Brezilya bak git!..
Fotoğraf: Envato
Dünya Kupası finali Almanya ile Arjantin arasında oynanacak ama kupayı kim kazanırsa kazansın bu turnuva hep yarı finaldeki Brezilya-Almanya maçıyla hatırlanacak... Almanya’nın Brezilya’yı
7-1 gibi bir skorla kelimenin tam anlamıyla bozguna uğrattığı karşılaşma sadece 2014 Dünya Kupası’nda değil, futbol tarihinde de asla silinmeyen bir iz bırakacak...
7-1’lik skoru en genel haliyle ilkel, demode futbol anlayışının, çağdaş futbol anlayışı karşısındaki acizliği şeklinde özetlemek mümkün. Bir yanda; nasıl bir oyun anlayışına sahip olduğu bile anlaşılamayan, tamamen birkaç oyuncusunun yeteneklerine, becerilerine, yaratıcılığına bel bağlamış, toplama takım görüntüsündeki Brezilya; diğer yanda disiplinden, dayanışmadan hiç ödün vermeden, kağıt üzerinde planladığı oyunu büyük bir ciddiyetle uygulayan, kolektif mücadelenin bütün gereklerini yerine getiren, fizik ve kondisyon olarak da rakibinden üstün Almanya... Almanya sonuca etki eden bütün faktörler açısından rakibinden üstün görünse de hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar sıra dışı bir skorun ortaya çıkmasında Brezilya’nın yanlış stratejisinin de büyük rol oynadığını belirtmek gerekiyor.
Brezilya maça, tribün üstünlüğünden kaynaklanan motivasyonu ve bu üstünlüğün Almanya üzerinde yaratacağı olası baskıyı ciddi bir koz olarak hesap edip yüksek tempo ve presle başladı. “Baskın basanındır” anlayışıyla Almanya’yı kendi sahasına hapsedip çabucak sonuca gitmek istediler. Ne var ki bu hesapta büyük bir yanlışlık vardı. Karşıda başka bir takım olsa bu strateji belki işe yarayabilirdi ama rakip Almanya’ydı. Ve Almanya her anlamda; seyirci baskısıyla, motivasyonla, yüksek tempoyla, presle üzerine gelen takımlara pabuç bırakmayacak kadar güçlü, donanımlı ve hazırlıklıydı. Kaldı ki oyun planı, fizik güç, kondisyon, disiplin ve dayanışma açısından da bariz bir şekilde rakibine ağır basıyordu.
Almanya ilk golü attıktan sonra Brezilya bu golün altından kalkabilmek için mecburen yüksek tempoda, baskılı oynamaya devam etti. Ama bu durum, Brezilya’yı bir kısır döngü içine soktu. Yüksek tempoda, baskılı oynamaya devam ettikçe savunmasında daha çok açık verdi ve yediği her gol diğer gollere zemin hazırladı...
Ve kısa süre içinde art arda gelen gollerle Brezilya çöktü!.. Brezilyalı oyuncuların bitmesini dört gözle bekler hale geldikleri ilk yarıda skor 5-0 olmuştu bile...
Her zaman bol pasa dayalı olgun atak anlayışıyla oynayan Almanya turnuvadaki hiçbir maçında bu kadar çok sayıda hızlı atak geliştirmemişti. Aslında onları bu şekilde oynamaya (tepki göstermeye) Brezilya mecbur etti. Brezilya maç başlar başlamaz saldırmasa, Almanya hızlı ataklar geliştirme fırsatı bulamazdı. Zaten öyle bir oyunu da tercih etmezdi. Bugüne kadar hiç etmemişti çünkü. Bir anlamda, “Brezilya kaşındı” denebilir. Bu maç akıllara, yakın geçmişte sosyal paylaşım sitelerinde çokça izlenen “Oğlum bak git” videosunu getirdi. Brezilya maçın başında; gücünün farkında olmadan kendisinden iri bir kişiye kabadayılık taslayan bir ergen gibi Almanya’nın üzerine gitti ancak bu “efelenme” sakin dev üzerinde hareketlenme etkisi ve tepki gösterme ihtiyacı yarattı. Sonuçta Brezilya fena şekilde çarpılarak dünya var oldukça unutamayacağı kadar ağır bir ders aldı!..
Brezilyalı oyuncuların teknik anlamda yetersiz kalışları bir yana karakter anlamındaki acizliklerine de değinmek lazım. Her fırsatta hakemi aldatarak bedavadan penaltı kazanma çabasına giriştiler.
Dürüstçe, sportmence mücadelenin oyun ve skor üzerinde etkisi olmadığı söylenebilir mi?..
Diğer yarı final maçında ise Arjantin ile Hollanda savunmayı ön planda tutan son derece temkinli bir oyun sergilediler. Bir gün önce Brezilya’nın akıbetini gördükten sonra iki takımın da savunmayı sağlam tutup rakip oyunculara geniş alan bırakmayan bir oyun tarzıyla mücadele etmesini doğal karşılamak lazım. Tabii böyle olunca güçleri birbirine yakın iki takımın mücadelesinde 120 dakika boyunca sadece birkaç tane gol pozisyonu üretilebildi. Öyle ki, daha 10. dakikada, -sakatlık, kırmızı kart gibi- beklenmedik bir gelişme yaşanmadığı takdirde bu maçın penaltılara kadar gideceğinin sinyalleri alınmaya başlamıştı. Nitekim öyle de oldu. Finale Arjantin yükselse de Robben dışında hiçbir yaratıcı oyuncusu olmayan ve turnuva boyunca takım oyununun üst düzey örneğini sergileyen Hollanda’yı da kutlamak lazım...
İki takımın finale gelene kadar ortaya koyduğu performans göz önüne alındığında kağıt üzerinde Almanya favori görünüyor. Üstelik bir gün erken oynadıkları yarı finali fazla yorulmadan geçtikleri için, 120 dakikalık yarı finalde fazlasıyla yıpranan Arjantin’e göre finale, daha dinlenmiş ve dinç olarak çıkacaklar... Ama adı üstünde, final işte. Bambaşka hikayesi olan bir final maçına tanıklık etmek de sürpriz sayılmaz elbette...
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26