Çocuklara banka sevdirmek. Ne kadar önemli ve gerekli bir çaba. Akla hemen çocuklara, gerektiğinde onlara zarar vererek “vatan-millet sevgisi”
aşılamaya çalışan milliyetçiler geliyor. İstiklal Marşı okunurken rahat durmayan çocukların aşağılanması, dövülmesi, cezalandırılması çok görüldü. Marşın bilmem kaçıncı kıtasını bilemediği için aşağılanan, ceza alan, sınıfta bırakılanlar gibi sayısını bilemeyeceğimiz denli çok örnek var. Milliyetçiler “vatan-millet sevgisi” aşılamak için gerektiğinde çocukları öldürmekten bile kaçınmadılar. Ne de olsa vatan-millet, bayrak ve devlet çocuklardan çok daha önemliydi.
Çocuklara eziyet etmekte İslamcılar milliyetçilerden hiç geri kalmadılar. Arapça dua ezberleyemediği için aşağılanan, cezalandırılan, Kuran Kursu cenderesine dayanamayan nice çocuğun öyküsü anlatılmayı bekliyor. Mesele aynı mesele. Din her zaman çocuklardan çok daha önemliydi.
Ama artık devir değişti. Milliyetçilik yetmez oldu. İslamcılık çok daha uygun ama kapitalizm ile uyumluysa. Neoliberal düzende azgın kapitalizme uygun her tür muhafazakârlık çok yararlı bir araç olarak görülüyor.
Durum böyle olunca çocuklara gizleyip saklamadan kapitalizmi, şirketleri, patronları sevdirmek de istenilir bir şey oluyor. Banka sevgisi gibi. Çocuklara artık harıl harıl banka sevdirmek için çalışılıyor. Büyük alışveriş merkezlerinde açılan, üzerine “Çocuk Dünyası” gibi tabelalar asılan mekânlarda çocuklara para ve banka sevgisi aşılanmak isteniyor.
Ama bu alışveriş merkezlerine her çocuk gidemiyor. Çocuklara ulaşmanın en etkili yolu okullar. AKP boşuna okulları dönüştürmeye çalışmıyor. Özal döneminden bugüne Vehbi Dinçerler vb. kişiler boşuna bakan yapılmadılar. Türkiye’nin yakın tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına getirilen kişilerin marifetleri anlatmakla bitmez.
Çocuklara banka sevdirmece çalışmalarının başını çeken banka ING. Çalışmaya yakıştırılan ad, bankanın “marka rengi” dolayısıyla “Turuncu Damla”. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü ışığında ilkokul 3 ve 4. Sınıflara “finansal okur-yazarlık eğitimi” veriliyor.
Geçtiğimiz Ekim ayı içerisinde banka tarafından dağıtılan basın açıklamasında bu çalışmanın bir “sosyal sorumluluk” çalışması olduğu belirtilmiş.
İlk aşamada, İstanbul’da 25 devlet okulunun 3. sınıflarında öğrenim görmekte olan yaklaşık 2500 öğrenciye 8 hafta boyunca eğitim verildi. Programın ilk bacağında, 70 sınıf öğretmenine birebir eğitimler verildi. Sonrasında, öğretmenler öğrencilere hikâyeler, diyaloglar, soru-cevap, tartışma yöntem ve teknikleri ile tasarrufu anlattılar. Programdaki eğitim metodolojisi, çocuklara yaratıcı, yansıtıcı ve eleştirel düşünme, yorum yapma, çıkarımda bulunma, basit hesaplama ve bütçeleme gibi beceriler kazandırmayı amaçlarken liderlik, inisiyatif alma, empati kurma alanlarındaki gelişime yönelik teknikleri de içinde barındırıyor.
Çalışmanın teknik açıdan çok yetkin, çok “bilimsel” bir çalışma olduğu da döne döne vurgulanıyor.
Eğitim süresince gerçekleştirilen öz-denetim, farkındalık, zaman tercihi, ödüllü ekonomik karar deneyleri, risk oyunları gibi ölçümleme yöntemleri ile Koç Üniversitesi tarafından etki analizi yapıldı.
Tam neoliberal kapitalizmden beklenebilecek bir çalışma. Bir banka çocuklara bankaları, parayı ve kendini sevdirmek ister. Buna şık ve teknik bir ad yakıştırır. Ardından bir devlet kurumu (İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü) onlara okulları açar. Sonra devreye bir de üniversite ve akademisyenler girer. Bilimi bankanın hizmetine sunarlar. Bütün çarkların kolay dönmesi için de bir danışmanlık firmasına büyük paralar ödenir. Olan çocuklara olur.
Bu “finansal okur-yazarlık eğitimi” elbette Türkiye’de keşfedilmedi. Keşfedildiği yerlerden getirildi. O yerlerde toplum neoliberal kapitalizmin çarklarında sömürülürken, sömürülen yoksul, işsiz, borçlandırılmış kitlelere “para yönetmek” becerisine sahip olmadıkları söylendi. Borç endüstrisinin merkezinde yer alan bankalar, yani kitleleri borca sokmakta çok becerikli bankalar, kitlelere “para yönetimi” becerileri yutturmak için uğraştı durdu.
Yutturulmak istenen ana fikir aslında şuydu: Yoksullar yoksulluğu hak ederler. Beceri edinip kendini kurtaranlar ise yoksul kalmaz. Bu düzen adil işlemektedir.
Ey çocuklara banka sevdirmeye çalışanlar... Çocuklar yaratıcı ve eleştirel düşünmeyi bankalardan öğrenmez. Eyleme geçmeyi zaten bilirler. Çocuklar empatiyi toplumu sömüren bankalardan, çocukları ölüme sürükleyen milliyetçilerden, İslamcılardan, diktatörlerden değil, çevrelerinden, yakınlarından, edebiyattan, doğadan, haklar ve özgürlükler mücadelesinden öğrenirler.
6 Temmuz 2014
DİĞER YAZILARI
Çocukların inanmama hakkı
9 Mart 2025
Kalaallit toprakları ve emperyalizm
2 Mart 2025
Otomatik ırkçılık
23 Şubat 2025
Otomatik ırkçılık
23 Şubat 2025
KHK ve özel üniversiteler
9 Şubat 2025
Almeda Ağır Saç’ın öyküsü
2 Şubat 2025
Netta Lannes Arbel: Gözlerimi kapatmayı reddediyorum
12 Ocak 2025
Boğaziçi direnişi sürüyor
5 Ocak 2025
Neden unutturmak istiyorlar?
22 Aralık 2024
Çocuk çocuktur!
8 Aralık 2024
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat
Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

Laçin Barış'ın haberi
8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye...
30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Taleplerimiz karşılanmazsa yurt ücreti de yok

Murat Uysal'ın yazısı
Evrensel'i Takip Et