Löw 'Alman köylüsü', Terim 'İmparator'!
Fotoğraf: Envato
FİFA tarafından düzenlenen 19. Dünya Kupası turnuvası sona erdi.
Kendi kişisel tarihim açısından bilinçli seyrettiğim ilk dünya kupası olan 1974’den beri, 11. ve futboldan en az zevk aldığım Dünya Kupası oldu.
Turnuvanın başındaki performansı ve yarı finalde Brezilya’yı 7-1’lik, dünya kupası tarihine geçecek bir skorlaelemesinin ardından, Almanya’nın şampiyonluğu neredeyse bütün futbolseverler tarafından kabullenilmişti.
Misak-ı milli sınırları içindeki futbolseverlerin genelinin gönlü Arjantin’e kaysa da, “Arjantin kupayı alacak” kesinliğinde cümle kuranların bile iş “bahis oynamaya” gelince gözü kapalı Almanya’ya yönelmeleri “teslimiyeti” final maçı başlamadan önce gösteriyordu aslında.
Futbol mucizesi beklentisi113. dakikadakiMarioGötze’nin golü ile sona erdi.Almanya 4. defa dünya kupasını müzesini götürmeyi başardı.
2004’den beri Almanya’nın içine girdiği yeniden yapılanmayı sevgili Mithat FabianSözmen, Evrensel’de Salı günü yazdığı yazıda çok keyifli bir biçimde anlattı.
Bizim elimizde ise başbakanın yeniden gündeme soktuğu ve geçen haftaki yazımda biraz kenarından “tırtıklamaya” çalıştığım “Türkiye Dünya Kupası’nda neden yok?” sorusu kaldı.
Hani haksızlık yapmayalım, memleket sınırları içinde “başka”, uluslararası platformlarda “başka” maç yöneten Cüneyt Çakır ve ekibi “teselli ikramiyesi” kategorisinden dünya kupasında boy gösterdiler. Ancak, memleket medyasının havuzdan beslenen bölümü başbakanın sorusu üzerine, bir anda “yetmez ama evet” konumuna geçtiler.
Tamam, Cüneyt Çakır oradaydı ama neden milli takım gidememişti?
Ciddiyeti olmayan bu soruya birazda zihniyet üzerinden yanıt vermeye çalışalım.
Vicente Del Bosque, bütün futbolseverler tarafından hatırlanan bir teknik direktördür.
2004-05 sezonunda Beşiktaş’ın başına gelen DelBosque’yi nasıl gönderdik?
Bu adam futbolu bilmiyor bildiğin “Yeniköy kasabı”…
Sahnede kim var?
Nevzat Demir ve Erman Toroğlu…
Del Bosque Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra ne yaptı?
2010’da Dünya Kupası ve 2012’de Avrupa kupasını kazandı…
Nevzat Demir’in adı tesislerde, Erman biraz göbeklenmiş, biraz kelleşmiş hala havuz medyasında…
JoachimLöw, 1998’de Fenerbahçe’nin başına geldi.
Hani futbol uzmanı Erman var ya?
Bütün sezon program yaptığı kanalda “stajyer”, “Alman köylüsü” diye aşağılandı Löw’ü…
Memleketin gaza geleni çoktur, Löw Fenerbahçe ile üçüncü olunca gönderildi.
Sonra Adanaspor Löw’ü yeniden çağırdı.
Ancak “Alman köylüsü” 2001’de yeniden başarısız bulunup Adanaspor’dan gönderildi.
Gönderenlerin ismini yazmaya gerek yok, futbol açısından da insanlık açısından da hatırlanmaya değmeyecek isimler.
Ama “Alman köylüsü” Löw, 2014 dünya kupası şampiyonu Almanya’nın teknik direktörü olarak hep hatırlanacak…
Soruya geri dönecek olursak sahi “Türkiye neden yok dünya kupasında?”.
Del Bosque’nin “kasap”, Löw’ün “köylü” olduğu bir memleket ortamında, Erman ve benzerlerine “gazeteci” deniyorsa, Fatih Terim’de haydi haydi “imparator” olur…
O zaman bu soruların yanıtını ben değil İsviçre’yi savaş alanında püskürten “imparator” yanıtlasın…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00