Mola
Fotoğraf: Envato
Ermenice, Kürtçe, Türkçe “Su SuSu” adlı köşede ilk yazım 23 Ekim 2012 tarihinde yayımlanmasına karşın, bu köşede yazma gerekçemi sizlere açıklayabilmeyi ülke gündemi nedeniyle ancak altıncı haftada, “Cephe İçin Yazıyorum” başlıklı, 27 Kasım tarihli köşe yazımda gerçekleşebilmiştim. Aşağıda da paylaştığım gerekçelerimin bugün de geçerli olduğunu düşünüyorum:
“AKP ve karşı sınıfın saldırılarının pervasızlaştığı, açık faşist saldırıya dönüştüğü bir dönemi yaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde, muhalefet adına siyasete müdahale edilebilmesi açısından siyasi öznelerle birlikte taraf olan hepimizin sorumluluğu da artıyor. Öncelikle AKP’nin ve karşı sınıfın gün geçtikçe artan baskısını “ortak hareket için” birleştirici etkiye dönüştürebilme potansiyeline sahip bir siyasal yapılanmaya gereksinimimiz var. Bu yapılanmayı; yalnızca karşı çıkmaya yönelik olarak değil, taleplerimiz ve iktidar olmak için mücadeleyi hedefleyecek biçimde örgütlemeliyiz.
AKP tarafından muhalefet odaklarının tamamına yöneltilmiş olan baskı, tehdit ve şiddet uygulamalarını göz önüne alarak, dünya ve ülkede egemen konjonktürü de değerlendirdiğimizde ANTİFAŞİST mücadelenin örülmesinin (sınıf mücadelesine olan mesafesini de bilerek) nesnel koşullarının var olduğunu-dayattığını düşünüyorum. Antifaşist mücadele, yeniden ve güçlü bir sınıf mücadelesini hedefleyerek, tahkimatı bugünkü hattın biraz daha gerisinde yeniden örüp, güçlendirmenin, CEPHE kurmanın olanağı olarak değerlendirilmeli. Diğer bir ifadeyle, bugün için antifaşist mücadele (antikapitalist hattan mesafesinin açılmamasını da önemseyerek) hedefiyle kuracağımız cephe, nihayetinde iktidar hedefi taşıması zorunluluğu olan stratejimizin araçlarından biri olmalıdır.”
Bu haftayla birlikte, hastayken de başka iş yoğunluklarım varken de tatildeyken de her hafta salı günü, hiç ara vermeden toplam 89 hafta sizlere merhaba diyebildim. Yazılarımı niceliksel olarak tanımlarsam toplamı 317219 karakter, 45 732 kelime ve 5 106 satırdan oluşuyor. Daha önce de paylaştığım gibi, gazeteci değilim. Bundan önce haftalık bir döngü içinde düzenli yazı yazma nedir? Ne demektir? Hiçbir fikrim yoktu. Bununla birlikte, eğitim bilim felsefesinde “İş Okulu” yaklaşımında olduğu gibi, yaparak öğrenmeye çalıştım. Bilgi ve becerim ölçüsünde çoğu zaman siyaseti yorumladım, zaman zaman da sağlık vb. bazı özel alanların siyasallaştırılmasına yönelik yazılar yazdım.
Bu hafta başlık olarak kullandığım “mola” sözcüğü, İtalyanca kökenli bir ad. Yorgunluğu gidermek için duraklama, ara verme anlamında kullanılıyor. Değerli okurlar, bu hafta ben de molamın başlangıcının haberini veriyorum.
Sizlerle tanışmaktan çok mutlu oldum. Sizlerle öğrendim. Hepinize teker teker teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımı paylaşıyorum...
- Yörsan, Tekel, Yatağan, Sütaş: Alt kimlikler ve üst kimlik 24 Haziran 2014 00:07
- AKP hükümetleri Doğu-Batı farkını artırdı 17 Haziran 2014 00:11
- TÜİK'ten mektup ve Soma cinayetleri 10 Haziran 2014 07:08
- HDP'ye katılım(lar) - 4/4 03 Haziran 2014 00:09
- HDP'ye katılım(lar) - 3/4 27 Mayıs 2014 00:11
- HDP'ye katılım(lar) - 2/4 20 Mayıs 2014 00:39
- HDP'ye katılım(lar) - 1 13 Mayıs 2014 00:09
- 2 Mayıs, vesayet ve despotizm 06 Mayıs 2014 00:09
- Türkiye’de doğumlar TÜİK’in rakamları 29 Nisan 2014 00:00
- Sosyalistler cumhurbaşkanlığı seçiminde nasıl tutum alacak? 22 Nisan 2014 00:35
- Siyaseti nereden kuralım? 15 Nisan 2014 00:11
- Devlet, seçimler ve Ceylanpınar 08 Nisan 2014 00:08