29 Temmuz 2014 07:02

Kadın sünneti demişken...

Kadın sünneti demişken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadınların dünya genelinde sorunları benzer olmasına karşın bazı coğrafyalarda bu sorunlara yenileri ekleniyor. Kadın sünneti de bunlardan biri.
Kadın sünneti, Afrika kökenli bir gelenek. Afrika’nın pek çok ülkesinde yaygın, ayrıca Ortadoğu ve Asya ülkelerinde de tarihte Afrika’dan göç ettiği sanılan topluluklarda gözleniyor. Irak bunlardan biri.
Kabaca kadının zevk aldığı cinsel organının, yani klitorisin kesilmesi... Bazı uygulamalarda dış genital organlarıyla birlikte çıkartılıyor. Böylece kadının cinselliği kontrol altına alınmış oluyor. Rahim girişinde bu kadar daralma olduğunda cinsel ilişki sırasında müthiş bir ağrıya neden olacağı için kadın cinsel ilişkiden caydırılmış, böylece de iffeti korunmuş oluyor. Bu ritüeli benimseyen topluluklarda sünnet edilmeyen kadın, cinsel olarak kontrolsüz yani “azgın” olarak kabul ediliyor, bu kadının doğurduğu çocuk da toplum tarafından dışlanıyor.
Bu konu nereden gündeme geldi diye sorabilirsiniz. Son dönemde gözümüz kulağımız IŞİD’de. Bölgenin dinamiklerine bir yenisi olarak eklenen IŞİD, etrafına dehşet ve ölüm saçıyor. Geçen hafta Birleşmiş Milletler tarafından basına yansıtılan habere göre, IŞİD 49 yaş altındaki tüm kadınların sünnet olması konusunda fetva vermiş. Aradan geçen bir kaç gün içinde IŞİD haberi yalanlasa da bu haber bizi şaşırtmadı. Hangisi doğrudur tam olarak kestiremiyoruz ama, radikal İslamcı özelliğe sahip olan bir örgütün böylesi bir açıklama yapmasına çok şaşırmıyoruz.
Aslında kadın sünneti İslam ya da başka tek tanrılı bir dinle alakası olmamasına karşılık günümüzde neredeyse tamamen İslam ülkelerinde gözleniyor. Araştırmacılar kadın sünnetinin İslam öncesi döneme ait kültürel bir durum olduğunu ancak Müslümanlığı kabul etmiş topluluklarda benimsendiğini söylüyor. Çünkü kadın sünneti, bu kültürel normlara göre  kadının iffeti ve saflığını temsil ediyor.
Altta yatan düşünce, klitorisin erkeğe ait bir organ olması. Dolayısıyla onun ortadan kaldırılmasıyla bir kadının tam olarak kadın olacağına inanılıyor. Yani ataerkil sistemin bir ürünü. Bu nedenle de ataerkil nitelikteki topluluklarda İslamiyet sonrası da benimsenmiş ve de uygulanıyor olmasına şaşırmıyoruz.
Kadın sünneti Afrikalı kadınların başının belası. Çok ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. Uluslararası örgütlerin, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere, bununla ilgili plan ve programları var. Dünya üzerinde 125 milyondan fazla kadının sünnetli olduğu yaklaşık 8 milyonun ise sadece idrar ve adet kanamasına izin verecek tarzda sünnet edildiği tahmin ediliyor.
Sünnet işleminin kendisi kanama nedeniyle ölümcül olabiliyor çünkü klitoris damar yönünden zengin bir organ. Ayrıca sünnet edildiği için daralan ve nedbeleşen dış genital organlar, doğum sırasında ciddi ölümcül kanamaya neden oluyor. Afrika’da anne ölümlerinin yüksek olmasının nedenlerinden biri de bu nedenle olan kanamalardır. Sünnet edilmiş kadınların gebe kalması durumunda anne karnında ölüm, bebek ölümleri de fazla görülüyor. Yani hem kadının hem de çocukların sağlığını tehdit eden bir uygulama.
Tarihinden derinliklerinden gelen ve insan sağlığını tehdit eden bu türden uygulamalarla mücadele etmek, günümüz dünyasının görevlerinden biri olmalı. Günümüzde dünyanın -Türkiye dahil- her geçen gün daha gerici hale geldiği bir ortamda “Hadi canım o kadar da olmaz” dememeyi öğrendik, ne yazık ki! Kara bir gölge gibi yayılan gericiliğin en görünen belki de ilk kurbanları kadınlar ne de olsa. Hayat, bunun pek çok örneğini gösteriyor bize...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa