![İhsan ÇARALAN](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/200x200/yazar_40d3eeadc5adeca28ac5de64c8dabedb34665fc0.jpg)
Yolsuzlukları örtme ve AKP'yi aklama
![Yolsuzlukları örtme ve AKP\'yi aklama](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/162926.jpg)
Fotoğraf: Envato
![İhsan ÇARALAN](https://www.evrensel.net/upload/yazar/cache/200x200/yazar_40d3eeadc5adeca28ac5de64c8dabedb34665fc0.jpg)
Cemaate yakın polis amirleri ve memurlarına yönelik Hükümet planlamasıyla düğmeye basıldığından kuşku duyulmayan “polis operasyonunun” görüntülerini izleyenler ve Cemaat medyasının “feryatlarını” duyanların aklına gelen şey, “Eden bulur!” olmuştur.
Evet önceki gün derdest edilip emniyete götürülen 101 polis (Sayıları 115’i bulacak), son 5-6 yılın haksız-hukuksuz operasyonlarında, “gizli tanıklı”, “düzmece delilli” yargılamalarında sorumluluk taşıyan amir ve memurlardı. Bunlar da tıpkı kendilerinin hedefe koydukları başka insanlara yaptıkları gibi, sabaha karşı evleri basılarak, yandaş medyanın sevinç çığlıkları ve çılgınca alkışları eşliğinde gerçekleştirilen bir şovla gözaltına alındılar. Ve daha onlar yargıç karşısına çıkmadan yandaş basın, yazılmamış “iddianameleri” yayınlamaya başladı! Hatta yandaş basının lokomotifi gazeteler, bu polislerin casusluktan darbeciliğe “mahkumiyet kararlarını” bile manşetten vermeye başladı.
Ve tabii bu polisler, şimdi de daha 7-8 ay önce yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, o yasa dışılıkla suçlanan operasyonları birlikte organize edip yürüttükleri arkadaşları tarafından göz altına alındılar.
Bu açıdan bakıldığında bir “Eden bulurluk!” durumu vardır ama olacak olanlar “edenin bulması”ndan ibaret değildir. Hatta olup bitenin en önemsiz yanı da “edenin bulması”dır dersek yanlış bir şey söylememiş oluruz.
Çünkü;
- Evet, bu gözaltına alınan kişiler elbette yakın geçmişteki haksız-hukuksuz polis operasyonlarından, yasa dışı dinlemelerden sorumlu kişilerdir. Ama bugün onları gözaltına alanların, bütün bu dönemdeki tartışmalı operasyonlarda gözaltına alınan polislerden daha az sorumluluk taşıdığını kim söyleyebilir? Bu yüzden de bazı “Edenler bulurken” bazı edenler de “Etmelerine etme katarak”, emniyette hızla yükselmek için önleri açılmaktadır!
- Gözaltı kararının altında imzası olan sulh ceza yargıcının gerekçesine bakıldığında, asıl hedefin döneme damgasını vuran Ergenekon, Balyoz, KCK,…soruşturmalarındaki hukuksuz uygulamaları değil, ama asıl olarak 17-25 Aralık operasyonlarından dolayı bu polislerin suçlandığı görülmektedir. Başbakan, bakanlar ve MİT müsteşarının dinlenmesi ve bunun üstünden yapılan rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, “havuz medyası” gibi skandalların açığa çıkarılmasından dolayı bu polisler “casuslukla”, “yasa dışı dinlemeyle” suçlanmaktadır.
Bu yüzden “Eden bulur!” diye kenara çekilmek olmaz, olmamalı.
Çünkü;
1- AKP Hükümeti, 12 yıllık icraatı, özellikle de son 5-6 yılda bir tür “polis devleti” yaratma, “eski statüko”yu “AKP statükosu” olarak restore etme amaçlı, bürokrasiden özel firmalara uzanan AKP’lileştirme çabalarının kaymağını kendisi yerken, bu kaymağı oluştururken yapılan usulsüzlük, yasa dışılık, hak-hukuk tanımazlık gibi suçları Cemaate bağlı polislere ve savcılara yıkarak kendisini aklamayı amaçlamaktadır.
2- Üniversitelerden MİT’e, Mili Eğitimden kültür sanata, sosyal yardımdan yerel yönetimlere kadar yaşamın ve devletin faaliyet alanlarını AKP’lileştirme girişimlerini kesintisiz sürdüren Hükümet, kadrolaşmadaki en hassas kurumlar olan emniyet ve yargıyı tümden kendine bağlamak üzere harekete geçmiştir. Önceki gün başlatılan operasyon emniyeti AKP’lileştirmek için atılan son adımdır ve bunun devamı kaçınılmaz olarak yargıda da gelecektir. Nitekim bunu Başbakan günlerdir söylüyor.
Bu nedenledir ki; önceki gün başlatılan bu operasyon emniyetteki hukuksuzluklara, hak ihlallerine, sahte tanıklar, deliller üretme, yasa dışı dinlemelere son verme amaçlı bir operasyon olarak görülemez. Tersine bütün bu uygulamaların AKP ve Hükümetin çıkarları doğrultusuna döndürülmesinin operasyonu olarak görülmelidir. İlk hedef de 17-25 Aralık operasyonunun ters çevrilerek, emniyet ve yargıyı suçlayarak bütün o rüşvet ve yolsuzlukla suçlanan Bakanların, bakan ve Başbakan çocuklarının, Zarrab’ların aklanması olarak görünmektedir.
Peki bu operasyonlardan ciddi bir yargılama ve cezalandırma çıkar mı?
Çıkmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Zaten hükümetin de açılacak bu davalardan “Hukuksal sonuç alma” gibi bir amacının olduğu söylenemez. Tersine hükümet, gözaltılar ve muhtemel tutuklamalarla, öncelikle cumhurbaşkanlığı seçimi için yandaşları üstünde bir moral ve motivasyon yaratmayı, sonra da emniyet ve yargıdaki AKP kadrolaşması için yol temizliği yapmayı amaçlıyor.
Bunu yandaş basının önceki günkü gözaltıların bir “şov” olarak verme tutumundan da anlıyoruz.
Geri kalanı da çok yakında göreceğiz.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00