Filistin ve Rojava ile dayanışma, enternasyonalist tutum-2: Göçmen işçilerle dayanışma ve ortak mücadele
Fotoğraf: Envato
Dün bu köşede Filistin halkı ve Rojava’yla dayanışmanın ne kadar önemli olduğuna, Filistin’de İsrail saldırılarına karşı çıkanların bir bölümünün Rojava’da IŞİD’e destek vermesi ya da sessiz kalmasının nasıl bir amansız çelişki içinde olduğuna dikkat çekmiştik. Dahası bu çelişkinin ortadan kaldırılması için önümüzdeki görevlerin ertelenemezliği ve aciliyetine de yine dün bu köşeden vurgu yapmıştık.
Bugün ise Türkiye’nin tamamen çöken Suriye politikasının da kışkırtmasıyla devasa bir soruna dönüşen “Suriyeli göçmen işçiler” sorunu üstünden “İşçi sınıfının enternasyonal görevlerine” ve bu alanda ileri işçi kesimlerinin, sınıftan yana sendikacıların alması gereken tutuma değineceğiz.
SURİYELİ GÖÇMENLERİN HEDEFE KONMASI ANLAŞILIR DEĞİL
Gazetemizde (nispeten diğer gazetelerde de) bir zamandan beri Suriyeli göçmenlerin Türkiye’deki yaşamları, karşılaştıkları zorluklar, onların zorluklarını yerel siyaset erbabını, tüccarların, hatta ev sahiplerinin … nasıl istismar ettiklerinin haberlerini okuyorduk. Bu haberlerde, yerli halkın bu yerinden yurdundan edilmiş yaşlı, kadın, genç, çocuk kalabalığına karşı biraz acıyarak biraz kendi haline şükrederek, biraz da onları rahat yaşamlarına tehdit olarak sezmekten gelen kaygı ve tiksintiyle baktıklarına dair haber unsurları da yer alıyordu.
Ama son günlerde Antep’in merkez olduğu ve Suriyeli işçileri hedef alan ve başını işçilerin çektiği bir “Suriyeli göçmen işçi karşıtlığı”na varan girişimlerin ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Ücret düşüklüğünü, iş yokluğunu, ev kiralarının bir anda birkaç katına fırlamasını Suriyeli göçmenlerin gelmesine bağlayan işçiler ve yereldeki kimi siyaset erbabı, eğer bu göçmenler kentlerden çıkarılıp kamplarda toplanırsa ya da “geldikleri yere” gönderilirse, her şeyin güllük gülistanlık olacağını sanıyorlar. Bu amaçla gösteriler yapılıyor, valiliğe, belediyeye şikayet dilekçeleri veriliyor, hatta bazı semtlerde küçük bahanelerle Suriyeli göçmen aileleri “linç” edilmeye kalkılıyor.
Son haftalarda gelişmelerin en sıcak yaşandığı il olan Antep’teki arkadaşlarımız, yaptıkları önemli haberlerle olup biteni sergilerken dün de Bülent Falakaoğlu arkadaşımız bu olgulara dikkat çekmişti.
SURİYELİ GÖÇMENLER KENDİLİĞİNDEN KALKIP GELMEDİ
Şu bir gerçek ki Suriyeli göçmenler; işçi ya da başka meslekten emekçiler, barınamadığı, insan olarak yaşam imkanı kalmadığı için Türkiye’ye geldiler, gelmek zorunda kaldılar. Onları göçe zorlayan emperyalist ülkelerin ve bölge gericiliklerinin, Suriye üstünden hesaplaşıyor olmasıdır.
Dolayısıyla Antepli işçinin, Urfa, Hatay, İstanbul, İzmir,… işçilerinin, emekçilerinin Suriye’den gelen göçmenleri hedefe koymasının haklı bir temeli yoktur. Tersine, onlar Suriye üstünden bölgede egemenlik mücadelesi sürdüren emperyalistlerin ve bölgesel gericiliklerin politikalarının kurbanlarıdır. Bunu gazetemizin okurları biliyorlar.
İşçilerin tutumu, emperyalistlerin ve bölge gericiliklerinin kurbanlarını, bölge halkının üstüne çöken, onların yerinden yurdundan edilmesine yol açan devasa sorunların sorumlusu olarak görmek değil, tersine Suriyelisiyle Türkiyelisiyle, Türk’üyle, Kürt’üyle Arap’ıyla,… tüm halkların, her din ve her milliyetten işçilerin, emperyalistlerin ve gericiliğin politikalarına karşı birleşmek, bir güç oluşturmak üzere de aralarında dayanışmaktır. Ve tabii ki mücadele alanı Türkiye olacağından, burada asıl olarak da AKP Hükümetinin bölge halklarını boğazlaşmaya, sefalete, sefilliğe sürükleyen politikasına karşı birleşmek esas olacaktır.
SORUMLULUK TÜRKİYELİ İŞÇİLERDE VE SENDİKACILARDADIR
Burada da asıl sorumluluk Türkiyeli işçilere, sendikacılara ve elbette Türkiye’nin demokrasi güçlerine, aydınlarına, demokratlarına düşer.
Hele de Türkiye’nin ileri işçi kesimlerinin, Suriyeli göçmen işçileri işsizliğin, ücret düşüklüğünün, kira artışlarının,… müsebbibi olarak görmeleri kabul edilemezdir. Ve niyetleri farklı olmasa da bu milliyetçi bir tutumudur. Çünkü işçi sınıfı, ulusal sınırlarla sınırlı bir sınıf değildir. Ve her ülkeden, her milliyetten, her din ve mezhepten işçiler, aslında tek bir dünya işçi sınıfının parçasıdır. Dolayısıyla Suriyeli göçmen işçiyle Antepli işçi aynı işçi sınıfının üyeleri olarak sınıf kardeşleridir. İşçi sınıfı enternasyonalizmi bunu böyle anlamayı gerektirir. Hele de Suriyeli işçiler artık şu ya da bu nedenle Türkiye’ye gelmek zorunda kalmışsa, artık Türkiye işçi sınıfının bir fertleri olarak görülmelidir.
MEZHEP ÇATIŞMASINA, İŞSİZLİĞE, YOKSULLUĞA, PAHALILIĞA… KARŞI ORTAK MÜCADELE
Bu yaklaşımın gereği ise, Türkiyeli ileri işçiler, sendikacılar, sınıf partisi, sadece Türkiyeli işçileri değil aynı zamanda Suriyeli işçileri de talepleri doğrultusunda örgütlemekle karşı karşıyadır. Bu Suriyeli ve Türkiyeli işçilerin aynı koşullarda çalışmasını, aynı ücreti almalarını sağlamak, işsizliğe, yoksulluğa, bölgedeki mezhep kavgasına, emperyalist ve gerici politikalara karşı birlikte mücadele etmeleri demektir.
Elbette bunu başarmak kolay değildir. Hele de açlığın, yoksulluğun, işsizliğin işçilerin geniş yığınlarını çok zorladığı koşullarda işçilere, “Elinizdekileri Suriyeli sınıf kardeşlerinizle paylaşın, mücadelenizi ortaklaştırırsanız kazanımlarınız da artar. Tek kurtuluş yolunuz budur!” demek, genel geçer ahlak ve akıl açısından çok akılcı görünmeyebilir. Ama sorunun gerçekçi ve işçice çözümünün başkaca bir yolu da yoktur.
Özellikle de sendikalar bunu görmek, kendi durumlarını da kurtarmak üzere enternasyonalist tutuma sarılmak durumundadırlar.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00