarda öncülüğünü Aram Yayınlarının yaptığı ve adı ‘Gerilla Edebiyatı’ olan bir dizi edebi eser (roman, öykü, şiir…) yayımlandı. Otuz yıl süren ve birçok toplumsal travmaya neden olan -hâlâ devam eden- bu kirli savaşın bir de asli unsurları tarafından nasıl görüldüğünü merak ediyorsanız Şerif Kaplan’ın ‘Kapanmasın Kirpiklerin’ romanını okumanızı tavsiye ederim.
- Bir kuşağın katilleri 21 Haziran 2014 00:29
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01
- Sandık ve vicdan 29 Mart 2014 00:10