Siyaset de vicdan da Demirtaş diyor
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanlığı için üç aday yarışıyor: Selahattin Demirtaş, R. Tayyip Erdoğan ve Ekmeleddin İhsanoğlu.
Haftalardan beri bu üç aday meydanlarda, salonlarda toplantılar yapıyor; bu toplantılarda konuşuyorlar, televizyon ve gazetelere röportajlar veriyorlar, nasıl bir Türkiye için çalışacaklarını, nasıl bir cumhurbaşkanı olacaklarını anlatıyorlar.
Elbette bu kişiler gökten gelmediler; yıllardır şu ya da bu biçimde siyasetin içinde ya da bürokrat olarak yaptıkları, ettikleri de biliniyor. Bilinmeyen yanları da tartışılıyor, konuşuluyor; “Daha önceki yaptıkları, bundan sonra yapacaklarının da garantisi”! Bu açıdan da sadece adaylara oy verecek vatandaşlar, sadece onların “Ben şunu yapacağım, bunu yapacağım”, demelerine bakarak değil, daha önceki yaptıklarına bakarak da oy verecek!
Öyle mi olacak?
Keşke her şey bu kadar kolay, bu kadar açıkça ve dürüstçe olsa!
Ne yazık ki böyle değil.
Çünkü, ortada adil ve az çok eşit koşullarda gerçekleşecek bir seçim yarışı yok. Belki de tek adil olan, adayların seçim pusulasına konan fotoğraflarının eşit büyüklükte ve kurayla sıraya konması!
Bunun ötesinde her şey adeta, az çok demokratik, seçim denilecek bir seçimde olmayacak, olmaması gereken şeyler.
R. Tayyip Erdoğan, üç cumhurbaşkanı adayından birisi ama başbakan olarak, devletin ve hükümetin bütün olanaklarını kullanarak seçim propagandası yapıyor. Valiler, emniyet müdürleri, savcılar, devletin her kademesinden yüksek bürokratlar, tam bir Erdoğan militanı gibi çalışıyor. Bugüne kadar AKP Hükümetinin gölgesinde büyümüş büyük patronlar, onun kazanması için milyonlar döküyorlar. Bütün adaletsizliklere, açıkça hukuksuzluklara müdahale etmesi gereken YSK de olup biteni görmezden geliyor; görenlerin itirazlarını da reddediyor.
Ve tabii Başbakan Erdoğan, bu destekten aldığı özgüvenle, rakiplerini “Zaza”, “Alevi”, “Mısır doğumlu”, “Türklüğü şüpheli” gibi nitelemelerle mezhepçilik ve ırkçılık yapmakta, Göbelsçi propaganda yöntemleri kullanmakta perva tanımıyor.
Şu açık ki Erdoğan’a oy vermek; ırkçılığa, mezhepçiliğe, “tekçiliğe”, bölgedeki şeriatçı, cihatçı güruhların beslenmesine, Türkiye’de ve bölge ülkelerinde mezhep çatışmasının kışkırtılmasına, kara para, rüşvet, yolsuzluğun ekonomi politika haline getirilmesine…en büyük ve en gerici sermaye çevrelerinin pervasız diktatörlüğü heveslerine, faşizan politikalara oy vermektir.
Ekmeleddin İhsanoğlu ise bugüne kadar diplomaside, akmaz kokmaz, “devlet adamlığı”nın, geleneksel bürokrasi ve statükonun devamının temsilcisi olarak cumhurbaşkanı adayıdır. CHP ve MHP gibi İhsanoğlu da, statükonun devamının, cumhurbaşkanlığı makamının “Çankaya noteri” denmeyi hak edecek makam olarak sürdürülmesinin adayıdır. Dolayısıyla İhsanoğlu’ya oy vermek demek, bugünkü sistemin, statükonun devamına oy vermek demektir ki, bunu da ne İhsanoğlu ne de İhsanoğlu’yu “keşfeden” MHP ve CHP reddediyor zaten.
Selahattin Demirtaş ise; ilk gençlik yıllarından başlayarak, ezilen Kürt halkının özgürlük mücadelesi içinde yetişip olgunlaşmış, Türkiye’nin demokratik bir ülke, dünyanın her yerinde insan hakları ve özgürlüklerin sınırlarının genişlemesi için mücadele etmiş, bunun için cumhurbaşkanı olarak da mücadele edeceğini ilan eden, bildiğini ve amacını saklayıp gizlemeden söyleyen bir kişidir.
Dahası o, ne İhsanoğlu gibi statükoyu sürdürmeyi ne Erdoğan gibi Türkiye’nin eski statükosunun kendi ihtiyacına göre restore edilip daha despotik bir rejim kurmayı amaçlıyor.
Kısacası Demirtaş, cumhurbaşkanı olsun olmasın, demokratik, insan haklarının egemen olduğu, emekçinin ezilmesine itiraz eden bir mücadele içinde olduğunu, bu mücadelenin güçlenmesi amacıyla aday olduğunu da her vesileyle söylüyor.
Ve diğer adaylardan farklı olarak Demirtaş, promptere bakmadan konuşabilen, ilerici demokrat, laik bir kültür içinde yetişmiş, en zor konuları bile anlaşılabilir kılan üslubuyla, halkçı, zeki, yetkin bir kişilik sahibi olarak da diğer adaylardan açık ara ayrılıyor.
Yani ister ülkenin ve halkın geleceğini düşünerek oy vermek isteyen bir siyasi yurttaş olarak, ister oy verdiğinizde gece yatağa girip yaptığınız muhasebede vicdanınızı rahat ettirecek bir insan olarak bir aday arıyorsanız, o Demirtaş’tır!
Müslüman’ı ya da olmayanıyla, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Kürt’üyle Türk’üyle, Arap’ıyla, işçisiyle, kamu emekçisiyle, bugün gönül rahatlığı ile oy verilecek tek adaydır Demirtaş!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00