28 Haziran 2014

İşçi düşmanlığına karşı mücadele

Türk-İş’e bağlı Kristal-İş Sendikasına üye 5 bin 800 cam işçisinin, 20 Haziran’dan beri süren grevi, Erdoğan Hükümeti tarafından, “Halk sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte bulunduğu için” iki ay süreyle ertelendi.
Burada, “İki ay süreyle ertelendi” lafı, sanki grevin iki ay sonra yeniden başlayacağı izlenimi uyandırsa da gerçekte bu bir aldatmacadan ibaret. Çünkü “ertelenen grevi” iki ay sonra yeniden başlatmak çok olanaklı değil. Bu yüzden de Hükümet bu kararla cam işçilerinin grevini yasaklamış bulunuyor.
Ve şimdi açıkça anlaşılıyor ki;
1- Şişecam yöneticilerinin, işçilerin 200 lira zam talebi, düşük ücretli işçilerin durumlarına ilişkin kimi düzenlemelerin yanı sıra işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin önlemlerden ibaret, cam patronunun hiçbir sıkıntıya düşmeden karşılayabileceği talepleri karşısında işçileri greve zorlamasının nedeni, Hükümetin bu grevi yasaklayacağını önceden bilmesi,
2- AKP Hükümetinin “milli güvenlik”ten anladığı şeyin “patronların çıkarı” olduğu bir kez daha anlaşıldı. Ve tabii AKP Hükümetinin işçilerden, emekçilerden oy alarak iktidara gelen; patronların, büyük sermaye firmalarının çıkarlarını savunmayı kendisine görev edinmiş bir hükümet olduğu bu vesileyle bir kez daha ortaya çıktı.
Bu grev, cam işçilerinin yasaklanan ilk grevi değil:
- Cam işçilerinin ilk yasal grevi olan 1966 yılındaki, işçi sınıfı mücadele tarihine derin iz bırakan, ünlü “grev bildirisi”nin yayımlandığı grevleri de Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu AP Hükümeti tarafından yasaklanmıştı.
- Cam işçilerinin 1980’deki grevi ise 12 Eylül Cuntası tarafından yasaklandı.
- 24 Mayıs 2001’deki grev 16. gününde yasaklandı. Gerekçe yine “Milli güvenliği bozucu” olmaktı! Bu yasaklamayı yapan Hükümetin Başbakanı “halkçı”, “işçi babası” olarak propaganda edilen Bülent Ecevit’ti. Hükümette ise DSP, ANAP, MHP koalisyonu Hükümeti vardı.
- Cam işçilerinin 2003’teki grevi ise işçiler daha greve çıkamadan AKP Hükümeti tarafından yasaklandı. Danıştay, AKP Hükümetinin “grev yasağını” kaldırdı. Ancak AKP Hükümeti 30 Ocak’ta Danıştayın kararını dinlemedi ve grevi yeniden yasakladı.
- Ve geldik 2014’e, iktidarda yine AKP var, Tayyip Erdoğan Başbakan ve cam işçilerinin grevi, bir haftasını doldurmadan “Genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü için” yasaklandı!
Böylece bir kez daha gördük ki, eğer hedefe konan işçiler ve onların hakları, onların mücadelelerini bastırmak ise iktidarda AP mi, Cunta mı, DSP mi, MHP mi, ANAP mı, AKP mi var, bu çok fark etmiyor. Hükümet kılıcını işçinin boynuna indiriyor, patronlar derin bir “Oooh” çekiyor!
Şimdi her soydan patron uşağı, yandaş basın ve hükümet erbabı kuşkusuz ki, “genel sağlık ve milli güvenlik”le cam üretiminin nasıl birbirine bağlı olduğunu göstermek için olmadık taklalar atacaklardır. Ya da tersine sendikacılar ve emekten yana çevrelerin sözcüleri, basını, cam üretiminin milli güvenlikle bir ilgisi yok, bu yasaklama anayasaya ve yasalara aykırı dedikleri tartışmalar yapacaktır.
Elbette burada cam işçilerinin sendikası Kristal-İş’in de üyesi olduğu Türk-İş başta olmak üzere sendikalar ve konfederasyonların ne tutum alacağı önemli diye düşünülebilir. Ne var ki, bu aşırı saf bir düşünce olabilir. Bunu Türk-İş’in yakın döneminde izlediği çizgi açıkça göstermektedir. Bu yüzden de bugün Türk-İş’ten bir şey beklemek yerine tersine işçilerin emekçilerin ileri kesimleri inisiyatif alarak, cam işçileri ve mücadeleci sendikacılarla birlikte işçinin grev hakkının gaspına karşı seslerini duyurmalıdırlar.
İşçi ve kamu emekçilerinin mücadeleci yönetimleri olan sendika şubeleri, işyeri temsilcileri,  yerel platformlar, kurultay komiteleri, çeşitli sanayi havzalarında girişimler halindeki emek ve dayanışma platformları,…işçiler, kamu emekçileri ve çeşitli emek çevreleri arasında grev hakkının gaspını teşhir ederek aynı zamanda cam işçileriyle dayanışmalarını da göstermek üzere tepkilerini mümkün olduğu kadar en ileriden ortaya koymak durumundadırlar.
Dünkü gazetemizde cam işçilerinin patronların ve Hükümetin saldırısını püskürtmek için yaptığı, genel greve kadar çeşitli mücadele çağrısı, artık bugün grev yasağı ile grev hakkını ortadan kaldırmaya yönelik işçi düşmanlığına karşı mücadele çağrısına dönüşmüştür.
Ve tabii en başta da cam işçileri ve sendikacıları söylediklerinin arkasında durarak, arkalarında bir mücadele gücünün oluşmasına fırsat tanımalıdır. Ki, Hükümeti bu grevi yasakladığına pişman edilebilsin!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et