7 Ağustos 2014

Erkan Koyuncu’nun katili kim?

Sabah gazetesi spor muhabiri.
Muhbirlik ile muhabirliğin sınırının iç içe geçtiği memleket medyasında, artık sayıları giderek azalan medya emekçilerinden.
Cumartesi günü, takip etmekle görevli olduğu Galatasaray futbol takımının antrenmanını izlemeye gitti.
Florya tesislerindeki 3,5 ton ağırlığındaki demir kapı, 5 ton basınçla Erkan’ın kafasına kapandı.
Kurtarılamadı, geride 2 çocuk ve gözü yaşlı bir aile bırakarak hayatını kaybetti.
Spor medyası sayfalarını bir anda timsah gözyaşları kapladı.
“Trajik kaza” denildi...
“Şansız kaza” denildi...
Hızını alamayanlar, “fanatik taraftarlar” olmasa o kapı yapılmayacaktı, “fanatikler” yüzünden hayatını kaybetti bile dedi...
Henüz daha bu tür kazalar “spor muhabirliğinin” fıtratında var diyen çıkmadı ama o da yakındır.
İşçi-emekçi “cinayetlerinin”, “iş kazası”  olarak anıldığı bir coğrafyada daha derin bir sorgulama beklemek anlamsız...
3,5 ton ağırlığındaki demir kapının spor tesisinde ne işi var sorusuna, Galatasaray yönetimi, geçmişteki taraftar olaylarını ve kapının bir kaç defa kırılmasını gerekçe gösterdi.
Bu izah kabul edilse bile esas soru ortada duruyor...
Yöneticiler, futbolcular, tesis personeli, ziyaretçiler yan sokakta bulunan kapıdan giriş yaparken, muhabirler neden tesise gelen malların içeri alındığı, insan girişi olmayan demir kapıdan giriş yapmak zorunda bırakılır?
“Gazeteci” sıfatlı sistemin milyonlar kazanan yorumcuları, VIP girişlerinde, lüks restoranlarda yöneticiler ile bir araya gelirken, medyanın yükünü taşıyan emekçiler neden mal ve hizmet alımı yapılan kapılara yönlendirilirler?
Hadi bu uygulamaya da bir kulp buldunuz diyelim...
İnsanları da yönlendirdiğiniz bu araç kapısında, o zaman neden gerekli güvenlik önlemlerini almadınız?
Galatasaray kulübünün yöneticilerinin büyük çoğunluğu Galatasaray Lisesi mezunu, yine büyük çoğunluğu iyi üniversiteleri bitirmiş insanlar. Yani ülke ortalamasının çok üstünde bir eğitim seviyeleri var ve bununla övünmekten de çekinmezler.
Bu kadar eğitimli yöneticilerin ve çalışanların olduğu bir camiada, bir kişinin bile aklına araç kapısının insanlara zarar verebileceği gelmez mi? Bir kişi bile az bir maliyetle yapılabilecek bir kamera sistemini, sensörlerle kazayı engelleyebilecek bir durdurma sistemini gündeme getirmez mi? İsabetsiz transferlerle milyon dolarları savuranlar, hiç oynatamadıkları oyunculara milyon dolar seviyelerinde ödeme yapanlar, insan sağlığı ve güvenliği için yapılacak çok düşük maliyetli masraflardan bile niye kaçınır?
Saflık bizde, yanıtını bildiğimiz soruları tekrar tekrar soruyoruz...
Bu memlekette en ucuz şey işçilerin-emekçilerin hayatı değil mi?
Soma, Tuzla ya da Florya; bu gerçek değişmiyor...
Sahi, Erkan Koyuncu’nun “katili” kim?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et