24 Temmuz 2014

Dünyanın en sevilen sporu hangisidir diye bir soru sorulsa büyük bir çoğunluk tereddüt etmeden futbol diye yanıt verir.
Futbolun bu kadar sevilmesinin nedeni sorulduğunda ise herkesin yanıtı farklı olur.
“Basit” bir oyun olmasından dem vuranlar, “heyecanından” söz edenler, “sürprize” açıklığını vurgulayanlar  uzun bir tartışmaya girebilirler.
Ancak futbola gerçek “ruhunu” veren taraftarlar çoğu zaman unutulur.
Oysa taraftar olmadan futbol, 22 tane oyuncunun bir topun peşinde koştuğu sıradan bir spor etkinliğinden başka nedir ki?
Futbola “ruh” veren, “seyirci” olmayı kabullenmeyen, moda deyimle “12 numara” olarak oyuna dahil olmayı seçen taraftarlar olmasa futbol bu kadar sevilen bir spor olur muydu?
Futbolun popülerliği için taraftarlar olmazsa olmaz koşuldur.
Taraftar olmak ise hem dünyada hem de özellikle memleket sınırları içinde zor zanaattır.
90’lı yıllardan beri paranın, sponsorların, piyasanın herşey olmaya çalıştığı bir dünyada sadece “tutkusunun”, “karşılıksız sevgisinin” peşinden giden taraftarlar, hakim medyanın “algı yönetimiyle” bambaşka bir kimliğe dönüştürülmek isteniyor.
Çoktandır  “taraftar” denilince tribüne gelmeden maç seyreden insanların aklına “suçlu”, “psikopat”, “holigan”, “vandal”, “serseri” gibi kavramlar gelmeye başladı.
Karını en yüksek düzeye çıkarmaya çalışan sermaye, olası muhalif odakların başını ezmeye çalışan “siyasal iktidarlar” için taraftarlar  dönüştürülmesi, kontrol altına alınması gereken bir güruh...
Öyle mi?
Tribünlerde yer alan, sevdalandığı renkler farklı sevdaları aynı olan insanlar için öyle değil...
Taraftar deyince aklına “şiddet” ve “suç” gelenlere ve bu ortamı yaratmaya çalışan siyasal iktidar, emniyet ve hakim medyaya inat, söylecekleri sözleri olanlar var.
O söyleyecek sözleri olanlar 2-3 Ağustos’da İstanbul Maltepe’de Türkan Saylan Kültür Merkezinde “Müşteri Değil Taraftarız”  başlığı ile düzenlenen sempozyumda buluşuyorlar.
Türkiye’de yeni yeni gündeme gelen “taraftar hakları” için örgütlenmiş Taraftar Hakları Derneği’nin girişimiyle Avrupa Futbol Taraftarlar Ağı (FSE) temsilcileri, akademisyenler, spor hukukçuları, medyada yer alan az sayıdaki “endüstiyel futbol” muhalifleri ve tabiki taraftar grupları yanıtlar arayacaklar...
Hangi sorulara mı?
6222 Sayılı kanunun uygulanış şekli ve çözüm ne?
E-bilet nedir? Taraftarlar e-bilete neden karşı?
Avrupa’ da taraftarlarla ilgili kanunlar ve uygulamalar nasıl?
Avrupa’ da e-bilet sistemi nasıl işliyor?
Nasıl bir medya? Medya-Futbol-Taraftar ilişkisi nasıl olmalı?
Taraftarların hukuki hakları nelerdir? E-bilet hakkında yürütülen hukuki sürecin neresindeyiz?
Akademisyenlerin gözüyle Türkiye’ de futbol ve taraftarlık olgusu nasıl tarif edilir?
Peki ya sahanın içi? Futbolcular ve teknik adamlar konuyla ilgili ne düşünüyorlar?
Bu soruların yanıtları için bir düşünceniz varsa ya da sadece “taraftar” olarak yaşadıklarınızı paylaşmak istiyorsanız ve üstelik 2-3 Ağustos’da İstanbul’daysanız sempozyuma bir uğrayın derim...
TFF, yöneticiler, siyasal iktidarın sözcüleri zaten sürekli konuşuyor şimdi esas”aktör” taraftar konuşsun...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et