IŞİD’e militan desteğini kim sağlıyor?
En delikanlı yetkilinin bile IŞİD’e laf edemediği bir ortamda o da açıkça adını veremedi ama hiç olmazsa tarif etti ve bazı itiraflarda bulundu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ilk kez, Türkiye’den genç erkek ve kızların IŞİD’e katıldığını, bunların IŞİD saflarında kan döküp katliamlar yaptıklarını, bir bölümünün sosyal medya üstünden ama çoğunun da Türkiye’de İslam örtüsü altında faaliyet gösteren vakıf, dernek,… gibi kuruluşlar tarafından yetiştirilerek Irak’a ve Suriye’ye gönderildiğini kabul etti!
Araştırma Dayanışma ve Eğitim Vakfı (ARDEV)’in açılışı dolayısıyla, vakfın verdiği iftar yemeğine katılan Arınç, “Dinden bahsediyorlar, şeriattan bahsediyorlar… belki bir hilafet devleti olduğunu söylüyorlar ama öldürüyorlar, kafa kesiyorlar, silah kullanıyorlar,… mezhebi farklı olduğu için alçakça cinayet işliyorlar” diyerek IŞİD’in eylemlerine karşı çıktı. Türkiye’deki Müslümanlığın onlarınkine benzemediğini öne süren Başbakan Yardımcısı, “Ben ülkemde böyle bir şeyin varlığını kesinlikle düşünmezdim, buna imkan ve ihtimal veremezdim” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Ve tabii yanılgısını da kabul etti. Ancak bu kabul ediş başka bir yanılgıyı da içeriyordu. Çünkü Arınç’a göre gençlerin IŞİD’e katılmasının nedeni; “Onlara cihat yanlış öğretiliyor. Onlara her şey yapsan da yerindedir, çünkü sen O’sun, onlara da busun deniyor… dinin iyi anlatılamaması, gençlerle iyi ilişkiler kurulamaması sebebiyle,…”dir!
Arınç, pek içten konuşuyor görünüyor. IŞİD’e gidenleri eleştiriyor, gönderenleri suçluyor, İslam’ın tüm mezheplere, dinlere saygılı olduğunu söylüyor, dahası bu duruma pek üzüldüğünü söylüyor.
Burada Arınç’ın birbirine karşıt iki fikri bir gün arayla, aynı içtenlikle savunabilme yeteneğinin olduğunu hatırlatarak belirtelim ki; Arınç söylediklerinde samimi olsa bile bu düşüncelerin doğruluğu çok tartışmalıdır.
Çünkü birincisi; Arınç’ın partisi -geçmişini bir yana bıraksak bile- dört yıldan beri, “Türkiye’de dindar nesiller yetiştireceğini, bunu “muhafazakar toplum planı”nın temeline koyduğunu ilan etmiştir. Dahası bu amaçla AKP Hükümeti, 4+4+4’ten orta öğretimde dini ağırlıklı bir eğitime, toplumsal yaşamın her alanını dini referanslara göre düzenleme girişimlerini kesintisiz sürdürmektedir.
Bu köşede ve gazetemizin çeşitli köşe yazılarında da dikkat çekiliği gibi “dindar nesiller yetiştirme amacı” bir “dava” olduğu ölçüde anlamlıdır. Ki, Başbakan son günlerde sıkça, partisinin bir “dava partisi” olduğunu vurgulayarak belirtmektedir. Dolayısıyla Başbakan ve AKP’nin “davasına” inanan samimi Müslüman genç için İslam davası, bugün tıpkı 7. ve 8. yüzyıldaki “İslamın kılıcı kumandanlar” gibi yalın kılıç savaşmayı gerektirir! İş bu noktaya geldikten sonra “İslam mücahidi” için; laik Müslüman, Alevi, Şii, Hıristiyan, emperyalist, işbirlikçi,…sayısız düşmanı yenmenin başka bir yolu da yoktur!
Eğer İslami değerlere bağlı kalınacaksa böyledir!
Nitekim Başbakan Erdoğan en son Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ederken yaptığı konuşmayla, IŞİD’in İslam anlayışına ne kadar yakın olduğunu ortaya koymuştur. Bu konuşmayı dinleyen bir samimi AKP’li gencin IŞİD’e katılmasına nasıl şaşılabilir?
Öte yandan IŞİD’ın, son dört yıldan beri Türkiye tarafından, Suriye’de Esad rejimine ve Rojava Kürtlerinin kurduğu düzene karşı savaşması için her biçimde desteklendiğini bilmeyen yoktur.
Bunları gören bir AKP’li genç, IŞİD’e katılmakta ne sakınca görebilir? Ve IŞİD’in otoritesi arttıkça, gücü büyüdükçe de Arınç ne kadar “olmaz” dese de Türkiye IŞİD’in militan kaynağı olacaktır! Dahası, kısa süre sonra o militanlar Türkiye’de de eyleme geçecektir. Bunu bilmemek “Cemaatin ne yaptığını bilmiyorduk” demek kadar büyük cahilliktir, körlüktür!
Arınç, gençlerin IŞİD’e katılmasının nedenini, “Dinimizi iyi öğretmedik, cihadı iyi öğretemedik onun için IŞİD’e kanıyorlar” diyerek açıklıyor. Ve tabii çözümü de “gençlere dini, cihadı daha iyi öğretmek” olarak ifade ediyor. Tıpkı, neoliberal iktisatçıların iktisadi krizi aşmak için neoliberal politikaları daha ileriye götürmeyi önermeleri gibi!
Oysa iş “cihad”a, “dini referanslar”a kalınca “kitapta”, IŞİD’in açtığı savaşa katılmak için daha çok dayanak vardır. IŞİD’i bugün güçlü ve çekim merkezi yapan da onun İslam’ın ilk yüzyılındaki dini referanslara dayanarak hareket ediyor olmasıdır!
Eğer gençlerimizin IŞİD’e katılması önlenmek isteniyorsa “dindar nesiller yetiştirme” amacı ve milli eğitimi dini referansları esas alarak düzenleme gibi girişimler püskürtülmelidir. Türkiye’nin (ve bölgenin) laik-demokratik bir ülke (ülkeler) olarak inşası hattına girilmelidir. Aksi halde Türkiye IŞİD gibi cihadçı örgütlerin operasyon alanı olacak, onlara en çok da AKP Hükümetinin “muhafazakar toplum inşa etme planı”nın yaratacağı tahribat kaynak sağlayacaktır.
Arınç’ın yakındığı tablo bunu açıkça göstermektedir.
Evrensel'i Takip Et