03 Temmuz 2014 00:02

Galatasaray yönetimi neyin peşinde?

Galatasaray yönetimi neyin peşinde?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Galatasaray yönetiminin bir konuda hakkını yememek gerekiyor.
Ünal Aysal ve arkadaşları kulüp yönetme konusunda başarısız olsalar da “algı yönetimi” konusunda gerçekten başarılılar.
Sezonun Galatasaray açısından kısa bir özetiyle başlayalım.
Sezon içinde Fatih Terim ile yollarını ayıran yönetim 4.5 milyon Euro gibi yüksek bir ücretle takımın başına Mancini’yi getirdi.
Mancini’nin raporları doğrultusunda, Hajrovic, Telles, Ontivero ve Burdisso ara transfer döneminde takıma katıldı.
Sözleşmeli yabancı oyuncu sayısı 14’e ulaşan Galatasaray, 6-0-4 kuralı gereği dört oyuncusunu kiralamak zorunda kaldı.
Sezonun ikincilikle tamamlanmasının ardından Mancini ile yeniden masaya oturuldu.
Kulüp içinden sızan bilgilere göre, borçları nedeniyle transfer bütçesinde önemli kısıntılara gitmek zorunda kalan Galatasaray’ın transfer politikasından memnun olmayan Mancini ile ipler koptu.
Mancini’nin istifasının üzerinden neredeyse 20 gün geçti, medyada ve yönetimde her gün bir başka isim dillendirilse de henüz yeni teknik direktör belli değil.
Öte yandan ara transfer döneminde 3.5 milyon Euro’ya Grasshopers’dan transfer edilen Hajrovic, transfer ücretlerini zamanında alamadığı gerekçesiyle, Galatasaray’ı FİFA’ya şikayet etti ve geçici lisansını çıkartarak serbest kaldı. Eğer FİFA gelecekteki alacaklarının da ödenmesine karar verirse, Galatasaray’da sadece 12 maç oynayan Hajrovic’eyaklaşık 8.5 milyon Euro gibi bir bedel ödenmek zorunda kalınacak.
Hajrovic olayından sonra diğer sporcuların benzer bir yola girmemesi için alelacele yaratılan kaynakla futbolcuların ve basketbolcuların 39 milyon liralık gecikmiş alacakları kapatıldı. Bu ödemelerle birlikte Galatasaray’ın yeni transfer dönemindeki bütçesi daha da küçüldü.
Mart ayında yapılan divan kurulu toplantısında kulübün borcu 260 milyon Dolar olarak açıklanmıştı. Manzaraya bakılırsa borç kapanacağına açılmaya devam edi- yor. Bu şartlar altında gelecek sezon amatör branşlarda küçülmeye gidilmesi kaçınılmaz olarak gözükürken, kulübün nakit girişi için güvendiği en önemli gelir, şampiyonlar ligi gruplarına Türkiye’den tek takım olarak katılması halinde UEFA’dan alınacakkatılım payı.
Normal şartlar altında, medyada, camiada yönetimin kulübü getirdiği bu nokta tartışılması gerekirken neler tartışılıyor?
Ünal Aysal yönetimi önce “usta” bir manevrayla basketbol final serisinin son maçına çıkmayarak gündemi tamamen değiştirdi. “Can güvenliği” gibi havada kalan bir bahaneyle, gerekirse gelecek sezon basketbol liginden çekilebileceğini açıklarken, amatör branşlarda küçülmeye gitmenin bahanesi de bulundu. Üstelik “ezeli düşman” da hedef tahtasına oturtulmuştu.
Ünal Aysal yönetiminin asıl büyük çıkışı ise 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararı almasından sonra oldu. Mantık hatalarıyla dolu “sert” bir basın açıklaması yayınlayan yönetim, sürecin “savcısı” olduğunu ilan etti. Siz açıklamada geçen “adalet”, “temiz futbol” gibi laflara fazla takılmayın. Telaşın esas nedeni, yeniden yargılama kararının ardından İsviçre Federal Mahkemesinin olası bir yürütmeyi durdurma kararı vererek, Fenerbahçe’nin bu sezon Avrupa kupalarına katılımının önünü açması.   Böyle bir karar alınırsa, 3 Temmuz sürecinin başından itibaren Fenerbahçe’nin katılamadığı her kupada tek başına kupa katılım payını alıp, borçlarını döndüren Galatasaray, Fenerbahçe’nin kupalara katılmasıyla mali açıdan çok daha zor bir duruma düşecek. Fenerbahçe’nin Avrupa kupalarına katılmasının önünün açılması, Galatasaray yönetimin şu an için en büyük kâbusu.
Eskilerin güzel bir lafıdır, “zarfa değil mazrufa bak”. Memleket coğrafyasında ise genel eğilim içerikle ilgilenmeden sunuluş biçimine bakmaktır. Ünal Aysal yönetimi belli ki memleket insanının bu eğilimini iyi kavramış. 3 Temmuz sürecinde M. Ali Aydınlar federasyonunun kilit yöneticilerinin hepsi şu an Galatasaray’da ve Ünal Aysal yönetiminin bileşenleri. O süreci nasıl ellerine, yüzlerine bulaştırdıysalar, 110. yılını kutlayacak Galatasaray’ı yönetmeyi de aynı biçimde beceremediler. Beceremedik diyerek çekilmek yerine, “düşman” yaratarak kurtulmaya çalışıyorlar.
Unuttukları tek şey ise “gerçeklerin birgün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır”.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa