Tersinden düşünmek
Fotoğraf: Envato
Bazı şeyleri anlamak için bazen tersini düşünmek gerekir.
Mesela bir kız çocuğu ilk adetini gördüğünde, düğün yapılsa! Beyaz satenden bir elbise giyse, başına bir taç takılıp eline bir asa verilse… Bu olayın, o kız çocuğunun hayatındaki en önemli olay olduğu çeşitli şekillerde ona yaşatılsa… Adet görmeye başladığı için herkes ona hediyeler getirse…
Bu “güzel günü” bir atın üzerinde ya da üstü açık bir arabanın üzerinde halkı selamlayarak kutlasa… Ergenliğe geçişi, kırmızı ışıkta bile geçmeyi hoş gören bir bayram olarak kutlansa… Hemen arkasındaki araçtan sarkan biri, bu görkemli olayı gün boyu videoya çekip kayıt altına alsa…
Sonra fotoğraf stüdyosuna gidilse. Kahramanımız o küçük kız, ufka bakan kararlı gözler ve mağrur bir ifadeyle poz verse… Ve de hemen yanında askılı şortuyla erkek kardeşi, biraz ezik bir şekilde bu kız çocuğunun elini tutarken resim çekilseler….
Ya da kadına evlenirken değil, boşandığında hediye verilse…
Ya da herhangi bir insana kadına yönelik şiddete ilişkin bir şey sorduğunuzda, “ha, bir keresinde böyle bir şey duymuştum” diyebiliyorlarsa…..
Çok mu tuhaf?
Dış haberler sayfalarında zaman zaman Tuareg isyanlarına ilişkin haberleri görmüşsünüzdür. Kuzey Afrika’da yaklaşık 1,5 milyonluk bir halk olan Tuaregler, ülke sınırları çizildiğinde beş ülkenin sınırları içinde kalmışlar. “Ayrılıkçı” olarak nitelenen bir bağımsızlık mücadelesi yürüttükleri için zaman zaman haberlere konu olurlar. Ama esas özellikleri bu değil.
Tuaregler, dünya üzerinde az sayıdaki anaerkil toplumdan biri. Daha ilginç olan bu halkın Arap ve Müslüman olması, yukarıda bahsettiğim akıl almaz olayların bu insanlar için normal olması.
Kadının bastırılmışlığını anlamak için Tuaregler iyi bir örnek. Hele de sünnet olduktan sonra erkeklik taslayan bastıbacak erkek çocuklarının ülkesinde.
“Bizim evde hanım ne derse o olur” gibisinden lafları çok duyarsınız. Hatta bir keresinde bir erkek bunu söyledikten sonra “yani anlayacağınız bizim aile anaerkil hocam” demişti. Anaerkil olmak bir yana dursun, tarif ettiği tam olarak ataerkillik idi. Kadına özgürlük tanınan tek yer ‘özel alan’ diye adlandırılan evlerin içi. Kadının, evin içinde o koltuğu oraya şu kanepeyi buraya koyması da özgürlük değil elbette. Esas sorun kapının dışında başlıyor. O kapının dışına çıkıp okula gidiyor mu ya da daha doğrusu gönderiliyor mu? Çalışmaya gittiğinde hangi koşullar altında gidiyor? Yoksa “zaten onun çalışmasına gerek yok” mu? Ya da o kapının dışına belli kuralları kabul ederek mi çıkıyor? Giyim, kuşam, hal-hareket gibi.
Bir yandan da Tuareglerin dünyası var. Diğer yandan, erkekliğin her fırsatta kutsandığı, aileden başlayıp ülke yönetimine kadar karar vericilerin erkekler olduğu, herhangi bir durum olduğunda kadının geri durarak erkeğe fırsat tanıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kadınlar, ikincil konumları nedeniyle ancak erkeklerin boş bıraktıkları yerlerde kendilerine yer bulabiliyor.
Bütün bunlar bize tuhaf gelmiyor, çünkü biz bu ormanda doğduk, soluduğumuz hava bu atmosfere ait. Çoğumuz en fazla, kadın ve erkek eşitsizliğinin artışını görüyor ve buna hayıflanıyor olabiliriz.
Oysa durum “Ve neoliberalizm ataerkiyi keşfetti!” cümlesi ile özetlenebilir. O yüzden değil mi ki sosyal devletin bütün yükü, kadınların üzerine yıkıldı. Kapitalizm, kadın ve erkek toplumsal cinsiyet rollerini nakde çevirmeyi iyi biliyor. AKP de bunu çok iyi ‘başarıyor’. Bu nedenle Türkiye toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde, listenin son sıralarında, Arap ülkeleri ile birlikte bir yerde bulunuyor.
Bunu değiştirmek, bu kadim kültürle mücadele etmek gerekiyor. İşimiz çok, hem kapitalizmle hem ataerkiyle hem de her ikisini tek bedende barındıran AKP ile!
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13