İslamcı vatandaş İslamcı halka karşı
Fotoğraf: Envato
Vatandaş ve halk! Bu iki kavramı farklı iki kesimi anlatmak için kullanmak oldukça yaygın.
Vatandaş, ‘Beyaz Türk’leri ifade ederken, halk daha aşağı tabakadan, avam, varoş, emekçi kesimleri kapsar.
Beyaz Türk, rengi, yaşamı, kültürü ‘bozuk’ halkı kendi sahasında istemez.
Söz konusu ayrım en özlü ifadesini İstanbul valisi Fahrettin Kerim Gökay’ın, 60 yıl önce söylediği şu sözde bulur: “Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor.”
Halk ve vatandaş tartışmasına… İstanbul’da, Kadıköy Belediyesi sınırları içindeki Caddebostan Plajı’nın yıllar sonra tekrar açılmasıyla, bir kez daha tanık olmuştuk.
Yıllardır oturdukları… Sahil bölümünde sağlıklı yaşam için koşu, yürüyüş ve diğer aktiviteler yaptıkları yerler adeta civar semtlerdeki halk tarafından işgal edilince…
Mangalını alıp geleni, donuyla denize girenleri gördükçe…
Caddebostanlı vatandaşlar çok dertlenmişlerdi çoook!
İşte o zaman ‘Beyaz Türk’lerin savunusu köşe yazarları “olaya bir el atın” çağrıları yapmıştı. İslamcı basının etkili kalemleri de, “50 yıl sonra Vali Gökay zihniyeti hortladı” diye nasıl da döşenmişlerdi.
Aradan 10 yıl geçti. Ve işler çok değişti.
Ülkedeki sermaye birikiminden…
Kent rantından…
Küresel sermayeden…
Nemalandıkça nemalanan, semirdikçe semiren İslamcılar da değişti.
Lüks siteler inşa ettiler, bahçesine halkın giremeyeceği. Sefa ve ihtişam içinde yaşadıkça koptular halktan.
İFTARA BAK GÖR GERÇEĞİ
İşte Ramazan ayı… Bir yanda iftarda pişirecek yemeği zor bulunlar bir yanda da lüks iftarlar.
Söz konusu kopukluk göze battıkça… Anti Kapitalist Müslümanlar gibi oluşumlarca teşhir edildikçe Diyanet İşleri Başkanı uyarıyor: Şatafatlı iftarlardan kaçının.
Ama nafile bir uğraş bu. Diyanet İşleri Başkanı fetvasından çok daha hızlı akıyor ‘Beyaz İslamcı’… Boğaz’a nazır, tarihi mekânlarda, reklamlardaki söylemiyle saraylara layık bir oruç açmak için!
Lüks otellerin ayrıcalıklı iftar sofralarında nefsi kontrole son verenlerin bir kısmı yeni döndüler tatil yörelerindeki İslamcı otellerden. Çeşme’den, Kuşadası’ndan, Marmaris’ten, Side’den…
Bir kısmı da tatiline devam ediyor. Reklamını, “Modern saray ramazanda da açık” diye yapan otelde kalıp ramazanı geçirmek için.
Öyle tabi! 40 derecede tarlalarda kavrulan kara insanlarla… Üç kuruşa çalışan taşeronlarla… Gönüllerini rahatlatmak için ramazan erzakı gönderdikleri yoksullarla… Oturup oruç açacak halleri yok ya!
HALKI KOVDULAR
İstatistik Kurumu’nun verilerine, yani resmi rakamlara göre… Bu ülkede ailelerin yüzde 86’sı evden uzakta bir hafta tatili karşılayabilecek bir gelire sahip değil.
‘Modern Saraylar’da tatil geçirenler, ‘saraylara layık’ iftar açan vatandaşlar ile halk ister istemez ayrılıyor.
Tüm bunlar sınıf atlamanın, elitleşmenin doğal sonucu.
Dün ayıpladıklarını bugün yapıyorlar.
İşte örnek; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kasımpaşa Sosyal Tesisleri…
Eskiden tesisin büfeleri vardı. Halk oraya gider, Haliç’e karşı oturup keyifle, ucuza, çay içerdi. Kasımpaşa’nın Roman vatandaşı da oradaydı esnafı da… Gayrimüslimi de ordaydı ayakkabı boyacısı da…
Sonra büfeler kalktı. Halk gitsin, sadece, nezih ortamda yemek yemek isteyen vatandaş kalsın diye.
Parası olan misafirlerini ağırlıyor, çocuklarıyla yemeğe gidiyor. Tesettürlü gelinler aileleriyle nikâh sonrası o mekâna koşuyor… Ama adında ‘sosyal’ olan o tesislerden halk artık yok. Zira kovuldu.
Eskiden o tesiste çay içenlerin çoğunu şimdi tesisin önündeki yeşillik alanda, parkta otururken görmek mümkün.
O semt sınarları içerisinde oturan ve o tesislere her zaman gitmekten keyif alan biri olarak… İki yıldır, “Halkla çay içmek istiyorum kardeşim” şeklindeki itirazım karşılık bulmuyor.
Bir zamanlar ayıpladıkları ‘beyaz ayrımcılığı’ şimdi kendileri yapıyor.
Kemalist laiklik ayırdı. İslamcı ahlak ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yetmedi.
Bir de olaya sınıfsal çözüm getirsek. O zaman halkla vatandaş eşitlenir belki!
TANRI, ‘YÜRÜ YA KULUM MU’ DEDİ?
Nihat Hatipoğlu. Ünlü bir İlahiyatçı... Özel bir televizyon kanalında dini sohbet programı yapıyor.
Hatipoğlu vaazlarında sık sık, zıtlıkların Allah’ın takdiri olduğunu anlatır durur.
“Kimine verir kiminden esirger, kimini güzel yaratır kimini çirkin, kimini zengin yapar kimini fakir” ve benzeri cümlelerle.
Aynı anlayışın temsilcileri, Soma’da 301 işçinin hayatını kaybetmesinin ardından bildiri dağıtmışlardı. “Allahın takdirine isyan etmeyin” diye…
Oysa her rapor diyor ki… Soma’da derin fırınlara, “canlı insan” atarcasına işçiler madene indirilmiş. Bile bile lades denilmiş.
Ve o işçilere bunu reva gören şirket, İSO En Büyük 500 listesinde 34 sıra birden yukarı zıplamış. Yani şirket, hiç de insani olmayan çalışma koşulları ve insanların canı üzerinden cirosunu katlamış.
Şimdi bu tabloyu, ‘Yürü ya kulum” durumu diye mi yorumlayalım?
Bize telkinde bulunanlar her ne hikmetse, ramazan ayında verecekleri vaazların fiyatlarını katladılar.
Listenin zirvesinde her yıl olduğu gibi Nihat Hatipoğlu var. Ramazan boyunca, 1 ay sürecek programı için 600 bin TL alacağı ileri sürüldü.
İkinci sırada 450 bin lira ile Türk Sanat Müziği ve Tasavvuf Musikisi Sanatçısı Ahmet Özhan yer alıyor. Özhan’ı 400 bin lira Mustafa Karataş takip ediyor.
Hatipoğlu’nun avukatı bir açıklama yaptı. “Müvekkilimin ramazan ayında yapacağı 60 program karşılığında alacağı iddia edilen ücretlere dair haberler asılsızdır.”
“Peki, 600 değilse kaç onu söyler misiniz” sorusunun ise yanıtı yok.
Listenin son sırasındaki isim Mehmet Fatih Çıtlak bile 150 bin lira alacak.
Ne diyeceğiz şimdi buna?
Ramazan bereketi mi?
Kanallara reklam veren şirketlerin nereden bereketlendiklerine bakarsanız… Orada da Soma’daki gibi ağır bir sömürü göreceksiniz.
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55