Laik Türkler, tehlikenin farkında mısınız!
Bu ülkede laik Türklerin büyük bir bölümü -hele de ulusalcıysa- Kürt hareketini bir tehdit olarak görüyor. Kürt hareketi, kendi yaşam biçimini ve savunduğu değerleri tehdit etmekte, dahası bu yaşam biçimi ve değerlere karşı AKP ile iş birliği yapmaktadır. Sözcü-Aydınlık gibi yayın organlarının da varlık nedenlerini bu algıyı güçlendirme, Kürt düşmanlığını körükleme üzerine kurduğu biliniyor.
Peki, böyle düşünenler bugün Rojava’da yaşanan gelişmeleri acaba nasıl değerlendiriyor?
Çünkü Rojava’da halkların PYD öncülüğünde kurdukları demokratik-laik kanton yönetimleri AKP’nin desteklediği IŞİD çetelerinin yoğun saldırısıyla karşı karşıya bulunuyor. Yani bugün Rojava’da Kürt hareketinin temsil ettiği demokratik-laik değerler ile AKP’nin desteklediği ve kendisi gibi olmayan hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan radikal İslamcı güçler çatışıyor. ‘Hilafet’ ilan eden IŞİD ve diğer el Kaide çeteleri, Kürt hareketini kurmak istedikleri emirlikler (şeriat düzeni) önündeki en önemli engel olarak görüyor ve zaten o yüzden Kürt hareketini ‘düşman’ ilan edip Rojava’ya saldırıyorlar. Oysa Berkin Elvan’a “terörist” diyen Başbakan Erdoğan, bugüne kadar birçok vahşi katliam yapan IŞİD’e sadece ‘örgüt’ diyebiliyor. Sonra da “İnananlar kendisi gibi Müslümanlara zulüm yapmaz, konsolosluk görevlilerini bırakın” diyerek IŞİD’e ricacı oluyor. Yani konsolosluk görevlilerini bırakırsa IŞİD’e artık söyleyeceği söz kalmıyor. Nihayetinde IŞİD’in bölgede kazandığı pozisyonun AKP’nin Suriye’ye müdahale sürecinde izlediği politikalarla dolaysız ilişkisi bulunuyor.
AKP’nin Suriye müdahalesine dayanak oluşturmak amacıyla uyguladığı mezhepçi politika, cihat için dünyanın dört bir tarafından militan devşirilmesinin önünü açtı. AKP, bu militanlara sınırlarını açarak her türlü desteği sağladı. Ancak bu çetelerin hedefi sadece Esad rejimi değildi. 2012’de Kobanê’den başlayarak Rojava’da yönetimi ele geçirip kantonlar oluşturan Kürtler de bu çetelerin öncelikli hedefiydi. Düşünün ki o güne kadar Kürtlerle ilgili tek söz etmeyen Taliban bile Öcalan’ı ‘kafir’ ilan edip “Kürtlere cumhuriyetin 80 yılda yapamadığını yapmakla” suçluyor ve Kürt hareketine karşı cihat çağrısı yapıyordu. Sadece bu da değil. Aynı tarihlerde (2012 ağustosunda) ‘Türkiye Selefileri’ AKP’nin bilgisi dahilinde Adana’da toplanıyor ve Kürt illerinde Suriye’de savaşmak için militan toplamak için çalışmalar yapma kararı alıyordu. Yine rastlantıya bakın ki el Kaide’nin Türkiye sorumlusu olarak gösterilen Ebu Hanzala da, AKP’nin 2011’de salıverdiği Hizbullah liderlerinden Hacı Bayuncuk’un oğlundan başkası değildi (AKP’nin Selefilerle ilişkisi konusunda daha ayrıntılı bilgi için Dr. Mustafa Peköz’ün Tîroj dergisinin 69. sayısındaki yazısına bakılabilir). Bu arada zamanında Hizbullah için “Teröre karşı mücadele eden duyarlı vatandaşlar” diyen Ergenekoncu paşaların da kulağını çınlatıp geçelim! Tabii, bugün CHP’nin müttefiki olan Fethullah Gülen Cemaatinin Kürdistan’da yıllarca örgütlendiğini ve AKP’nin ortağıyken yapılan askeri ve siyasi operasyonlarla Kürt hareketini tasfiye edip yerine kendi örgütlenmesini geçirme hesabı yaptığını da hatırlatmadan geçmeyelim.
Laik Türkler, sözümüz sizedir!
Yıllarca ‘laikliğin bekçileri’ olarak gördükleriniz bile Erdoğan’ın karşısına dün ‘İslam İşbirliği Teşkilatının başına getirmekle övündüğü birini koyacak kadar ‘siyasal İslamcı’ kuşatmaya teslim olmuş durumdalar. Oysa Kürt hareketi ve ülkedeki demokrasi güçleri, sizi bu gerici kuşatmaya karşı demokratik bir geleceği birlikte kurmaya çağırıyor. Tıpkı Rojava’da IŞİD çetelerine karşı Kürt, Arap, Türkmen, Asurî, Ermeni, Êzidî, Alevi, Hıristiyan her milliyet ve inançtan halkların kurdukları demokratik-laik kantonlar gibi.
Evet, bugün Rojava’daki gerici kuşatmaya içten içe seviniyorsanız bilmelisiniz ki Rojava kaybederse sınırdaki tehlike artık sizin de kapınızı çalacak. Ve yine bilmelisiniz ki ne AKP’nin oluşturduğu ‘yeni statüko’da, ne de bölgede desteklediği güçlerin dünyasında size yer olmayacak. Bu nedenle AKP ile desteklediği gerici güçlere karşı Kürtler ve demokrasi güçlerinin halkların-inançların eşitliği ve kardeşliği temelinde geleceği birlikte kurma çağrısını görmezden gelmeye devam ederseniz, yarın sizin için de geç olacak.
Evrensel'i Takip Et