30 Haziran 2014 00:20

‘Erdoğan’ı başkan yapacak değiliz ya’!..

‘Erdoğan’ı başkan  yapacak değiliz ya’!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerçi Erdoğan henüz adaylığını açıklamadı. Ve iki önemli konu daha var gündemde.
İlki, Meclise verilen “çözüm süreci”ni yasallaştırma paketidir ki, “seçim yatırımıyım” diye bağıran zamanlaması bir yana, ciddi mi ciddidir. Sosyalistlerin tutumu mu? Kürt ulusal hareketinin yaklaşımıyla Kürt halkının çıkarları arasında bir açı farkı görüyorsanız, uyarı nitelikli eleştirilerinizi yaparsınız, ama o kadar, “dışarıdan gazel” okumazsınız! Sorun şüphesiz asıl “tarafları” ilgilendirmektedir. Sosyalistler de taraftır; ancak bugün Türkiye halkını ve hatta Türkiye işçi sınıfını bile pratikte onların temsil etmedikleri ortadadır. Öyleyse, yalnızca eleştirel destek! 30 yıllık savaşın üzerinden pazarlık halinde olan “taraflar”, tavizler “alan” ve “verenler” karşılıklı razıysalar, yapılması gereken odur! Öcalan, yasa teklifini “devletin ilk defa çatışmalı olduğu toplumsal kesimlerle sorunları savaşarak değil,müzakere ederek çözmesinin önünü açan bir yasa” teklifi olarak değerlendirmiştir. Beğenmeyebilirsiniz. Ama uyarının ötesinde, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı çerçevesinde saygı duymak zorunda olduğunuzu bileceksiniz!
İkincisi, Akşam’ın “TSK’daki 40 paralelci paşa”sıdır ki, üzerine yazılacak kadar önemli olmadığından kalabilir. “İkinci kumpas” kuruluyor ve “YAŞ kararları etkilenmek isteniyor”muş! Gerek mi kaldı? “Paralellik” kendisi olmamak demekse, zaten baştan ayağa öyle değil mi? Allahtan bir savaşa falan girilmedi 5-6 senedir, Türkiye’nin hali Saddam Irak’ını bile aratırdı!
Gelelim “Erdoğan’ı başkan yapacak halimiz yok ya!” yaklaşımına...
Evet, tartışmasız: Erdoğan’ın hali.. tutumları.. “tek adamlık” özlemi.. 17 Aralık ortada. Saldırganlık onda. “Ben emir verdim” sözleriyle Gezicilere yönelik açıktan öldürmeye azmettirme onda. Adam öldüren “polisleri mükafatlandırmak” onda. Cemevi bahçesinde adam öldüren polis için “nasıl sabrediyorlar, anlamıyorum” deme onda. Soma’da tekme tokat onda. Devlet yönetimini, asker, polis, yargı bürokrasisini halaç pamuğu gibi atarak kendi adamlarıyla doldurma onda. Daha çoğu eklenebilir! Tümü, kuşkusuz doğru!
Peki, Erdoğan’ın suçları onun karşısına kim çıkarılırsa çıkarılsın desteklenmesini mi zorunlu kılar? Soru budur!
CHP ve “kötünün iyisi” yüceltisini gelenekleştirmiş.. Uzlaşmacılıkla karakterize burjuva solculuğu.. O kapsamda “CHP’lilik zihniyeti”.. Yine “aman Erdoğan’ın başkanlığını önleyelim de ne olursa olsun” tutumunu yaygınlaştırma çabasındadır! Doğru olabilir mi? Erdoğan değil, Gül örneğin –savunulabilir mi? Bir dönem Gül’e yatırım yapılmıştı. Olmadı, Ekmeleddin Bey! Ha Ali Veli.. Ha Veli Ali değil mi? Fark nerede? Sadece isimde mi? Bir de destekleyeceklerin kim olduğunda mı? Ama destekleyenler değil.. Desteklenen seçilecek seçilirse eğer! Ve isim farkı fark değildir!
Bu memlekette önce Kemal’in “sosyalizm getireceği” söylendi ve desteklendi. Olmadı, “demokrasi getirecek” dendi, desteklendi. 1950’ye gelinirken Bayar-Menderes “ilerici ve demokrat” bulunarak desteklendi. Sonra 27 Mayısçılar aynı nedenle desteklendi. Ardından 12 Mart’ın sözde “solcu ve ilerici” paşaları ve özellikle kabinelerinin “reformcu 11’leri” desteklendi. Ecevit’in dağ-taş koşturularak desteklenmesini saymıyoruz bile. Sonra Özal.. Tabii ki demokrasi adına.. Ve SHP-DYP koalisyonu, aynı nedenle.. “Laiklik” adına ve “yobazlığa karşı” darbeciler ve darbeler bile desteklendi bu ülkede.. En son da “askeri vesayete karşı” “demokrasi” adına Erdoğan bile “yetmez ama evet” denip desteklendi! Hep “daha kötüsünü önlemek” için! Sonuç? Tam bir fiyasko değil mi? Hala mı “kötünün iyisini” aramak? “Katır” olmasın da “satır” mı olsun? Yetmez mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa