13 Temmuz 2014

Her yerde kadın cinayeti, Meclis olağanüstü toplansın!

Kadın cinayetleri ülkemizde trajiği aştı, trajikomik hale geldi. Cinayetlere Karşı Eylem Grubundan iletilen metnin bir bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum:
Kadın örgütlerine ve kadınlara çağrı;  
20 Temmuz Pazar günü herkesi, bulunduğu yerde kadın cinayetlerine yönelik eylem örgütlemeye davet ediyoruz. Metin, kadın örgütlerinin, feminist ve LGBTİ örgütlerin ve kadınların imzasına açıktır, lütfen yaygınlaştıralım ve imzalayalım.
Kadınlar her gün kendi hayatları hakkında karar vermek isterken, erkekler tarafından öldürülüyor. Bu cinayetlerin sürekliliği, cinayetleri durdurmayan, gereken önlemleri almayan devletin eril yapısını gözler önüne seriyor. Hukuk sistemiyle cinayetler meşrulaştırılıyor, teşvik ediliyor.
Yaşadığımız erkek şiddeti cezasız kalırken, aileye mecbur bırakıldığımız politikalar oluşturulurken, biz kadınlar her gün öldürülüyoruz.
İki gün içinde 6 erkek kadınlar tarafından öldürülseydi, devlet refleksi harekete geçerdi, hükümetten olağanüstü tedbirler alması beklenirdi.
Hükümetin büyük “reklam” çalışmaları ile yürürlüğe koyduğu 6284 sayılı yasa, kağıt üzerinde kaldı. İstanbul Sözleşmesinin ilk imzacısı olmakla övünedursunlar, kadınların öldürülmesi karşısında ne kadar siyasi irade yoksunu olduklarını gördük.
Mekanizmaları hâlâ kurulmamış, cinsiyetsizleştirilmiş 6284 sayılı yasa, şiddete karşı koruma ve önleme talep eden kadınların talepleri karşısında, gereği gibi inceleme ve değerlendirme yapmayan mahkemeler tarafından kopyala-yapıştır kararlarla uygulanıyor. Erkek şiddetine karşı etkili yöntemler ile mücadele etmeyen sisteme, “Şiddetle cinayetin ne ilgisi var?​” diyen erkek egemen yargı mercilerine, şunu söylüyoruz: Kadın cinayeti bir tokatla, aşağılamakla başlıyor!
Ailenin kadından önce geldiği, kadın yerine ailenin ikame edildiği bir anlayış, aile merkezlerinden, aile avukatlarına, aile hekimlerine kadar herkes tarafından bize dayatılmak isteniyor; kadınların içinde öldürüldüğü, şiddet gördüğü, emeğinin sömürüldüğü, dışına çıkmak istediğinde öldürüldüğü aile, devletin erkek egemenliğinin yansıması olarak bir devlet kurumu olarak işliyor.
Devlet sığınakları, hâlâ bir “mekanizma”ya evrilememiş ve  Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), kadınların ya şiddet ortamına geri dönmesine neden olmuş ya da erkek şiddeti karşısında kadınları daha da savunmasız bırakmıştır.
Hayatlarının her alanında ayrımcılık ile karşı karşıya kalan trans kadınlar, seks işçileri her an öldürülme tehlikesi ile karşı karşıya. Şiddete uğradıklarında sessiz kalan polis devleti, seks işçilerini gittikçe daha güvencesiz koşullarda çalışmaya iterek ve keyfi para cezalarına çarptırarak cinayetleri ve şiddeti meşrulaştırıyor.
Bugüne kadar kadın cinayetlerini istatiksel bilgiye sığdırmaya çalışan devleti göreve çağırıyoruz.
Meclisin, kadın ve trans cinayetleri gündemi ile olağanüstü toplanmasını ve bu toplantıda, kadın örgütlerinin belirlediği cinayetleri önleyebilecek temel şartları doğrultusunda acil bir eylem planı oluşturmasını talep ediyoruz! 

Evrensel'i Takip Et