Kürt Özgürlük Hareketi, HDP ve seçim

Yakın ve Ortadoğu’da “Arap Baharı” diye nitelendirilen fakat bence dalgalanma tanımının daha yerinde olduğu dinamizm sonucunda pek de hesapta olmayan gelişmeler ve değişimler yaşanıyor. Sürekli bir kaynayan kazan durumundaki bölgede yeni sınırlar ve yeni yapılanmalar gündeme gelecek denebilir. Kürdistani güçler birlik konusundaki belirsizliği yenip bu yönde bir adım daha atarlarsa bölgenin ve insanlığın yararına önemli değişimleri sağlayabilirler diye düşünüyorum.
Bu koşullar altında Halkların Demokratik Partisi (HDP) kongresini yaptı ve sorunların çözümü, özgürlük, eşitlik temelinde yeni bir yapılanma için göz ardı edilemez bir aktör olduğunu gösterdi. Elbette çeşitli eleştiriler ve suçlamalar da söz konusu oldu doğal olarak. Geçmişten beri hep şunu vurgulamıştık sanırım: Sorunları ortaklaştırmadan çözümü de ortaklaştıramayız. Bence HDP’yi bu çerçevede değerlendirmek daha doğru olacaktır.
Özellikle Diyarbakır Cezaevi süreci ve sonrasında yaşananları bir köşe yazısında anlatmak pek olası değildir ama son 40 yıllık yaşanmışlıkların sonucunu şu an görüyoruz ve yaşıyoruz. Türkiye solunun bakış açısı ve teorik yaklaşımları da bilinmez şeyler değil. 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra yüzleşme ve toparlanmanın sağlıklı yapılmadığı çok açıktır. 40 bin Kürt yurttaşımızın en korkunç ve insanlık dışı yöntemlerle katledilmesi, onlarca köyün boşaltılması, doğanın talan edilmesi ve şehirlerin nüfus dokusunun sistemli şekilde yok edilmesine rağmen Kürt Özgürlük Hareketi kendini yeniden üretmenin yolunu keşfederek özverili şekilde mücadele ederek ayakta kalmayı başardı.
Bir realite daha var ki onu da vurgulamam gerekiyor: Kürt Özgürlük Hareketine teorik bir çerçeve ve yön çizen güçlü bir liderin varlığı. Ne yazık ki hâlâ Türkiye solu bu gerçeği kabul etmekte zorlanmaktadır bence. Geçmişteki tartışma ve çatışmaları da unutmadan yeni bir değerlendirme yapmak gerekmez mi artık? En zor koşullarda yön çizerek, gelecekleri sezerek ve hep bir adım önden giderek ufuk açıcı değerlendirmelerde bulunan A. Öcalan’ı ne kadar anlayabildik örneğin? Birikimlerinin ürünü olan kitaplarını ya da makalelerini burun kıvırmadan yeterince okuyup tartışmadık sanırım. Şili, Vietnam ya da dünyanın ucunda bir ülkede devrimci hareketleri ya da liderlerini coşkuyla kabul ederken yanı başımızdakilere karşı üç maymunu oynadık desem yeridir.
90 yıllık sistematik ‘devlet geleneği’nin uygulamalarının kimyası bozulmuş, kimliğine ve değerlerine yabancılaşmış bir birey ya da toplum ürettiğini göz ardı etmiyorum elbette. Bilim ve teknolojik gelişmeler, edebiyat ve sanattaki yeni eğilimler de yaşandı bu arada. Darbeler ve katliamları da unutmayalım. Tüm bunları göz önünde tutarak bir değerlendirme yapmak gerekirse Kürt Özgürlük Hareketinin sadece Türkiye’de değil ama bölgede de ufuk açıcı ve değişime zorlayıcı bir aşamaya geldiğini kabul etmek gerekiyor. Dolayısıyla HDP’ye bu verilerin ışığında değer biçmek gerektiğini düşünüyorum. Sorunsuz, mükemmel, her kesimi kucaklayan bir parti olmayabilir henüz ama değişen ve gelişen koşulları dikkate aldığımızda Türkiyelileşme ve Demokratik Türkiye’yi inşa etme anlamında güçlü bir aday olduğunu teslim etmek gerekiyor.
Roboski’li aileler 1 Temmuzda Amed’de Madımak Katliamı’nın anmasına katılıp ardından canlarla can olarak Sivas’a gidecekler. Bunu yukarıda anlattığım gelişmelerden ayrı düşünemeyiz. Özlem duyduğumuz, merak ve heyecanla savunduğumuz gelişmelerdir bunlar. Sorunlarımızı ve acılarımızı ortaklaştırmak adına bunu çok değerli bulmaktayım. Bu önemli gelişme, demokratik çözümün de olası olduğunun ve yakınlaşmakta olduğunun habercisidir.
Bir diğer önemli gelişme HDP Eşbaşkanı S. Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Mücadele, özveri, ortaklaşma sonucu gelişen bu durumu önemsemek ve sahiplenmek ertelenmez bir insanlık görevidir diye düşünüyorum. Geçmiş ve gelecek, sebep ve sonuç, nicelik ve nitelik bağlamında umut verici ve sevindirici olan bu gelişmelerde emeği geçenlere selam olsun.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et