Aziz Yıldırım'ı kurtarmak
Fotoğraf: Envato
22 Ocak 2011 tarihinde Mahmut Uslu, “Başbakan bize yeniden yargılama için söz verdi” diyerek, yurtdışında bulunan Aziz Yıldırım’ın ülkeye tekrar dönüş nedenini açıkladı. Başbakan, Mahmut Uslu ve Rıdvan Dilmen görüşmelerinin gerçek sebebi de böylece ortaya çıkmış oldu; Aziz Yıldırım’ı Kurtarmak.
“Kumpas yok, yalan yok, sahte delil yok, yanlış kayıt yok ama biz yine de Aziz Yıldırım’ın infazını durduralım” kararı geldi sonrasında bağımsız (!) mahkemelerden. Aziz Yıldırım’ın taraftarları bu karar üzerine bayram ettiler adeta. Bütün savunma mekanizmaları bir kez daha çökmesine rağmen Aziz Yıldırım kurtarılmıştı sonuçta. Fenerbahçe, atanmış Türkiye Futbol Federasyonu yönetimi ile sürekli kurtarılıyordu zaten. Aziz Yıldırım da kurtarılmıştı. Daha ne olsundu. Yurtiçinde bütün görevler tek tek tamamlanıyordu.
Sonrasında Aziz Yıldırım, başta Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, CHP ve MHP Genel Başkanlarına bir teşekkür deklerasyonu yayınladı. Ne kadar ilginç değil mi? Yargıtay’ın onama kararına “bu siyasi kararı tanımıyorum” diyen Aziz Yıldırım, mahkemenin kararı sonrası ilk olarak siyasi parti genel başkanlarına teşekkür ediyordu.
Fenerbahçe resmi sitesinde yaptığı açıklamalarda “paralel yapı” suçlamalarını sık sık kullanarak, kurtarıcısına, muhtelif maçlarda da “Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe Yıkılmaz” diyerek bu gerçekleri görmek istemeyen muhalif (!) taraftarlarına selam çakıyordu uzun süredir. Saha dışında toplu hücum, toplu savunmanın en nadide örneklerini sergiliyordu. Şüphesiz bu çelişki, herkes tarafından açık bir şekilde görülüyor ancak kimse görmek istemiyordu.
Net bir ifadeyle anlatalım;
Türk siyasetinin son 3 yılda “ortaklaşa” yapabildiği tek şey; Aziz Yıldırım’ı kurtarmak.
Ama dünya, Türkiye’den daha büyüktü. Ve çoğunlukla da Türkiye’den çok daha iyi bir hukuksal mekanizmaya sahipti. Ve 3 Temmuz kahramanlarının hesaplarını, hep sınır ötesi kurumlar bozuyordu. UEFA ve CAS’dan bahsediyoruz.
Tam bu sıralarda ortaya yine bir hukuksal karar daha düştü.
CAS’ın Fenerbahçe için verdiği gerekçeli kararı yayınlamıştı. Meali de şuydu ; “Fenerbahçe şike yapmıştır, ancak UEFA en alt sınırdan ceza vermiştir. Bizim cezayı arttırmak gibi bir yetkimiz olmadığı için verilen şike cezalarını onuyoruz”
UEFA’nın neden alt sınırdan ceza vermiş olabileceğini net olarak bilmesek de, sebeplerini tahmin edebiliyoruz sanırım.
Sonuç :
3 Temmuz 2011’den beri “siyasilerin gölgesi ve baskısı altında” bir süreç işletiliyor. Siyasiler, kanun değişiklikleri ile aldırdıkları yeniden yargılama kararları ile açıklamaları ile gizli toplantıları ile Aziz Yıldırım’ı ve Fenerbahçe’yi kurtarmak için topyekün bir çabanın içerisindeler. Bu kurtarma çabalarının bir kısmı taraftarlara şirin gözükmek amacıyla yapılıyor ama çok daha büyük bir kısmı Fenerbahçe’nin ve yöneticilerinin yaptığı baskıya karşı konulamaması. Neden karşı koyulamıyor, nerdeyse bütün siyasetin eli kolu neden bağlanıyor bilemiyoruz tabi. Bildiğimiz tek şey, siyasetin “Aziz Yıldırım’ı ve Fenerbahçe”yi kurtarmak konusunda kısmen başarılı olduğu.
Ortada o kadar büyük bir “suç yumağı” var ki, her şeyi de sıfırlayamıyorlar, ne yaparlarsa yapsınlar…
- Avrupa'nın futbolu 13 Aralık 2014 01:00
- Bu hafta sonu futbol izlenir! 06 Aralık 2014 01:00
- Ersun Yanal ve Trabzonspor birlikteliği 22 Kasım 2014 01:00
- Şikenin kamu spotu 08 Kasım 2014 01:00
- Türkiye'de futbolun hali 01 Kasım 2014 01:00
- Dünya bu hafta bizi izleyecek (!) yalanı 18 Ekim 2014 00:10
- Aynası milli takım, memleketin 11 Ekim 2014 00:11
- Theofannis Gekas 04 Ekim 2014 00:44
- Avrupa geleneği devam ediyor (!) 20 Eylül 2014 00:14
- Irkçılıkla böyle savaşılır 06 Eylül 2014 00:06
- Çok iyiyiz, hep yeniliriz ama asla ezilmeyiz (!) 30 Ağustos 2014 00:12
- Avrupa geleneği 23 Ağustos 2014 00:03