Bir kuşağın katilleri
Fotoğraf: Envato
Hayat sadece başımıza gelenler değildir, çoğu kez başımıza getirilenlerdir. Hele bu coğrafyada yaşananlara baktığımızda bunun acı gerçeğiyle yüzyüze geliyoruz. 18 Haziran’da sonuçlanan ve 12 Eylül darbecileri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya verilen müebbet cezasının ardından başımıza getirilenlerin 34 yıl sonra tekrar yüreğimiz kanayarak anmaya, anlamaya çalışıyoruz. Oradan da bu gün bile insanoğlunun başına örülmek istenen insanlık dışı ağları görmeye, onları engellemenin gerekliliğine bir insan olarak karşı durmaya çalışıyoruz.
Onlarca romana, öyküye, şiire ve diğer yazın türlerine konu olmuş ve halen olmaya devam eden o lanet olası 12 Eylül, sadece sıradan bir gün değil aynı zamanda bir milattır da; 12 Eylül öncesi ve 12 Eylül sonrası diye.
Kendi saltanatlarını kurmak ve buna karşı çıkabilecek unsurları bertaraf etmek amacıyla sol-sağ ayırımı yapmadan, her iki kesime de pusu kuran, onlara en ağır işkence ve saldırıları reva gören, yaşı büyütülerek idam edilen, işten çıkarılan, sürgüne gönderilen, koskoca bir toplumun yıllarca gözyaşlarını akıtan, yüzlercesini yurtdışına gitmeye zorlayan… Bu faşist güruh 34 yıl sonra yargılandı ve cezalandırıldı: müebbet hapis ve rütbelerinin sökülmesi.
Bu faşist güruhun zulmüne uğramış biri olarak hem kendi adıma hem de işkence görmüş, sakat kalmış, yurt dışına gitmek zorunda kalmış, aydınlık geleceği karartılmış bir ülkenin, sonradan bu darbecilerin yarattığı ağır koşulları bedenlerini ateşe vererek protesto edenlerin, hayatta hep kuşkuyla bakmaya, silik ve düşürülmüş bir kişilikle tutunmaya çalışan on binlerce insanımızın adına verilen bu cezaların yetersizliğini haykırıyorum.
Çünkü bu ceza gecenin karanlığında filistin askısında çınlanan çığlıkları susturamaz, yaşı büyütülerek idam edilenlerin öfkelerini dindiremez, yıllarca babasız yaşayan çocukların ve her gün ölüm haberlerini bekleyen annelerin, babaların hasretini bitiremez. Kapatılan gazetelerin, yakılan tonlarca kitabın küllerini toplayamaz ve hala her şeye kuşkuyla bakmaya alıştırılmış, kendine güvenlerini yitirmiş insanları terapi edemez…
Sadece iki generale ceza vermekle vicdanlar rahatlamaz, ülkenin kalbinde açılan bu derin yaraya merhem olunmaz. Bu çirkef ve insanlık dışı suçlara bulaşmış her kademedeki sorumlular tespit edilmeden, cezalandırılmadan bu lanet olası travmayı atlatmak, mağdurlarının gönlüne bir nebzelik su serpmek olanaksızdır.
Yaşını başını almış bu faşist katiller güruhuna verilecek en büyük ceza; yaktıkları kitapları ve mağdurlarının yazdıklarının ölünceye kadar okumaları…
Sonrası…
Netekim…Cehenneme...
- Kapanmasın kirpiklerin 14 Haziran 2014 00:09
- Şiire saygıyla 07 Haziran 2014 00:27
- Zinciriye şairleri 31 Mayıs 2014 00:05
- TÜYAP Diyarbakır 24 Mayıs 2014 00:12
- Vicdan göçüğü 17 Mayıs 2014 00:26
- Sanat bir yürüyüştür 10 Mayıs 2014 00:14
- Dünyanın gülü Mayıs 03 Mayıs 2014 00:07
- Ortak vicdan 26 Nisan 2014 00:04
- O gün 19 Nisan 2014 00:09
- Enfal 12 Nisan 2014 07:24
- Seçimden sağaltılanlar 05 Nisan 2014 00:01
- Sandık ve vicdan 29 Mart 2014 00:10