Ordu: Müslümanlık mutluluk, yaratıcılık ve sanata karşı mı?
Fotoğraf: Envato
İslam sanata karşı mı? Müslümanlar sanata, en azından sanatın bazı türlerine karşılar mı? Daha köklü soru ise sanatla din arasında bir karşıtlık var mı, varsa bu nasıl bir karşıtlıktır?
Mesele şu ki önce Kars’taki, Başbakanın ağzıyla “Hilkat garibesi” heykellerin kaldırılması, okullarda resim ve müzik derslerinin neredeyse tümden yok sayılması, sinemadan baleden tiyatrodan kaçınılması, şimdi de Ordu’da mermer kadınlardan abdesti bozulan bazı “hilkat garibelerinin” ortaya çıkması… Soru şu ki bu tür “hilkat” garipliklerinin doğuştan mı, yoksa sonradan mı olduğu, verili mi sosyokültürel mi olduğudur.
Jessica Winegar (2008) Ortadoğu’da sanata ilginin yaygın olmamasının başlıca sebebinin, Müslümanların imgeler içeren, özellikle de canlılık ve hayat imlerine karşıtlıklarına, genel anlamda sanat korkularına bağlanamayacağını; sanatın estetik ilkelerle işleyen yansız bir aktarım aracı olmaktan daha ziyade derinden politik olduğunu, elitist bakışın ötesine geçilmesi gerektiğini söylüyor. Sanat süreci, özgül hazlar, bakışlar, kurumsal istemler gibi yönelimleri de içermekle birlikte çatışma şartlarını, çatışmanın dinsel boyutlarını da oluşturmaktadır.
Müzik, heykel, şiir, edebiyat… İslam sadece ilahilerle sınırlı değil, en azından kendine has mimarisi de, Sufi dansları da olmakla birlikte yine de bunun çerçevesi dinin açık belirlenimleriyle çizilmektedir. Belli oyun-drama-tiyatro türleri olmakla birlikte en azından erkekli kadınlı bale veya dans mümkün değildir. İnsan veya canlı figürlerin resmedilmesi belki mümkün kabul edilebilir ama Tanrı’ya eş sayılacak hiçbir totem/heykel olamaz, bunlara müsaade edilemez, “putlar” yok edilmelidir. Örneğin Budistlerin Müslüman coğrafyada dinsel-kültürel varlıklarını sürdürmelerinin olanağı yoktur ki Afganistan’da yaşananlar, IŞİD’in Musul’da türbelere kadar yaptıkları istisnai değildir, en azından Hanbeli-Selefi anlayışın gerekleri olarak öne çıkmaktadır.
IŞİD türü bir anlayışta meydanlarda Atatürk büstleri olamaz, Aristo, Newton, Kant, Suna Kan büstleri olamaz; hele de belli bir kutsallık değeri biçilen paganizmin, Yunan Tanrılarının, Budist Tanrıların hiçbir yeri olamaz. Bu “putların” tümünün yerle bir edilmesi dini bir gerektir. Diyanet de üç aşağı beş yukarı benzer bir anlayış içindedir.
Ordu’da 2 yıl önce düzenlenen 2’nci Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu’nda yontulanan 12 heykel cadde ve parklara yerleştirilmiş. Gel gör ki kadın figürleri içeren taştan kalçaların veya gerdanların üzerine “edep yahu” gibi ibareler yazılıyormuş. Heykellerden bir bölümü siyah örtülerle örtülmüş, ancak örtüleri de kesilince cadde boylarındaki heykeller de kaldırılarak daha geri alanlara-parklara çekilmiş. 30 Mart’ta Belediye Başkanı seçilen Ak Partili Engin Taştekin ise sorunu kökten çözecekmiş; heykellerin sürekli sprey boya ve yazılarla tahrip edildiğinden şikayet aldıklarını, bu sorunu halkla yapacakları anket sonucuna göre çözmeye çalışacaklarını açıklamış.
Biz de en azından niyetin ne olduğunu anlamış olduk. Güç-linç kültürü ile, bazı normatif unsurları önce genel geçer değerlermiş gibi gösterip sonra da halkı bunlarla provoke ederek heykellere de töre cinayeti uygulanacak. Canlılığa, yaşama, değişime karşı töre cinayeti uygulanacak. Değişen, dönüşen, yeniden şekillendirilen, başkaca şekil verilen her şey mevcudu bozacağından, başta sanat olmak üzere her tür yaşam ve yaratıcılık unsurlarına tahammül gösterilmeyecek.
Belediye Başkanının tutumu SS türü propagandaya gönderme yapabilir de daha ağırı böyle bir kadın, yaşam, üretkenlik, yaratıcılık, ikon ve sanat düşmanlığının kendisinin sorgulanmasından geçmektedir. Yaratım/değişim korkusu nasıl bir korkudur? Korku mudur, daha politik bir çatışma nesnesi, bir strateji midir?
Haz, mutluluk, yaratıcılık ahlaksızca şeyler midir? İnsanı dinden, Adem’i cennetten mi çıkarmaktadır?
Örneğin “Soncul amacımız insanın mutluluğunu artırmak”, “Eğitimde esas olan yaratıcılıktır” diyemez miyiz?
Yaratıcılığı geliştirmek mi, öldürmek mi caizdir? Mutluluktan, yaratıcılıktan, bedenden, yaşamaktan niye korkulmaktadır?
Sanat düşmanlığı ile bilim ve felsefe düşmanlığı arasında nasıl bir bağ var?
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44