Irak nire, Ukrayna nire!
Olayların zamandaş olarak ortaya çıkması dolayısıyla, Ukrayna-Avrupa ve Suriye-Ortadoğu sorunlarının bir kesişme noktası olabileceği düşünülüyor. Elbette aralarında bir neden-sonuç ilişkisi aramak, yağmur yağarken, aynı anda trenin geçiyor olmasına bakarak birinin diğerinin nedeni olduğunu düşünmek kadar saçmadır. Bununla birlikte her iki bölgenin sarsıntıları ve sorunları aynı “küresel sorunlar” yumağının düğümleridir ve birindeki gelişmelerle diğerindekiler arasında bağlantılar vardır.
Son durumda, Ukrayna’da “Rusya yanlısı militanlar” olarak adlandırılan silahlı grupların özellikle Donetsk bölgesindeki “Halk Cumhuriyeti” ilan etmeleri ve “komünizme dönüş” sloganları attıkları göz önüne alınırsa, birbirine uzak iki farklı coğrafyada olup bitenleri genel bir yıkılış ve yeniden kuruluş hareketinin parçaları olarak değerlendirilebilir. Kabaca söylenebilecek olan şudur: Dünyanın keskin fay hatları hareket halindedir ve pek çok yerde statükoyu değiştirecek depremlerin habercileri görülmektedir. Elbette birisi “halifelik ve şeriat”, diğeri “halk cumhuriyeti ve komünizm” derken bunların özdeşliğinden söz edilemez. Ama aynı ortamın ürünleri olduklarını ve ortak bir topraktan beslendiklerini göz ardı edemeyiz.
Sermaye hareketinin önündeki tüm engellerin temizlenmesi, bütün dünyanın aynı ekonomik ilişkiler bütünün oluşturduğu zincirin halkaları halinde birleştirilmesi hedefi, emperyalizmin yaklaşık otuz beş yıldır ısrarla yürüttüğü politikaları belirliyor. İşin yalnızca ticaretin, bankacılığın, sanayinin imkanlarıyla ve bunların olağan hareketiyle gerçekleşemeyeceği daha başından biliniyordu. Zincirin tamamlanması, aynı zamanda her ülkede iç karışıklıklar, savaşlar ve işgaller demekti.
Önceki dönemde, yani ‘60’lı 70’li yıllarda, yeryüzüne rengini veren savaşlar emperyalizme karşı halk savaşları ve gerilla mücadeleleri biçimindeydi. Yeni bir dünya özlemi ve bunun gerçekleşebileceğine dair güçlü bir beklenti vardı. Halklar bu savaşı, uzun bir süreç içinde kaybettiler. Ancak kaynamaya devam eden çelişmeler, zorunlu olarak bir başka biçimde patlamaya yol açacak hareketlerine devam ettiler. Bugün, bütün dünyada, kentlerde ya da artık “kır” özelliğini kaybetmiş savaş alanlarında kendilerini gösteren yine bu çelişmelerdir.
İster Donetsk’te ya da Rojava’da olduğu gibi kendilerine başka bir gelecek çizmek isteyen güçler eliyle olsun, isterse Nijer’de ya da Irak’ta olduğu gibi “halifelik ve şeriat” sloganlarıyla ortaya atılmış olsun, ateşin dibinde emperyalizmin “yeni dünya düzeni” adını verdiği saldırganlığın harı yatıyor.
Evrensel'i Takip Et