Daha oraya gelmedikleri içindir!
Fotoğraf: Envato
"Bu yıl ramazanı kadınlara yönelik özel ve ciddi bir saldırı olmadan tamamladık galiba” diye düşünürken, Bayramın ikinci gününde Bursa’da “seçmenleriyle bayramlaşan” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç patladı!
Öyle anlaşılıyor ki Başbakan Yardımcısı iyice biriktirmiş, adeta “şişmiş” olmalı ki, ramazanı bitirmiş ama bayramın bitmesini de bekleyememiş! Onun için de bayramın ikinci gününü kadınlara saldırıya ayırmış!
Bu konuşmasında Arınç, “israf”tan bile söz ederken, kadınların birbiriyle telefonda uzun uzun yemek tarifi konuşmalarından yakınıyor. Bu yakınma çok masum, görünüyor ama temeldeki zihniyete baktığımızda aslında amacın israf değil, kadınların birbiriyle konuşması olduğunu anlıyorsunuz.
Dahası Arınç, bu konuşmasında dönüp dolaşıp “kadınların iffetli olması”na vurgu yapıyor.
Peki, Arınç’ın sözünü ettiği “iffet” neymiş bakalım:
“Kadınsa o da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak. Şimdi bunu birileri söylediği zaman ‘Ya bu adam hangi dilden konuşuyor’ diyebilirler. Bu kadar değerlerimize yabancılaştık…”
Yani Arınç’ın temsil ettiği zihniyete göre “Kadınlar kalabalık içinde kahkaha atmamalı” çünkü iffetlerini böyle koruyabilirlermiş!
Kısacası Arınç’a göre, topluluk içinde kahkaha atan kadın, iffetsiz kadındır! Öyle ki, konuşmasını izleyenlerin de fark ettiği gibi Arınç, “Nerede şimdi böyle iffetli kadın?” diyecekken, salondakilerin de epeycesinin kadın olduğunu fark edip, kıvrak bir “U dönüşü” yapıp, “Elhamdülillah bu salondaki kadınlar var” deyip vaziyeti kurtarıyor!
Geçen ramazan ayında TRT’de program yapan bir sunucunun, (Ki o kişi bu yıl ramazanda TRT’nin baş sunucusu oldu), “din alimi” diye sunduğu zat “Hamile kadınların sokağa çıkmasının dini ve estetik bakımdan doğru olmadığı”na dair fetvası gündemi belirlemişti.
Yani AKP zihniyeti, bazen “İsrafa karşı olmak”, bazen “iffet ve ahlak”, bazen “estetik” adına kadını zapturapt altına almayı, bazen ayet ve hadislere, bazen gelenek-göreneğe dayanarak fetvalar çıkarıp yeni yasaklarla kuşatmayı başlıca amaç edinmiş bulunuyor.
Çünkü onların, “muhafazakar toplum projeleri”nin önündeki en büyük engel olarak kadınları görüyorlar ve günümüzün, modern yaşamı benimseyen, “eşitlik ve özgürlük” talebi etrafında, daha özgürce bir yaşam talebinde bulanan kadınları zapturapt altına alıp dört duvar arasına kapatmadan hayallerindeki toplumu kuramayacaklarını düşünüyorlar. Onun için de en olmadık durumlarda bile kadınların, erkeklerle eşit olma mücadelesine ve kazanımlarına saldırmadan edemiyorlar.
Kadınlara yönelik bu akıla ziyan fetvaların çıkarıldığı alan elbette katıksız Orta Çağ referanslarının alanıdır ve bu alan kadınlara karşı aşırı acımasızdır. Çünkü o alandaki değerlere göre kadınlar, “Şeytan’ın yer yüzünde ete kemiğe bürünmüş hali”dir. Dolayısıyla kadın Havva’dan beri erkeği yoldan çıkarmak üzere Şeytan tarafından yönlendirilmektedir! Bu yüzden de şeriat, kadının ‘cazibekar’ davranışı erkeği “azdırdığı” için kadınla erkeğin yan yana geldiği, diyalog kurduğu alanları kadına yasaklamıştır.
İşte bu alanın referanslarıyla hareket eden Taliban, kadının pazarda “sebze seçmesini” bile “Erkeği tahrik edeceği” için yasaklarken, Musul’u ele geçiren IŞİD’in ilk işlerinden birisi de kadınların, yanında erkek bir yakını olmadan sokağa çıkmasını yasaklamak, dahası kadınların “sünnet edileceğini” ilan etmek olmuştur.
“Canım bizimkiler Taliban mı, IŞİD mi; neden kadınları dört duvar içine hapsetsinler?” diye sorulabilir.
Evet, bizimkiler Taliban ya da IŞİD değil. Ama AKP’nin ideologları ve önderleri de onlarla aynı referanslarla dünyayı yeniden kurmak istiyorlar. Bu yüzden de Arınç’ın ve Erdoğan’ın da bugün kadına yönelik saldırılarında kullandıkları silahları aldıkları cephanelik IŞİD ve Taliban’ın da silahlarını aldığı cephaneliktir! Aradaki fark bir zaman ve zamanlama farkıdır.
Yani bizimkiler henüz Taliban ve IŞİD’in geldiği aşamaya gelememişlerdir ama hayalleri bu aşamaya gelmektir. “Şeriatçı toplum”, “muhafazakar toplum” dedikleri toplumun değerleri bunlardır; “dindar nesiller yetiştirme”de amaç da böyle bir toplum kurmaktır!
Arınç, Erdoğan, AKP ve irili ufaklı çeşitli “radikal İslamcı” çevreler bu amaçla faaliyet göstermektedir.
Arınç, bu bayram vesilesiyle bu amaçlarının bir yanını itiraf etmiştir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00