9 Temmuz 2014

Çok uzun soluklu evrensel sözleşi: Hekimlik andı

İnsanlık nice yasalar, anayasalar gördü ama hiçbirisi Hipokrat Yemini kadar insanların hafızasında yer edinemedi. Binlerce yıl öteden gelen bu ant aslında toplumla tıp mensupları arasında bir sözleşi. Bu sözleşmeyi salt hekimlerle sınırlı tutmak ise doğru olmaz. Hepimiz bilmekteyiz ki hasta bir memnuniyetsizlik anında “Bu mu sizin Hipokrat Andı’nız!” derken çerçeveyi hekimlerle sınırlı tutmuyor.
 Hipokrat Andı’nın yerkürede bu kadar karşılık bulmasının nedenlerinden bir tanesi de kendini güncelleyen bir içeriğe sahip olması. Şimdi dönüp sorsak hekimlere ve cümle ahaliye ‘Hekim Tanrı Apollo, Escalapius, Hygia ve diğer tanrı ve tanrıçalar adına tıp yemini var mı’ diye, sizi ciddiye alan olmayacaktır. Oysa bundan yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Hipok-rat yaşarken böyle öngörülmüştü hekimlik andı.
 Hekimliğe adım atan tıp öğrencilerinin ettikleri toplu yemin her ne kadar Hipokrat’ın adı ile anılsa da mevcut metin 2 bin 500 yıl önceki orijinalinin çok uzağında. Ufak tefek farklar olsa da edilen yeminler Dünya Tabipler Birliği Cenevre Bildirgesi’ne dayanıyor.
 İnsan hakları ve tıp bağlamında yaşanılan deneyimler doğası gereği binyıllar içinde toplum ve sağlıkçılar arasındaki bu sözleşiyi sürekli güncellemiş oldu. İşin ilginç yanı gerek toplum gerekse sağlıkçılar, metni tam okumamış olanları dahil, hekimlik andını hep Hipokrat ile hatırlamakla kalmayıp aynı zamanda olumlu ve etik bir çerçeveye yerleştirdiler. Binyıllara meydan okuyan bir sözleşi olmasının altında da bu yatıyor olsa gerek.
 Hep böyle gidecek değildi ya; olan oldu ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Şahinoğlu’nun tıp fakültesi mezuniyetinde öğrencilere Hipokrat Andı’nı değiştirerek okuttuğu öğrenildi. “Din, Milliyet, Irk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime” cümlesi anddan çıkarılmış ve “Şerefim üzerine yemin ederim” bitiriş cümlesi “Allah’ın huzurunda yemin ederim” diye değiştirilmişti mezuniyet töreninde.  
Hekim meslek örgütü TTB’nin yakın zamanda yapılan 64. Büyük Kongresi’nde yaşanmışlıklardan hareketle Dünya Tabipler Birliğinin Cenevre Bildirgesi’nin ortak hekimlik andı olarak kullanımının sağlanmasına karar verdi nihayetinde. Kişisel görüşüm odur ki bu bildirge yine de halk ve sağlıkçıların ortak hafızasını diri tutmak adına Hipokrat’a atfen okutulmalıdır.
 Evet, tepkiyi çeken rektör oldu ama tıp yeminin içi hükümet eyleyenlerin icraatları ile çoktan boşaltılmıştı öncesinde. Misal hekimlik andında “Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma” diye ant içilir ama mevcut sağlık organizasyonunda ülkedeki tüm insanların kişisel sağlık veriler ihale ile satıldı bile. Ve satılan o verileri biz hekimler, hemşireler, anestezi teknisyenleri yani cümle sağlıkçılar tutmuş olduk öncesinde. Yine hastaneye yatan tüm hastaların isimleri mevzuat gereği emniyete aktarılmakta, polis tüm hastaların GBT’lerini yaparak arama kararı olanları hastanelere bildirmekte ve sonrasında idare emniyete taburculuk saatlerini ihbar etmektedir. Kişisel sağlık verilerine tıbbın ihaneti bununla sınırlı kalmamakta misal hamilelik testi pozitif çıkan genç kızların gebelik testi sonuçları babalarına bildirilebilmektedir zaman zaman.
 Başka bir yaşanmışlık var ki tam dönemin ruhunu yansıtıyor. Özel hastane ameliyathane defterlerini inceleyen defterdarlık fatura kesilmediği iddiası ile çok sayıda hekime ceza kesmişti geçmiş yıllarda. Oysa hekimler ilgili ameliyatların hekim hastalara dair olduğunu ve içtikleri meslek andı gereği meslektaşlarından para almadıklarını söylüyorlardı. Yani sistem bırakın meslektaşını anne babası veya çocuklarını muayene ettiğinde dahi hekimlerin para almasını, KDV miktarını devlete ödemesini emrediyordu. Ne güzel ki o hekimler tutumlarında ısrarcı oldular.
 İşte bu nedenledir ki Hipokrat Andı olarak anılan yemin yasalara, hükümet eyleyenlere, baskılara binyılca direnebilmiştir ve bundan sonra da direnecektir. Velev ki yeni adı Cenevre Bildirgesi olsun!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et