10 Temmuz 2014

Türkiye Dünya Kupası\'nda neden yok?

Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça, kendini “icracı cumhurbaşkanı” adayı olarak tanımlayan başbakanda açılıştan açılışa koşmaya başladı.Geçen Cuma İstanbul Riva’da, yenilenen Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesislerinin açılışında da başbakan ve başta İbrahim Hacıosmanoğlu olmak üzere yakın çevresi yerini almıştı.
Tesisin açılışından sonra medyaya konuşan başbakan Brezilya’da devam eden Dünya Kupası’na da değinerek;  “Bu Dünya Kupası’nı seyrederken üzülüyoruz. Bakıyoruz kimler var, ama Türkiye yok. Bizim olmayışımız bizi olumsuz istikamette etkiliyor. 5-6 milyon nüfuslu ülkeler orada. 75-76 milyon nüfuslu Türkiye orada yok” deyiverdi.
Bu cümleden anlıyoruz ki başbakan futbolda/sporda zirveye çıkmanın nüfusla ilgili olduğunu düşünüyor. Bu hesapla Çin ve Hindistan’ın sürekli finallerde olması gerekirdi diye soru soracak bir medya mensubu bulunmadığına göre biz soruyu kayıt altına alıp geçelim.
Aslında tesisin açılışında başbakan ve sporcular arasında yaşanan diyaloglar anlayan için neden dünya kupasında olmadığımızı da gösteriyordu.
18 yaşındaki genç futbolcu Berk Yıldız’ın kolundaki dövmeleri gören başbakan; “Bu dövmeler ne ya? Niye böyle vücuduna zarar veriyorsun?  Yabancılara aldanmayın. İleride, Allah muhafaza, cilt kanserine varıncaya kadar hastalık yapabilir” diyerek bir “sosyal mesaj” vermeyi de ihmal etmedi. Dövmeyi sevmeyen, kendi “milli kültürü” ile bağdaştıramayan anlayış, seçim sürecinde tepki almamak için olayı “sağlığa” bağlasa da arada geçen “yabancılara aldanmayın” kelamı gerçek düşünceyi ortaya döküyor. Bununla yetinmeyen başbakan teknik direktör Fatih Terim’i de yanına çağırıp dövmeyle ilgili düşüncelerini ona da anlatıyor.
Sırf bu manzara bile neden dünya kupasında olmadığımız için anlayana bir sürü ipucu barındırıyor.
Siz futbolcunun, sporcunun dövmesine karışan kaç başbakan gördünüz?
Futbolcunun dövmesine kadar karışan siyasal iktidarın olduğu bir ülkede sözde “özerk” federasyonlar olabilir mi?
Sahi Abdullah Avcı’yı federasyon yetkililerinin kulağına kim fısıldamıştı?
Abdullah Avcı’yla devam edeceğiz açıklamasından sonra Avcı’nın ipi neden kesildi?
Avcı sonrasında milli takımın başına Fatih Terim’in getirilmesini kim fısıldadı TFF yetkililerine?
Bu soruların yanıtları spor medyasında hemen herkes tarafından bilinir ama yazılmaz.
Neden Dünya Kupası’nda olmadığımızın yanıtları da aslında bu sorularda gizlidir.
“Vesayetten” kurtulduğu iddia edilen memlekette sözde “özerk” özde vesayet altındaki federasyonlar, bilimsel akıl yerine siyasal iktidarın kurduğu “vesayet ağları” üzerinden hareket ettiği sürece, dünya kupasında yer almanın tek yolu “kura şansına” kalır.
***
Aslında kafamdaki yazıyı tam olarak kağıda döktüğümü söyleyemem. Çünkü bu satırlar yazılırken bir yandanda Brezilya-Almanya arasındaki yarı final maçını seyretmeye çalışıyorum. İlk yarısı Almanya lehine 5-0 biten maç, 90 dakika sonrasında Brezilya’nın 7-1  yenilgisiyle sonuçlandı. Bu dünya kupası turnuvasının ve özelde bu maçın sonucu “endüstriyel futbolun” teknik-taktik anlamda geldiği nokta üzerine önümüzdeki dönemde keyifli tartışmalara neden olacak gibi.
Her ne kadar Erman Toroğlu gibi durumdan vazife çıkartan “havuz medyasının” kalemleri şimdiden Almanların hiç birinin vücudunda dövme olmadığından bahisle bu başarıyı anlatmaya başlasalar da, “endüstriyel futbolun” geldiği boyutlar bu sıcak yaz mevsiminin geri kalan günlerinde futbolseverlerin gündemini oluşturacak.
İleri ki günlerde tartışmak üzere iki saptamayla bitireyim:
Aykut Kocaman’ın futbolun geldiği yeni konum üzerinden koşu mesafeleri, direnç, oyunun kollektif kavranılması üzerine söylediği kelamlar, 7-1 biten Almanya-Brezilya maçı için bir öngörü olarak değerlendirilebilir mi?
İkinci saptama ise daha çok tribüncülerin “totem” olarak nitelendirdiği “ilahi alan” ile ilgili. Dünya Kupası başladığından beri, polisin ölçüsüz şiddetiyle karşılaşan Brezilya’nın yoksulları ve muhalifleri, turnuvaya harcanan paranın, sosyal projelere harcanması gerektiğini savunuyorlardı. Futbol açısından tatsız tutsuz geçen turnuvada bir de Brezilya’nın Almaya’dan 7 gol yemesi, yoksulların ve muhaliflerin “toteminin” tuttuğu anlamına mı gelir?
Bu yaz belli ki Brezilya’da çok daha sıcak geçecek...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et