Kaybetme sırası Kürtlerde
Fotoğraf: Envato
Osmanlı İmparatorluğu Arnavutları kaybettikten sonra çöktü.
Kürtlerin ve Balkan göçmenlerinin desteği ile (ve Sovyet Devrimi sayesin de ve de sömürge imparatorluklarının Arap isyanları ve işçi sınıfı başkaldırılarıyla boğuşması sayesinde) Türkiye Cumhuriyeti, eski Osmanlı tebaası Elen ve Ermenilerin yenilmesiyle kurulabildi.
Sadece 20 bin kayıp ile.
Oysa aynı zamanda, milyonlarca farklı etnisiteden ve farklı dinden insanın canını yitirmesi ve o kadar sağ kalanların perişan olması pahasına İmparatorluk batırmış bir neslin ahvatıyız biz!
Evet, “Osmanlı İmparatorluğu Arnavutları kaybettikten sonra çöktü” demiştik.
İnşaallah, Kürtleri yitirdikten sonra da, Türkiye Cumhuriyeti devleti çökmez.
Farklı aşiretlerden, din ve mezheplerden ve tarikatları kapsayan ‘Arnavut’luk’, yükselen, yayılmacı ve agresif Slav ve Elen ulusçuluğu tarafından yutulma tehlikesi nedeniyle, Osmanlı bünyesi içinde kalmadan yana idi.
Ama özeklik ve temel kültürel haklarının tanınması koşulu ile.
Yani bugün Kürtler ne istiyor ise 1914 Ermeni reformu ile Ermenilerin beklentisi ne ise Arap aydınlarının 1914 yılındaki beklentisi ne ise üç aşağı beş yukarı aynısı.
Bağımsızlık, ayrılma değil, özerklik!
Gelin görün ki, egemen unsurda ise ‘özerklik’ travması vardı.
Yani, Bulgaristan, Sırbistan, Girit’e özerklik tanıdık, ayrıldılar!
Bunlara tanırsak onlar da ayrılır!
Oysa, başarılı kısmi özerk Beyrut/Lübnan örneği de vardı. Üstelik hem Hristiyanları ve hem de Müslümanları kapsıyordu.
Ve bu model, ta ki Filistin sorununun ağır yükü küçük Lübnan’ın sırtına binene kadar, pekala başarı ile kurulan sistem Osmanlıdan sonra da, iç savaşa kadar işlemişti.
Ermenilere tanınacak bir özerklik, iyi yürütülürse, daha çok Rus Çarlığı için sorun yaratır ve onun için tehdit oluştururdu.
Neyse, ‘ise’ler ile tarihe bakmanın bir anlamı yok!
Olan olmuş, testi kırılmış bir kere.
Bir çok Arnavut, Elen ve Slav ulusçuluğunun, asimilasyoncu ve zorunlu göçü ve etnik arındırmayı dayatma sinyalleri veren tehdidi karşısında, bir başka çok uluslu imparatorluğun himayesi altına girmeyi ehven-i şer buluyordu.
Zaten her din ve mezhepten Arnavutu bir araya getiren 1912 ayaklanmasının ardındaki arka saha ise ağırlıkla Avusturya-Macaristan imparatorluğu idi.
1913 Darbesi ile iktidarı ele geçiren ve liberal/özerklik yanlısı muhalefeti tasfiye eden İttihat ve Terakki Partisi, Hürriyet Ordusunun şanlı komutanı Mahmut Şevket Paşayı, prestiji ile darbeyi kısman meşrulaştırmak amacı ile, Başbakan yaptı. Bir yandan da, onu, ‘liberal/özerklik’ yanlısı muhalefetin ‘hedefi’ haline getirdi. Paşa, onların sınırsız erk ihtirasları önünde bir engeldi ve hâlâ kısmen aklı selimi temsil ediyordu.
Dolayısıyla, gizli haber alma servisleri, Paşa’ya yönelik suikastı önceden ‘istihbar’ ettiği halde, bunu engellemediler. Hem Paşa’dan kurtulmuş oldular, hem de muhalif aydınlara yönelik çok daha ağır bir terör dalgası estirip, ülkeyi nefes alamaz hale getirdiler.
Osmanlı liberal/özerklikçi muhalefet cephesinde yer alan Sosyal Demokrat Hınçak Partisi, İttihat liderlerine yönelik bir suikast eylemi için, 1905 Devrimi sonrasında gerici Rus Çarlığı’nın Kafkasya Umumi Valisi’ne yönelik suikastı başarı ile yerine getiren Paramaz ve arkadaşlarının İstanbul’a gelişinin bilgisini de önceden edindiler. Mahmut Şevket Paşa olayında olduğu gibi… Ama Paşa’ya yönelik eylemi engellemezken, Paramaz ve arkadaşlarını, İstanbul’a gelir gelmez tutukladılar. Eylem hayata geçmediği için beklenen ceza sadece hapis iken, 1915 Haziran’ında, Ermenilerin Anadolu coğrafyasından kitlesel tehciri başlatılırken, Paramaz ve diğer devrimci arkadaşlarını, 16 Haziran’da astılar.
Mahmut Şevket Paşa’nın, Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında tuttuğu günlükleri, bugünün gözü ve dersleri ile okumak çok ilginç. (Bk. Mahmut Şevket Paşanın Günlükleri, Arba Yayınları, 1988).
Paşa, Büyük devletlerden gelen, “Arnavutluk, size bağlı kalsın” teklifine sıcak bakmıyor ve Makedonya ve Batı Trakya elden çıktıktan sonra, şekli bir bağın devamını anlamsız buluyor.
Daha ilginci, Paşa’nın gündeminde olan konulardan biri de, “Arap toplumuna kendi dilinde eğitim yapma hakkının tanınması” konusu…
Daha da ilginci, Paşa’nın kendisinin Bağdatlı olması! Arap dilinde eğitim yapma hakkını tartışma durumunda olan bir Bağdatlı!
Herhalde Arnavut’ların uluslaşması ve dinlerin ve aşiretlerin ötesinde bir ‘Arnavut’luk bilincinin oluşması, dünyadaki en ilginç örneklerden biri.
Ve 100 yıl sonra yükselen, farklı aşiretlerden, ana gruplardan, farklı din ve mezheplerden oluşan Kürt toplumlarının, uluslaşma deneyimi de, daha şimdiden sayısız incelemeye konu olmuş durumunda.
Kürtlerin varlığını inkar eden Türk milliyetçiliğinin saçma inkarcılığını ise çok yakında hatırlayan bile olmayacak.
Arnavutların modern tarihini gerçekten derinlemesine akademik olarak inceleyebilmek için, Arnavut dilinin varyantlarını, farklı alfabelerini bilmek gerekiyor. Bu da yetmez. Ayrıca, bütün bölge dillerine de hakim olmalısınız, o da çeşitli varyantları ile. Elence, Sırpça, Bulgarca, Romence, Makedonca. Bu da yetmez. İtalya’daki kadim Arnavut toplumu ve onların aydınlarının 19. yy. başlarındaki katkılarını okuyabilmek için İtalyanca’ya da hakim olmalısınız. Ve nihayet, yükselen Slav milliyetçilikleri ve Elen milliyetçiliğinin yayılma istemleri karşısında, Bosna ve Hersek’e el koyan, Katolikler yanında Balkan Müslümanlarının da ‘koruyuculuğuna’ soyunan Güney İmparatorluğu (Avusturya-Macaristan) nedeniyle, Almanca da olmazsa olmaz bir bilgi.
İşte CNRS mensubu Fransız araştırmacı Nathalir Clayer, bu zor işin altından başarı ile kalkıyor, 600 küsur sayfalık akademik araştırması ile. (Arnavut Milliyetçiliğinin Kökenleri: Avrupa’da Çoğunluğu Müslüman Bir Ulusun Doğuşu, 2013, Bilgi Üniversitesi Y. İstanbul). Balkan dillerini, Arapça, Kürtçe, Ermenice vb. bilmeden “Osmanlı Tarihçiliğine” soyunan bizim sözde tarihçilerimize de iyi bir ders veriyor. Ali Berktay’ı başarılı tercümesinden dolayı kutlamak gerek. Artık kitabın içeriğine de bir başka yazıda değiniriz.
- Vatansızlığı vatan eylemek 05 Aralık 2023 04:29
- Uzun mesafe koşucusuydu Osman 04 Kasım 2023 03:50
- Kitap yakmanın dayanılmaz ayıbı 02 Temmuz 2023 03:14
- İsveç’in de ATY’si var artık! 05 Mayıs 2023 04:14
- İhsan Doğan (Sinan Oza) ve Niyazi Dalyancı için 11 Nisan 2023 04:00
- Dünya Anadil Günü vesilesiyle 09 Mart 2023 04:15
- Soykırımı tartışmak 19 Ocak 2023 03:19
- Mahmut Baksi anısına 14 Aralık 2022 04:32
- Kendi kutsalına bomba koyan 06 Aralık 2022 04:10
- Yorum yetmez! 28 Kasım 2022 04:00
- Kesişen yollar 15 Kasım 2022 04:16
- Seyfo ya da kılıçtan geçirilmek 08 Kasım 2022 04:10