Hayır! Erdoğan’ın Bağdadi ve IŞİD’ine Suriye ve Irak’ta verdiği desteğinin sözünü etmiyoruz. “Paralel yapı”sı gibi Türkiye’nin ama.. Paralellik ya da yakınlık da değil.. Benzerlik.. Hatta aynılaşma. Yalnızca Esad ve Maliki’yle özellikle Suriye Kürtleri, Rojava karşısındaki birliklerinde değil.
Buralarda birlik halindeler, tartışmasız. Ama bir de Filistin var! İsrail saldırganlığı var!
Bağdadi çok kendi “işleri”ne dalmış halde.. Kafa kesmekle uğraşıyor! En son, sıra Hıristiyanlardaydı. Mühlet vermişti bir fetvayla: Ya Müslümanlığı kabul edecek ya cizye denen “kafirlere özel” vergiyi verecek ya da Musul’u terk edeceklerdi! Cuma son gündü, İslam’ı kabul eden oldu mu bilinmez, ama etmeyenlere son iki şık birlikte uygulandı. Kenti terk edenler kontrol noktalarında “donlarına kadar” soyuldular, bütün kıymetli eşyaları alındı ellerinden, öyle gönderildiler!
İsrail’le uğraşmaya zaman kalmıyor tabii! Yoksa sorsanız, o “cihadların cihadı”nın savunucusudur. Hıristiyan’a Musul’u dar eden Yahudi’ye ne yapmaz ki! Yapmıyor, hatta tek laf bile etmiyor, ama...
Benzeşme ileri noktada. Erdoğan’ın tek farkı, bol bol konuşmasında. Bağdadi konuşmuyor ya da biz duymuyoruz, ama, Erdoğan hiç susmamakla ondan ayrılıyor! Eee, o kadar fark da olacak! Biri gizlilik koşullarında kafa kesen bir terörist.. Diğeri koca bir Başbakan. Üstelik “başkanlık”a adaylığını koymuş. Nasıl konuşmasın? Nasıl değerlendirmesin getirisi bol İsrail saldırganlığını? Hatta Mısır Dışişlerinin açıklamasına göre, Katar’la birlikte, Mısır’ın ateşkes çabalarını nasıl engellemeye çalışmasın!
Tıpkı Bağdadi gibi. “Haçlı ittifakıyla karşı karşıyayız” diyor örneğin! Öyle mi? Amerika, Avrupa, “Müslüman Türkiye”nin de karşısında mı? Ve Türkiye, yüksek perdeden konuşmakta olan Erdoğan’la, İsrail’e karşı ve Filistin’in yanında mı?
Nasıl yani? Bir tarafta, yanlarında Katar dışında başka Müslüman ülke pek görünmese de, Filistin ve Türkiye.. Karşı tarafta bütün Hıristiyan alemi, hatta Hıristiyan-Yahudi dünyası –Saflaşmanın ekseni burası mı? Pes!
Türkiye NATO üyesi değil mi? En büyük ticari ve sınai ortakları Batı’nın “Haçlıları” değiller mi? Türkiye’yi ihya eden “sıcak para”nın en büyük kaynağı başkası mı?
Ve dönelim İsrail’e! Yüksekten konuşmak yakışır! “One minute”! “Barbarlıkta Hitler’i geçtiler”! Ama gerçekler.. Ama icraat?
Amerikan Dışişleri Sözcüsü Psaki “kışkırtıcı söylem” nitelemesi yapıyor, “Dikkatleri acilen ateşkes sağlama yönündeki çabalardan uzaklaştırıyor” diyor. Ama o da sadece “söylem” olduğunun farkında. “Laf” yani. Sadece laf! Erdoğan, tıpkı İsrail’e karşı laf salvolarının başkanlık yarışına katkıları gibi, ABD karşıtı görüntüsü verecek söylemin de getirisi olacağını bilerek ona da laf yetiştiriyor: “Sen Amerika’sın, Hitler’den sana ne, ne alakan var? Hâlâ ‘İsrail’in savunma hakkı’. Ne savunması, Orantısız güç kullanıyor.”
Gerçekler şunlar: 1) Irak Kürt Federe Devleti’nden Ceyhan’a pompalanan petrol uçak ve tanklarında kullanılmak üzere İsrail’e satılıyor! 2) Türkiye-İsrail ticari ilişkileri tarihin en ileri noktasında! Ve 3) “Orantısız güç” mü? “Çocuk ölümleri” mi? Erdoğan’ın bu konularda konuşma hakkı var mıdır? Gezi ve devamında kaç çocuk öldürülmüş ve Erdoğan çıkıp “Ben emir verdim” diye övünmüştür! Berkin’in cenazesi  bile hakaret konusu olmamış mıdır? Ve elleri çıplak Gezicilere TOMA’larla zehirli gaz ve mermilerin orantısı neredeydi? Gezi’de Türkiye’den neredeyse Bağdadi geçmiş gibiydi! Ha “Ya bizden olur ya Musul’u terk edersiniz”! Ha “Gezizekalılar”aşağılamasıyla “ya biz ya onlar”.. “Taraf olmayan bertaraf olur!”

Evrensel'i Takip Et