5 Temmuz 2014

IŞİD, mezhep çatışması ve laiklik

IŞİD, Irak’ta ve Suriye’deki ilerleyişini sürdürüyor. Irak’ta Sünni bölgeleri denetimine alıp Musul’u merkez edinen IŞİD’in, Bağdat’ın Sünni yoğunluklu mahallelerinde bile etkinliğini arttırdığı belirtiliyor. Son haftalarda ise IŞİD daha çok Suriye’de ilerleyişini sürdüren bir yöneliş içinde. IŞİD, Suriye’nin doğusundaki Deyrizor bölgesinde El Ömer petrol yatağını ve Suriye’nin en büyük petrol rafinerisini kontrolüne geçirdi.
Bir çatışmada, bir savaşta elbette kimi toprak parçaları, kentler el değiştirebilir, ama IŞİD etrafında Suriye’de ve Irak’ta olanlar, bir askeri harekatta şu ya da bölgenin ele geçirilmesi ya da kaybedilmesinden çok daha önemli gelişmeler. Ki, bu gelişmelerin tüm bölgeyi hatta tüm İslam ülkelerini etkilemesi de kaçınılmaz görünüyor.
Şöyle ki;
Bölgede IŞİD’in Musul’u işgal ederek, kendisi için çok önemli bir “kurtarılmış bölge” oluşturması, Baasçıları, Irak’ın Sünni aşiretlerini, çeşitli İslamcı, cihatçı fraksiyonları IŞİD’e biat ettirmişti! IŞİD’in hızla güç kazanması ve bölgede bir İslam devleti kuracağı fikrinin güçlenmesinin, ona, Usame Bin Ladin sonrasında güç ve itibar kaybeden el Kaide’nin yerine oynaması için avantaj sağladığı anlaşılıyor. Nitekim daha üç ay önce Suriye’de kendisiyle çatıştığı el Nusra, (Suriye’deki cihatçı örgütlerin en güçlüsü ve el Kaide’nin uzantısı) kontrolündeki en stratejik bölge olan petrol bölgesi Deyrizor’u çatışmasız biçimde IŞİD’e teslim etti. El Nusra’ya bağlı bazı fraksiyonların IŞİD’den yana geçmesiyle el Nusra’nın da IŞİD’e katılacağı belirtiliyor. Dahası son yıllarda IŞİD’le kanlı çatışmalara girmiş olan Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) da IŞİD’le“savaşmama kararı”  aldığı gelen haberler arasında. Ve şu anda IŞİD’in kontrolüne geçen Suriye topraklarının genişliği 50 bin kilometrekareyi geçmiş (Lübnan’ın beş katı büyüklüğünde) bulunuyor.
Bu kısa süredeki gelişmeler göstermektedir ki;
1- IŞİD bölgedeki bütün cihatçı örgütleri etrafında toplayıp gücünü büyütürken, diğer ülkelerdeki İslamcı örgüt, grup ve çevreler içinde de otoritesini artıracaktır. El Nusra ve Irak’la Suriye’deki irili ufaklı cihatçı grupların hızla IŞİD’in etrafında kümelenmesi bunun işaretidir.
2- IŞİD’in güç ve otorite kazanması, hele de Irak ve Suriye toprakları (Ürdün ve Lübnan’ın da bu bölünmenin dışında kalması zordur) üstünde bir devlet kurulması, bölgedeki ılımlı İslamcı silahlı örgütleri de radikalleştirip IŞİD’in çizgisine yaklaştıracaktır. ÖSO’nun IŞİD’le çatışmama kararı alması bunun ilk belirtisi olarak görülebilir.
3- IŞİD’in böylesi güçlenip, bir devlet kurma girişimine yönelmesi bölgede çıkar peşinde koşan ABD, İngiltere, Fransa,… gibi emperyalistler ve Türkiye, Katar, Suudi Arabistan,… gibi Sünni nüfusun çoğunluk olduğu ülkelerin de IŞİD’le önce el altından, giderek açıkça ilişki kurarak ona uluslararası planda meşruiyet kazandırmaları, beklenmeyen gelişmeler olmamalıdır.
4- Türkiye’de ise Sünni İslami referanslara bağlılığı giderek daha da öne çıkan AKP Hükümetinin “dindar nesiller yetiştirme” girişimleriyle biçimlendirilen AKP’yle bağlantılı gençlik kesimleri içinde IŞİD’e sempati giderek artacaktır. Çünkü zaten genetikleri, tarihsel ve dinsel referansları aynıdır. Yine Türkiye Hizbullahı’ndan “Tebliğciler”e kadar çeşitli cihatçı grupların da IŞİD’le organik ilişkilerinin artacağını, giderek onun kolu haline geleceklerini şimdiden söyleyebiliriz.
Bütün bu gelişmeler, din ve mezhepçilik  üstünden geliştirilen politikaların eninde sonunda IŞİD ve onun cihatçı çizgisinin güçlenmesine hizmet edeceği bir döneme girildiğini göstermektedir. Bu nedenle de bölgede, bölge ülkelerinde laikliğin (Elbette ki bir din görevlileri ordusu besleyen, her köye her mahalleye cami açan bir laiklik değil, devletin dinin, dinin de devletin tümüyle dışında olduğu gerçek bir laiklik), demokratikleşmenin en önemli unsuru haline geleceği bir döneme girdiğimizi söyleyebiliriz. IŞİD’in Rojava’ya saldırıları sırasında PYD Lideri Salih Müslüm buna dikkat çekmişti.
Hele de şu gelinen aşamada şeriatçılığın ılımlısı ya da radikali, şu yorumu ya da bu yorumunu ötekine yeğ tutmanın, eninde sonunda IŞİD’i ve onun gibileri güçlendireceği bir döneme girdiğimiz apaçıktır.
Bu yüzden de laiklik mücadelesi, hem bölgede hem de Türkiye’de mezhep çatışmasına ve mezhep çatışması üstünden çıkarlarını gerçekleştirmeyi amaçlayan emperyalist ve gerici güçlere karşı mücadelede son derece önemli bir dayanak olacaktır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et