18 Haziran 2014 00:03

Evcil mikrop evsiz insan

Evcil mikrop evsiz insan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evcilleşmenin tarihi insanla başlar. Önce kendisi evcilleşmiş, sonra sıra hayvanlara gelmiştir. Bu aynı zamanda yerleşik hayata geçmenin de tarihidir. Ama bir evci-limiz daha var ki hiç akla gelmez: Mikroplar.
Maya türü mikropların evcilleşmesi yani insanlar tarafından ıslah edilmesi yaşamsaldır. Yoğurttan şaraba, ekmekten peynire nice vazgeçilmez besinin varlığını bu maya türü mikroplara borçluyuz. İnsanlık maya mikrop-larını evcilleştirmişti bin yıllar öncesinde ama farkında değildi. Ne zaman ki Pasteur maya mik-roplarının varlığını 19. yüzyılda kanıtladı, mesele anlaşılır oldu. Aynen mikrobik hastalıklarda olduğu gibi. Bildiğiniz üzere insanlık geçmişte birçok hastalığı biliyordu ama nedenini anlayamıyordu.
Mikropları dahi bundan binlerce yıl önce evcilleştirebilmiş insan soyu ne yazık ki günümüzde kendisi yeniden evsizleşiyor, “Evsizler” denince akla önce Amerika Birleşik Devletleri geliyor. Milyonlarca insan sağlık, sosyal güvenlik, barınma başta olmak üzere temel insan haklarından yararlanamıyor bu ülkede. Devasa gökdelenlerin kaldırımları bir dirhem çekirdeğe muhtaç her yaş ve cinsiyetten insanla  dolu. Hüzünlenmemek mümkün değil.

GÖKDELENDEN BİLE FARKEDİLİYORLAR
San Francisco’da bir gökdelende ben bu yazıyı yazdığımda evsizleri en üst katlardan bile farketmemek mümkün değildi. Onların adı, ırkı, cinsiyeti yok yaşamın akışında: evsizler/mülksüzler...
Bir tanesi vardı ki iz bıraktı bende. Kim bilir ne için yerinden kalkmasaydı anlamayacaktım hasta olduğunu. Çift koltuk değneğine muhtaç bedeni, sırtında gitarı, yürürken mırıldanmak ne kelime konser misali yorumladığı şarkı ve yaydığı mutluluk, hüzün...

BİR KÖŞEYE ÇEKİLMEMİŞ
Sağlıklı olmanın vazgeçilmezleri arasında barınma, beslenme hakkı çok önemli ama ruhun hasta da olsa bedenle uyumunu, onu işlevsel kılmasını unutmamak gerekiyor. Muhtemeldir ki eski bir müzisyen olan hasta ve evsiz o kadın, hastalıklarını bir köşeye çekilmenin aracı kılmayan nice sanatçı ve bilim insanını hatırlattı bana.  Misal Pasteur...
Maya mikropları dahil olmak üzere sayısız mikrobu kanıtlayan, insanlığa  hastalıklardan koruyucu aşıyı armağan eden  Pasteur, her ne kadar evsiz olmadıysa da misal şarbon aşısını vücudunun yarısına felç vurmuş bir insan olarak geliştirmişti.

BEYAZ ADAM HASTALIĞI MENDİLLE GETİRDİ
Evet, Amerika ve mikroplardan söz açınca yurtsuzlaştırılmayı, yerlileri ve “beyaz adamın” ettiklerini anmamak olmaz. 16 yüzyılda Amerika’ya gelen sömürgeciler biyolojik silah olarak ölümcül çiçek hastalığı mikrobunu kullandılar. Oysa öncesinde bu kıtada çiçek hastalığı hiç yoktu. Beyaz adam  “Çiçek mikrobu bulaştırılmış mendil ve battaniyeleri hastalığı yerli halklara bulaştırmanın yolu olarak kullanmıştı” o yıllarda.
Ama biz yine de bilimin ve siyasetin insanlığa pozitif katkısını önceliyelim bugün. Sömürgeciliğin çiçek mikrobunu biyolojik silah olarak kullanmaktan çekinmediği bu ülkeden çiçek aşısını 18. yüzyılda bulan Edward Jenner adlı hekime dönemin ABD Başkanından bir teşekkür mektubu gittiğini de yazıyor tarih. Ne de olsa biyolojik silah bumeranga benzer; değil mi?
Geldik bu güne...
Ne güzel ki insanlık çiçek hastalığını dünyanın her bir köşesinde özenle yürütülen çaba ile yeryüzünden silmiş oldu. 1977’den bu yana dünyada çiçek hastalığının görülmemiş olması yaşamın her alanı için evrensel bir umut aynı zamanda.
Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa