20 Temmuz 2014

Selahattin Demirtaş\'a bir destek selamı

Merhaba Sayın Selahattin Demirtaş,
Vizyonunuzu açıkladığınız toplantıda ne ben ne de yoldaşım Adnan Özyalçıner bulunamadık. Gerekçeleri işler-güçler- yaş problemleri diye özetleyebiliriz. Bağışlayın. Bu bizim desteklerimizin her zamanki gibi sizden yana olduğunu bir hatırlatma yazısıdır.
Sizi daha önceki çalışmalarımızdan tanıyoruz, İstanbul deyimiyle “efendi” davranış biçiminiz, kararında şakacılığınız ve adaylar arasındaki en genç aday oluşunuz bizim sizi desteklememizin gerekçeleri.
Bağlamadan başka şey çalmayışınız ise tüm ülke için bir garanti.
Zor bir dönemi yaşadığımızın farkındayım, IŞİD başta olmak üzere, İslamcı terör örgütlerinin saldırılarıyla kışkırtılan mezhep çatışmaları yüzünden bölgede her gün yeni kıyımlar yaşıyoruz. Bu durumun gerçek yüzünün emekçi halkımızca kavranması önemli. Doğrusu sendikalı ve partililer başta, bütün örgütlü arkadaşların yükü ağırlaştı.
Suriye’den ülkemize her gün artan göç dalgası, işsizlik, ücretlerin düşmesi, uyuşturucu, fuhuş vb. ciddi sorunları da arttırıyor. Bu durum enternasyonal dayanışma ve bilinci sürekli yıpratıyor. Bu da sizin önünüzdeki engellerden bir başkası.
Sayın Demirtaş, pek çok yönünüzle Kürt siyasi hareketi içindeki en özgürlükçü, en “Türkiyeli” birkaç isimden birisiniz. Bu özelliklerinizin altı çizilerek  yaygın bir yazılı-sözlü ajitasyon çalışması yürütülmeli, toplantılar ve etkinlikler düzenlenmeli. Bu arada okumuş-yazmışlar da desteklerini, diledikleri cumhurbaşkanı tipini açık yürekle açıklamalılar.
Böylece ilk turu 10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde sık sık tartışılan ve bu yüzden sürekli öne çıkan iki adayın yanında gereğince yerinizi alabilirsiniz.  
Çünkü emekçilerin ve okur-yazarların cevaplayacağı soru “ama, aslında, ne var ki” eklerini atladığınızda epey zor:
Türkiye’nin normalleşmesi ve demokratikleşmesi siyaseti tekeline alan, yürütmeyi teknokratlaştıran, yasama ve yargıyı kendisine engel gören bir cumhurbaşkanı ile mi gerçekleşebilir? Yoksa parlamenter demokrasinin ve yerel yönetimlerin güçlendirileceği, siyasetin Mecliste yapıldığı, çözümün toplumsallaşmasına katkı sunacak bir cumhurbaşkanı ile mi demokrasiye kavuşabiliriz? Cevaplanması gereken soru bu aslında.
(Ben kendi adıma konuşmanızdan neo-liberal tanımını atmayı/unutmayı seçiyorum.)

Evrensel'i Takip Et