Allah’ım bana daha çok fakir ihsan eyle!
Fotoğraf: Envato
Ramazan dolayısıyla şu vaazları daha çok duyar olduk: Ey fakirler, sınanıyorsunuz! Büyük bir imtihandan geçtiğinizi düşününüz ve yoksulluğunuza isyan etmeyiniz.
Hatta derin fırınlara, “canlı insan” atarcasına indirildiğiniz madenlerde ölürseniz dahi, takdiri ilahi deyip kabulleniniz.
***
Evet, imtihan ediliyoruz! Mesela işsiz kalma korkusuyla…
İmtihan edenler, bu korkuyla bizi ne kadar teslim alabileceklerine dair her gün bir sabır zorlaması deniyor.
Ne kadar kuralsız, ne kadar ucuza çalışabileceğimizi test edip duruyorlar.
Açlıkla, çaresizlikle, geleceksizlikle, yarınsızlıkla imtihan ediyorlar örneğin. Ve biz Soma’da ‘iş kazası’ denilen 301 kişilik toplu katliamın hemen ardından, “taşeron cehenneminin” kapısında binlerce kişilik kuyruğa biçare sıralandığımızda...
Diyorlar ki; sömürü dozunu artıralım, zira bunların daha kaldırma kuvveti var.
MUKTEDİR EFENDİLERİNİZE İSYAN ETMEYİNİZ
Kölelikle, “taşeron işçilikle” imtihan ediliyorsunuz! Sebatkar olun ve asla beton kubbeyi inşa eden muktedir efendilerinize isyan etmeyin.
Başbakanın Soma’daki haşin öfkesi, tehdidi… Müşavirinin, muktedirlere tepki gösterene anında bastığı tekmesi… Ve daha nicesi isyan etmemiz gerektiğini göstermez mi? Edersek hesabımızın “öteki dünyaya” kalmayacağını anlatmaz mı?
Geçen hafta demiştik ki… Eğer bir yanda kuru soğana muhtaç olanlar, diğer yanda da lüks iftar açanlar var ise işte tüm bunlar yukarıda özetlediğimiz imtihan dünyasının bir sonucudur. Özel mülkü olanlarla, mülksüzler ilişkisinin yarattığı bir tablodur.
Yaptığı televizyon programlarıyla, “gönüllere taht kurmuş bir hoca” olarak anılan İlahiyatçı Mustafa Karataş dedi ki: “Fakir, zengin için nimettir!”
Durum hemen aklınıza, ‘Tabi sömüreceği fakir elbet de zengin için nimettir” gibi Marksist söylemler gelmesin.
Karataş hoca uyarıyor: “İslam zenginliği ve özel mülkiyeti olumsuz bir durum olarak görmez.”
“Zengin olun ama zekâtınızı verin” diyor. “Korkmayın! Zekât verilen mal artar, eksilmez. Hiç ağaç budamakla yok olur mu? Daha gür ve sıhhatli büyür…” diye de cesaret veriyor.
Sonra uyarıyor: “Fakirlerin bulunması, zenginler için birer nimettir. Onların dualarını almak, onları sevindirmek Allah’ın en çok razı olduğu ibadetlerdendir.”
CEVAP BULUNDU
Şimdi bu vaazın üzerine şu rakamları ekleyelim. OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en adaletsiz 3 ülkeden biri Türkiye…
Türkiye, maalesef küresel ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenmiş olan İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerinden daha yüksek bir gelir dağılımı eşitsizliğine sahip.
Türkiye’de göreli yoksulluk oranı yüzde 19.3 iken OECD ortalaması yüzde 11.1 düzeyinde. Ayrıca, Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 10’luk kesiminin sahip olduğu gelir, en yoksul yüzde 10’luk kesimin elde ettiği gelirin 15 katına denk geliyor. Bu oranın OECD’de ortalama 9.8 olduğu görülüyor.
Büyüyen Türkiye’de bu uçurum, bu adaletsizlik niye diye düşünmeyin artık! Mustafa Hoca’nın vaazından anlaşılıyor ki… Meğer zenginler, dua ederlermiş: “Allah’ım bana daha çok fakir ihsan eyle” diye…
O yüzden fakirlerin çoğalmasına katkıda bulunurlarmış, Allah katında daha yüksek mertebelere erişebilme şansını yakalayabilmek için.
Biz imtihanlarından geçtikçe de, çoğalttıkça çoğaltmışlar yoksunluğumuzu ve çaldıkça çalmışlar geleceğimizden.
MÜLKİYETLE DEĞİL ÜRETİM ARAÇLARININ MÜLKİYETİYLE!
İslam özel mülkiyeti olumsuz bir durum olarak görmez. Ey müminler, inanın Komünizmde görmez! Marx, Komünist Manifesto’da buyurur ki: “Eviniz, tavuğunuz, eşyanız olması değil mesele.”
Mesele üretim araçlarının özel mülkiyeti! İşte o zengin karşısında fakiri, varsılın yanında yoksulu doğurur. Zıtları bir madalyonun iki yüzü gibi birleştirir.
Son verin bakalım üretim araçlarının özel mülkiyetine, işçinin bir meta gibi patrona pazarlanmasına… Hele bakalım o zaman tanrı böyle bol keseden yoksulluk dağıtacak mı?
Yoksa yoksulluk son bulacak mı?
Özel mülkiyet sahipleri için fakir, bu dünyada nimettir.
Ha, İslamcı AKP iktidarı için ayrıca siyasi bir nimettir bu! İslami-muhafazakar referansla, neoliberal anlayışla, önce büyük emekçi yığınları yoksullaştırır. Sonra da taşeron işçilikle, kuralsız çalışmayla, esneklikle, örgütsüzleştirmeyle sindirir ve siyaseten bundan nemalanır.
AKP hükümetinin usta işi becerisi!
400 BİN TL KİMİN PARASI
Küçük bir not! Bu vaazı veren Mustafa Karataş hocanın Ramazan programı yaptığı televizyon kanalından aldığı iddia edilen para 400 bin TL.
Kaç asgari ücret, kaç emekli maaşı, kaç memur maaşı diye sormaya gerek yok sanırım. Çünkü hoca bunlara kafa yormak yerine daha çok zekat verebilmek için bu yolu tercih etmiş olabilir!
Birkaç soru: “Hocam program yaptığınız kanala sponsor olan, reklam veren şirketlerdeki işçilerin durumundan haberdar mısınız?
Size verilenin onlardan çalınan olduğunu hiç düşündünüz mü?
İnancınız, ‘Allah’ın verdiği canı almayı’ en büyük günahlardan biri olarak sıralıyor. Basit güvenlik önlemlerini almayıp göz göre can alan şirketlerin parası, bana ödenen bedele karışmış mıdır diye hiç araştırdınız mı?
Hocam cevaplarınızdan önce küçük bir parantez: Üretim araçlarının özel mülkiyeti üzerine düşünmenin tam vakti!
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55