Köpek can dostuna kavuştu
Fotoğraf: Envato
Yunanistanlı kral Odisseus, katıldığı Troya savaşından yirmi yıl sonra yurduna dönebildi... Haliyle onun öldüğünü düşünen bazı soyguncu prensler, soylular, artık sözde dul kalan karısı Penelopeya’yla evlenebilmek için onun sarayına çöreklenmişlerdi. Onları kovmak isteyen Odisseus’un oğlu yeniyetme Telemahos’u da,bu arada öldürmek istiyorlardı!.. O yüzden Telemahos, sadık çobanları Eumayos’un kulübesine sığındı. Birkaç gün önce de tanınmaması için, tanrıça Atena’nın perişan bir dilenciye dönüştürdüğü babası Odisseus da, Troya’dan dönmüş, aynı kulübeye gizlenmişti.”
BABA-OĞUL GİZLİCE TANIŞTILAR
Dilenci kılığındaki Odisseus’la artık delikanlı olmuş oğlu Telemahos; kulübede birbirlerini gerçek kimlikleriyle tanıdıktan sonra, bütün ülkeyi sömüren arsız egemenleri yok etmenin yollarını aramaya başladılar... Bu tanışmadan çoban Eumayos’un haberi olmadı...
Sonunda şöyle bir anlaşmaya vardı baba-oğul: Ertesi sabah Telemahos, tek başına dönecekti saraylarına. Bir gün sonra da çoban Eumayos; dilenci kılığındaki kral Odisseus’u saraya götürecekti...
Anlaştıkları gibi Telemahos’tan bir gün sonra çoban Eumayos’la dilenci kılığındaki Odisseus, sarayın önüne geldiler. Kraliçe Penelopeya’yla evlenmek isteyen damat adayları;sarayın avlusunda, kestirdikleri en besili koyun, kuzu ve domuz etlerini ateşte kızartıp kızartıp tıkınıyorlardı....
HASRET TÜRKÜLERİNE DÖNÜŞÜYORDU ŞİİRLER
Bu arada avlunun bir köşesine çekilmiş ozan Femyos’un şiirleri; sazından süzülen ezgilerle harmanlanıp yürekler yakan hasret türkülerine dönüşüyordu...
Kendisini gizlemek için dilenci kılığındaki Odisseus;“Burası Odisseus’un konağı olmasın?” diye sordu sadık çobanı Eumayos’a.“Tam üstüne bastın ihtiyar!” diye yanıtladı hemen Eumayos...
Eumayos bir şeyler daha anlatmaya çalışırken, birden karşıda, ot-çöp içinde eşinen bir köpek ilişti gözüne Odisseus’un! Köpek onları görünce kulaklarını dikti hemen. Odisseus birden bakışlarından tanıdı yaşlanmış köpeğini! Yirmi yıl önce Troya’ya savaşa giderken, sahilde bıraktığı ve kendisini savaşa göndermek istemeyen Argos adlı sadık köpeğiydi bu!.. Argos hemen doğrulup Odisseus’a doğru koşmak, kucağına zıplayıp onunla oynaşmak istedi. Ne var ki böyle bir hareket, artık Argos için çok geçti! Savaş yüzünden ayrıldığı sahibi Odisseus’un hasreti, onu çok üzmüştü. Yıllar önce onu sahilde bırakıp giden Odisseus’un bir gün döneceği umudunu hiç yitirmemişti. O yüzden her gün aynı limana gidiyor, bir süre dolanıyor, sonra da sarayın avlusuna dönüyordu yeniden...
KÖPEK DOSTUNU HEMEN TANIDI!
Argos, sahibi Odisseus’a bakarak kuyruk sallıyordu durmadan... Gözlerini açıp kapayarak, can dostuna kavuşmanın sevincini dillendirmeye çalışıyordu. Bu arada Odisseus’un kucağına atlamak için birkaç kez zıplamaya çalıştı boş yere... Odisseus da koşup hemen sarılmak istedi Argos’a! Ama birden kendini dizginledi: O saat çoban Eumayos, onun kral Odisseus olduğunu anlayıverirdi! Gözlerinde biriken yaşı gizlice sildi koluyla Odisseus. Sonra; “Baksana Eumayos” dedi, “ne tuhaf bir köpek!”
Eumayos birden köpekten yana baktı. “Troya savaşından dönemeyen kralımız Odisseus’un köpeğidir o!” diye anlatmaya başladı çoban. “Zamanında ne yamandı o! Ormanda izine düştüğü hiçbir hayvan kurtulamazdı elinden! Kralımız Odisseus da onu çok sever, yanından hiç ayırmazdı. Ta yirmi yıl önce, ülkemizin fidan gibi gençleri gemilere doluşup Troya’ya doğru yol alacakları gün, bu yaramaz Argos da oradaydı. Orduyu uğurlayan, gözleri yaşlı ana-babaların en önünde yer almıştı o!.. Dostu Odisseus’u gözetliyordu durmadan. Arada bir, kendini tutamıyor, denize atlıyordu. Odiseus’u gemisinden alıp geri getirmek istiyordu!.. Orada oğullarını ölüme uğurlayan gözleri yaşlı ana babalar gibi. Gemiler o uğursuz savaş bataklığına doğru yelkenlerini açtıktan sonra bile bu köpek, uzun süre limandan ayrılmadı!
DOĞRUSU İŞİN ZOR İHTİYAR!
Her gün aynı saatte limana gidiyor; oraya çöküp hep deniz ötelerine bakıyordu. Neyse, ihtiyar, bırakalım bunları da ne yapacağımızı sana söyleyeyim: Şimdi ben şu açık kapıdan sarayın avlusuna gireceğim. Sen de fazla gecikmeden içeri girersin. Avluda arsızca yiyip içen egemenlerden bir şeyler dilenirsin... Ama kimisi seni dövmeye kalkar ya da sana küfürler savurur!.. Doğrusu işin zor ihtiyar! Artık sen bilirsin... Haydi ben içeri giriyorum!“
Eumayos bunları söyledikten sonra aralık kapıdan sarayın avlusuna giriverdi... Dilenci kılığındaki Odisseus da, doğruca köpeğin yanına gitti. Eğilip okşamaya başladı onu.. Her tarafı çerçöp içindeydi... Argos ön ayaklarını koydu Odisseus’un elleri üstüne... Sonra gözlerini yumdu: Gece gündüz beklediği hasret dostuna kavuşmuş, kendini bırakıvermişti... Ayakları Odisseus’un avuçları içinde artık kıpırdamaz oldu...
Odisseus köpeğine öylece bir süre baktıktan sonra onu uzun uzun okşadı. Gözleri doldu. O barış yıllarındaki en candan yoldaşı; yıllarca onu yeniden görebilmek için dostluğun verdiği güçle, ölüme karşı direnmişti. Ve son isteğine kavuştuktan sonra da, son soluğunu vermişti!..
Odisseus bir daha sildi yanağındaki gözyaşlarını. O barış yıllarını yeniden geri getirme tutkusu kükredi birden içinde. Ve bu tutkunun verdiği çeviklikle, hemen doğruldu. Kendi mahzun sarayının avlusunda çöreklenmiş asalakların arasına karıştı...
Onları daha yakından tanımak için onlardan bir şeyler dilenmeye başladı dişlerini bileyerek...
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55