05 Temmuz 2014 00:23

Şarkın kurtulduğu gün...

Şarkın kurtulduğu gün...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nâzım Hikmet, “Seni öldürmeye geliyorlar Taranta Babu” diyeli neredeyse 80 yıl; İŞİD önce Musul’u, ardından Irak’ın Sünni bölgelerini ele geçireli neredeyse bir ay geçti. Taranta Babu’ya Mektuplar’ın şiirinin hiç değil “12. Mektup”unu bilirsiniz. Ha bir de, “Mussolini çok konuşuyor” diyen “8. Mektup”u...
Çok konuşmak Mussolini’ye özgü değil. Çok konuşuyorlar, sahiden çok konuşuyorlar. Ve ne yazık; kandırıyorlar da çoğu kez. “Modern Batı İŞİD barbarlığına asla izin vermez” denilebiliyor hâlâ. “ABD müdahale etmek zorunda kalacak” falan da diyen var. O Orta Çağ öncesi karanlık ile kimsenin yan yana yürüyemeyeceğini varsayıyoruz. Uygar dünyanın güçlerinin... Böyle gidiyor işte; “...nasılsa ortadan kalkacak”...
Öyle mi? Hepi topu 10 bin militanın “üstün başarılı savaş gücü”nün sonucu mu yaşadıklarımız? Sahi, nasıl bir Ortadoğu’da yaşıyoruz? Bağdat’taki binaların etrafında ne vakit cezaevi duvarları yükseldi? Ne vakit, silah çarşıda pazarda ekmekten ucuza satılır oldu? Ezeli miydi halklara, inançlara bunca kin? Soru çok; “çok konuşanlar”a baksan yanıt da...
Peki ya gerçek?
Özgür Gündem’in 1 Haziran’da Amman’da yapılan toplantıya dair haberi çok şeyi özetliyor aslında. Iraklı yetkililerin açıkladığı belge; ABD, Suudi Arabistan, İsrail, Türkiye’yi de kapsayan geniş bir ittifakı ortaya koyuyor. Ve KDP lideri Barzani’yi... Bu ittifakın “genel çıkarlar”ı, “öznel çıkarlar”ı; ayrıntılar... Tümüne geniş bir okuma yapmak mümkün. Yapılır da zaten...
ABD’nin petrol hesapları, Barzani’nin Kerkük’ü KYB’den, Rojava’yı PYD’den alma ucuz hesabı, Selefi vahşetini dünyaya yayan Suudi kafası, BAAS kalıntısı Nakşilerin iktidar hesabı, Türkiye’nin Osmanlıcılık hülyaları... Hesap da, oyun da bitmiyor Mezopotamya’da...
Geçelim gündelik analizleri; “tatava” yapalım hatta. Emperyalizm var bu acılı toprakların her santiminde.... İŞİD’i doğuran, besleyen, bugün de kullanan emperyalizm. “Çok konuşuyorlar” işte, ama anlattıkları hayal ile süslü yalan sadece. Hani Nâzım Usta; Piyer Loti’ye saydırdığı o çok sert şiirde karikatürünü çizer ya; “İşte Frenk şairinin gördüğü Şark” diyerek.“Tevekkül!  Kısmet!  Kafes, han, kervan şadırvan!  Gümüş tepsilerde rakseten sultan! Mihrace, padişah, bin bir yaşında bir şah. Minarelerde sallanıyor sedef nalınlar,  burunları kınalı kadınlar ayaklarıyla gergef dokuyor. Rüzgarlarda yeşil sarıklı imamlar ezan okuyor!”
Yersen! Zaten usta da ekliyor hemen; “Lakin / ne dün / ne bugün / ne yarın / böyle bir şark / yoktu, olmayacak!” Gerçi o vakitler de söylüyordu Nâzım; “Şark üstünde çıplak esirlerin aç geberdiği toprak! Şarklıdan başka herkesin orta malı olan memleket!” diye.
Sene olmuş 2014! Bir de şimdi bakın; bu yalanı söyleyecek kadar bir “huzur” zerresi kalmamış o kadim topraklara...
Müsebbibi çok açık değil mi? Ve o “müsebbib”lerden; o “çok konuşan” müsebbiblerden bir dirhem fayda gelmedi, gelmeyecek. İnsanlık namına...
Evet tablo karanlık; gelecek de parlak görünmüyor. Uygarlığın boy verdiği bu topraklar; öyle görünüyor ki daha çok acı çekecek. Bugün “çok mühim” görünen o ayrılık ve nefretin; zerre önemi olmadığını anlayacak elbet Ortadoğu’nun yoksul halkları...
Ama o vakte kadar not edeceğiz, “Sarı muşamba derilerimizden / birbirimize geçen / tifüsün biti”nden bile kıymetsiz isimleri göreceğiz, dinleyeceğiz daha bir süre. Maalesef.
Varsın; bugün “çok konuşan geveze” Mussolini özentileri, prensler, şeyhler, aşiret reisleri, paşalar, sarıklı sarıksız alimler, seçilmemiş halifeler, seçilmiş başkanlar ve zamane Piyer Loti’leri konuşsun daha...
Bizim “büyük usta”nın şiirini okumaktayız biz; “Bilmeyenler bilsin: / sen bir şarlatandan başka bir şey değilsin! / Şarlatan! / Çürük Fransız kumaşlarını / yüzde beş yüz ihtikarla şarka satan: / Piyer Loti! // Ne domuz bir burjuvaymışsın meğer! / Maddeden ayrı ruha inansaydım eğer, / Şarkın kurtulduğu gün / senin ruhunu / köprü başında çarmıha gerer / karşısında cigara içerdim!”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa