18 Haziran 2014

‘Kerhen oy’la kazanma taktiği!

MHP Genel Başkanı Bahçeli tarafından “gizemli üçgenler ve 3M teorisi” ile ortaya atılan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu tarafından yönetilen, Cumhurbaşkanlığı için “çatı aday bulunması” süreci tamamlandı.
Önceki gün Kılıçdaroğlu, “çatı”nın adayı olarak eski İslam Konferansı Örgütü Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu’yu MHP’ye önerdi. Önceden üstünde anlaşılmış olmalı ki; Bahçeli de bu adayı hemen kabul ettiklerini bildirerek, “MHP olarak İhsanoğlu etrafında birleşeceklerini” anında ilan etti.
Eğer İhsanoğlu, CHP ve MHP adayı olarak ilan edilseydi; bizim açımızdan siyasi tutum almayla sınırlı bir tartışma olarak kalırdı. Ancak; “çatı adayı” sürecini MHP ve CHP, “Biz CHP’nin ya da MHP’nin değil tüm toplumun bizim cumhurbaşkanımız budur diye gönül rahatlığı ile destekleyeceği bir aday bulacağız” diye tarif ederek, tüm çevrelerin ve “herkesin” adayı gibi göstermesi elbette ki, “herkese” ve tabii bize de konuyu daha çok yönlü değerlendirme hakkı tanımaktadır.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu açıkça bir “Toplum mühendisliği çalışması yaparak” bir aday çıkarmışlardır.
Onlara göre;
“1- MHP ve CHP tüm tabanlarıyla İhsanoğlu’yu destekleyecektir. Bugünkü kimi itirazlar zamanla ortadan kalkacaktır.
2- İhsanoğlu aktif siyaset içinde yer almamış, bu yüzden de aday çıkaramayan partiler için diğer partilerin adayına oy veriyor sıkıntısını ortadan kaldıracaktır. Bu da diğer partilerin de daha ilk turdan İhsanoğlu’yu desteklemesine imkan verecektir.
3- AKP’nin adayı olan (olacak olan) Tayyip Erdoğan’ın saldırgan, toplumdaki gerilimleri artıran, fiili bir başkanlık sistemini uygulama amacından rahatsız olanlar, hatta AKP’nin içindeki kimi kişi ve fraksiyonlar da en azından ikinci turda oylarını İhsanoğlu’ya verecektir.
4- İkinci turda, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını istemeyen HDP’liler de (HDP ne karar alırsa alsın) İhsanoğlu’yu destekleyecektir!”
Bu masa başı hesabına göre seçimi İhsanoğlu, karşısına kim çıkarsa çıksın kazanacaktır! Hatta bu hesabı yapanlar, birinci turda bile İhsanoğlu’nun seçilebileceğini ummaktadırlar.
Hesap budur da siyasette masa başı hesapların gerçek hayatta gerçekleştiği pek olmaz; ya da ancak nadiren olabilir. Nitekim İhsanoğlu’ya ilk tepkiler de MHP ve CHP tabanından, CHP’li kimi vekillerden gelmiştir.
Bu yüzden de bu taktiğin esası; Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istemeyen ve kerhen İhsanoğlu’ya oy verileceği varsayımı üstüne kurulmuştur.
Kuşkusuz burada, “Herkesin gönül huzuruyla benim cumhurbaşkanım diyebileceği bir aday” gibi aşırı idealist iddia bir yana bırakılırsa geriye “Kerhen seçilecek bir cumhurbaşkanı” formülü kalmaktadır.
Dahası CHP ve MHP, İhsanoğlu’nun siyasetin aktif bir aktörü olmamasını, etliye sütlüye karışmayacağını düşündükleri bir aday olarak desteklemektedirler.
Ancak, İhsanoğlu’nun aday olması AKP’de ciddi endişe uyandırmış görünmektedir. Hükümet sözcüsü Arınç’ın ve AKP sözcüsü Çelik’in açıklamaları bunu gösteriyor. Çünkü onlar da kendi adaylarını ne yapacağı ile değil, partilerine komplo yapıldığını, darbeyle düşürülmek istendiklerini iddia ederek, “Kerhen AKP adayına oy verecek” oylarla kazanmayı hesaplamaktadırlar.
Oysa bugün Türkiye’nin ihtiyacı “kerhen oylarla” seçilecek, dahası “aynı bahçenin gülleri”nden birisinin seçileceği bir cumhurbaşkanı değildir. Tersine bugün Türkiye’nin ihtiyacı; Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engellerin kaldırılmasında teşvik edici olacak, Kürt sorununun çözümü, bölgede giderek bir mezhep savaşına sürülme ihtimaline karşı laisizm konusunda tutarlı tavır alacak bölgedeki mezhep kavgaları karşısında tutum alabilecek, muhafazakar ve ulusalcı hezeyanlar karşısında özgürlükleri savunabilecek bir cumhurbaşkanıdır. Dolayısıyla da Türkiye’nin halklarının, her inançtan insanlarının, emekçilerinin, işçilerinin desteğini alacak bir aday böyle bir aday olursa anlamlı olur. HDP’nin, bu özelliklere en yakın adayı çıkarması beklenmektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, Türkiye’de siyasetin yeniden biçimlenmesinin, halk yığınlarının nasıl bir özgürlük ve demokrasi safında birleşecekleri mücadelesinin “ikinci etabı” olarak ilerlemektedir. Dolayısıyla AKP de CHP-MHP de halka, “Kerhen destekle cumhurbaşkanlığı seçimi” dayatmaktadır.
Bu bir halkı rehin alma kıskacıdır. Bu kıskacı kırmanın yolu da en başta bu tür hesapları ve planları bozan bir tutum almaktan, halkın gerçek çıkarlarını savunan bir cumhurbaşkanı seçimi için mücadele etmekten geçmektedir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et