Filistin ve Rojava’nın düşmanları aynı
Fotoğraf: Envato
Emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin politikalarının faturasının halklara çıktığının en açık görüldüğü bölge Ortadoğu’dur dersek, bir abartı yapmamış oluruz.
Öyle ki; bu gerçekliği sanki görmek istemeyenler de görsün diye gelişmeler birbiri ardına zuhur ediyor!
Önce Rojava’ya yönelik IŞİD saldırısı teşvik edildi. Suriye’deki iç savaşta, tek dingin, halkının başka yerlere göç etmeden yaşayabildiği bölge olarak kalan Rojava da kana boğulsun diye, IŞİD’in Rojava’ya saldırıları karşısında hem bölgede her şeye burnunu sokan emperyalistler hem de bölgede kan akmasından şikayet ediyor görünen hükümetler, Rojava’ya yönelen IŞİD vahşetine ses çıkarmadılar, çıkarmıyorlar. Tersine Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi IŞİD’le yıllardır içli dışlı olan ülkeler, bugün “terörist örgüt” dedikleri IŞİD’in saldırılarını sessizlikle destekliyorlar. Dahası, Rojava ile sınırı olan Türkiye’nin ise IŞİD’in Türkiye tarafından da Rojava’ya yönelik saldırılarına göz yumduğu anlaşılıyor. Bu konuda PYD Lideri Salih Müslüm, açıkça Türkiye Hükümetini suçluyor. Türkiye’den de bu suçlama reddedilmedi.
Bölgedeki diğer önemli sıcak gelişme ise İsrail’in uzunca bir aradan sonra Filistin’e yönelik saldırılarının yeniden başlatılması oldu. Üç İsrailli gencin kimi Filistinli gruplar tarafından öldürülmesi arkasından, bir Filistinli gencin de İsrail yerleşimcileri tarafından öldürülmesi gerilimi artırdı. Bunu bahane olarak kullanan İsrail Hükümeti, Gazze’ye yönelik hava akınları başlattı! Sivillerin kullandığı Gazze alt yapısının tahrip edilmesi yanı sıra 75’i aşkın sivilin ölmesine yol açan saldırılar giderek daha yıkıcı olmaktadır. Dahası İsrail, Gazze’ye bir kara saldırısı için hazırlığını dünyanın gözleri önünde sürdürmektedir.
Ama Türkiye dahil bölge ülkeleri ve insan haklarından, ülkelerin bağımsızlığından dem vuran batılı ülkeler ile BM’den herhangi bir ciddi girişim söz konusu değildir. Öyle ki, yıllarca “One minute” üstünden rant elde eden, “İslam’ın koruyucusu” havaları atan Başbakan Erdoğan bile bu sefer sadece rakiplerinin “Türkiye İsrail’le Filistin arasında tarafsız olmalıdır” dedikleri iddiası üstünden Filistincilik yapmakla yetinmektedir. Ama günlerdir süren İsrail saldırganlığı karışsında Erdoğan Hükümetinin Dışişleri Bakanlığının tavrı ise “yazılı açıklama”yla yapılmış bir “itidal çağrısı”nı aşmamaktadır.
Rojava’ya yönelik saldırıya göz yumanlar, IŞİD’in yanında açıkça ya da üstü örtülü biçimde yer alanlarla İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları karşısında sessiz kalanlar ya da ona açıkça ya da üstü örtülü biçimde destek verenler aynı ülkeler, aynı politikaların sahipleridir.
İslam üstünden din ve mezhep politikası yürüten bütün çevreler, Filistin için yanıp yakınıyor; İsrail’e verip veriştiriyorlar. Ama aynı çevreler Rojava’ya yönelik IŞİD saldırılarını ise destekliyorlar, hatta İŞID’e sempatilerini ifade etmekten çekinmiyorlar.
Bu elbette çelişkidir.
Çünkü bölgede olup bitenlerin arkasında, bu olup bitenlerin müsebbibi görünen IŞİD ve İsrail’in eylemleriyle biçimlenen politikaların arkasında, ABD başta olmak batı emperyalizminin, bölgede Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Irak gericiliklerinin planları ve çıkarları vardır. Bölgede gelişmeler izleyen, az çok nesnel değerlendirmeler yapan herkes bunu görmekte, bilmektedir.
Bugüne kadar bölgede gelişmeler karşısında tek doğru tutumu Türkiye’nin demokrasi güçleri takınmışlar; hem Rojava’ya saldıran IŞİD ve öteki gericiliklere, hem İsrail’in ve arkasındaki güçlerin Filistin’e yönelik saldırılarına karşı çıkmışlardır. Bugün bu durum daha da önem kazanmıştır. Filistinlileri ve Rojavalıları savunmak, bugün bölgede emperyalist ve bölge gericiliklerine karşı çıkmanın, halkların kendi kaderlerini tayin etmelerinin, aynı zamanda bölgede barışı, adaleti, özgürlükleri ve demokrasiyi savunmanın da tek yoldur.
Bugün her platformda Rojava ve Filistin’e yönelik saldırıları protesto etmek, her biçimde bölgeyi kana ateşe bulayan politikaları ve o politikaların uygulayıcılarıyla mücadele etmek, vazgeçilemez ve ertelenemez bir görev olmuştur.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00