9 Ağustos 2014

Ayinesi iştir kişinin...

Cumhurbaşkanlığı seçimine bir gün kaldı. Yarın kadın erkek, yaşlı genç, farklı inançlardan ve farklı halklardan seçmenler sandığa gidip cumhurun yeni başkanını seçecek...
Seçime kıl payı kalan şu günlerde; seçim propagandaları hızlandı, söylemler sertleşti. Sertleşti de ne oldu? Herkes kendi bilinçaltındakileri su yüzüne çıkardı. Cumhurbaşkanlığına aday olmasına karşın başbakanlıktan da vazgeçmeyen Recep Tayyip Erdoğan’ın ırkçı ve ayrımcı söylemleri giderek arttı. Cumhurun başkanlığına aday olmasına karşın, kendisine oy veren Türk ve Sünni İslam’ın dışındakileri dışlayan, ötekileştiren tutumu giderek belirginleşti. Boynuna puşi dolayıp çıktığı mitinglerde “çözüm süreci” sakızını çiğneyip durmasının amacıysa, Kürtlerin oylarını almak. Kendisinin, kendisine oy verenlerin ve yandaş basının dışındakileri bölücü olarak niteleyen, düne kadar kol kola gezdiği “paralelcileri” Türkiye düşmanı olarak suçlayan R.T.E, birçok konuda ama en çok Kürtlerin hakları konusunda samimi değil. İktidarı döneminde gerçekleşen Roboskî katliamının hesabını vermeden, bir başbakanın çözümden, Kürtlerle “kardeşlikten” söz etmeye hakkı yoktur.
Ekmeleddin İhsanoğlu, bu seçimlerin etkisiz elemanı. Onun adına hep başkaları konuşuyor. İhsanoğlu’nun programı, seçim propagandalarındaki söylemde ve eylemde ortaya çıkan tutarsızlıklar güven vermiyor.
HDP adayı Selahattin Demirtaş ise, söylemiyle, duruşuyla ve seçimde öne çıkardığı ilkelerle göz dolduruyor, halklara güven veriyor. Demirtaş; “Yeni Yaşam Belgesi” olarak nitelenen programında, ülkemiz halklarını ilgilendiren birçok konunun yanı sıra, bu ülkede bin yıllardır birlikte yaşayan farklı halklardan ya da inançlardan insanların barış, eşitlik ve kardeşlik içinde birlikte yaşama kültürünü savunuyor...
Seçimlerde öne çıkan, dikkat çeken konulardan biri de kadınların durumuna, kadın sorunlarına yaklaşım. Recep Tayyip Erdoğan, iktidarı döneminde uyguladığı politikalar, kadın düşmanı söylemleri nedeniyle her gün en az bir kadının öldürüldüğünü gözlerden kaçırmak istercesine, seçim programında kadınlara çokça yer vermiş. Ancak bu konuda da tıpkı, “Kürt sorununun çözümü” konusundaki gibi samimi değil. Sanki, “Üç çocuk yetmez beş çocuk doğurun, sezaryen olmaz normal doğum yapın,” diyerek ve kürtajı yasaklayarak kadın yaşamı ve bedeni üzerindeki devlet erkini ortaya koyan o değilmiş gibi... 4 artı 4 artı 4 eğitim öğretim yasasını çıkarıp, 10 yaşını doldurmuş kızların çocuk gelin olmasına kapı açan o değilmiş gibi... İktidarı döneminde, kadınlara yönelik tecavüz, öldürüm davalarındaki sanıklar bir bir salıverilmemiş gibi... Kendisinin ve temsil ettiği zihniyetin kadın düşmanı, kadını cinsel nesne ve çocuk doğurma makinesi olarak görüp, eve kapatmak istediği bilinmiyormuş gibi...
Selahattin Demirtaş, kadına yaklaşım konusunda da en tutarlı programa, eylem ve söyleme sahip. “Yeni Yaşam Belgesi”nde, kadınların eşit hak ve özgürlüklerinin sağlanmasının gerekliliğinin, kadınların bu konudaki öncülüklerinin vazgeçilmezliğinin altı çiziliyor. Kadının öncülüğünün vurgulanması yeni bir olgu değil üstelik; yıllardır feodal ilişkilerin ağırlığıyla ezilen Kürt kadınların barış, eşitlik ve kardeşlik için mücadelenin ön saflarında yer alması önemli bir gösterge. Yeni Yaşam Belgesi’nde bu olgu, Türkiye’nin bütün kadınlarını kapsıyor.
Sözün özü; ayineşi iştir kişinin, söze bakılmaz demiş eskiler. Bu, günümüzde de geçerli. Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşamın her alanındaki eylem ve söylemleri birbirini tutmuyor. Bir yandan demokrasi, özgürlük, hak deyip, öte yandan hırsızlık ve yolsuzluklara karşı tutumu, kendi halkına karşı uyguladığı polis şiddeti, Soma’daki madencilerin acısı dinmeden madenlerde yaşam odaları kurulması önerisinin AKP oylarıyla reddedilmesi, işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların yaşamlarını karartması; Filistin sorunundaki ikiyüzlülük bilinen gerçekler ve bu köşenin sınırlarını zorlar. Biz bu yazıda, yalnızca barış, kardeşlik ve eşitlik ve kadın yaşamlarına yaklaşımındaki söz ve eylemin altını çizmek istedik. Şimdi, bir yanda ırkçılığı, halklar arasında düşmanlığı körükleyen, iktidara geldiği günden bu yana kadınlara, Kürt halkına acıdan başka bir şey getirmemiş olan Recep Tayyip Erdoğan; öte yanda barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde halkların kardeşliğini ilke edinen, kadınların toplumsal mücadeledeki etkinlik ve öncülüğünü içselleştiren Selahattin Demirtaş... İnsan, kadın, anne ve şair olarak benim oyum Demirtaş’a...

Evrensel'i Takip Et