09 Ağustos 2014 00:25

Affedersiniz Alevi, Kürt, Ermeni

Affedersiniz Alevi, Kürt, Ermeni

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Erdoğan’ın kendi kimliği ile ilgili polemikleri eleştirirken kullandığı “affedersiniz” ifadesi aslında son derece iyi niyetli(!) ama açık bir bilinçaltı yansımasıdır. Ermenilik, nezaketen “affedersiniz” denerek söze başlanacak bir olgu olarak algılanmaktadır.
Nefret söylemi ve ayrımcılık yüklü mesajlar, sehven söylenmiş  ya da pot kırma olarak tarif edilecek sözler değildir. Bilinçaltındaki ezberler, önyargılar asıl yüzleşme gerektiren gerçekliğimizdir.
Birinden bahsederken Alevi, Kürt, Ermeni, Çingene olduğunu ifade etmenin ayıplı bir durumu tarife yakın “af” dileme, özür beyan etme psikolojisi, eşitsizliğin olağanlaşmasıdır.
Bazılarının peşinen normal kimlik sahibi olması, ötekilerinse utanılacak kimliklere mensup olması, toplumsal düzeyde eşitsizliği meşrulaştıran(!), sıradanlaştıran durumu yansıtmaktadır.
Medyanın alışkanlıklarından, okullardaki eğitime kadar bir çok alanda bu sorunu aşmaya yönelik ciddi çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ancak bu çabanın verimli ve anlamlı olabilmesi için, siyasetin dilinin terbiye edilmesi kritik öneme sahiptir.
Sünnilerdeki Alevi algısı, Türklerdeki Kürt, Ermeni, Çingene algısının kabul edilebilir bir noktaya taşınması, toplumsal barışın inşası için zorunludur. Toplumsal barışın hukuki zemininin güvenceye alınması ne kadar önemliyse, konunun kesimler arası psikolojik güven boyutu bir o kadar önceliklidir.
Toplumsal kesimlerin birbirine yönelik öfkelerinin ortaya çıkarttığı rövanşist tutumlar açısından Irak, ilginç bir örnektir. Sünni Arapların kendilerini eski rejimin sahibi olarak  gören yaklaşımı, ABD müdahalesinin faturasını Şii ve Kürtlere kesme eğilimini güçlendirmiştir. Bu durumu yok sayarak, Irak’ta iç barışı kurmak imkansızdır.
İç savaş riski bu tablo ile birlikte ele alınmalıdır.
Toplumda linç psikolojisinin basit bir kıvılcımla taraftar bulabilmesi tam da bu önyargılardan beslenmektedir.
Eski Yugoslavya’da yaşanan ya da İstanbul’da 6-7 Eylül olaylarında yaygınlaşan davranışlar, bir istisna olmaktan çıkma potansiyeli taşımaktadır.
Bizde böyle şeyler olmaz rahatlığı, son derece yanıltıcı referanslara dayanmaktadır. İç içe geçmişiz, kız alıp kız vermişiz (bu ifadenin kendisinin sorunlu hali bir tarafa) savunmaları, ne yazık ki durumu kurtarmaya yetmemektedir.
Uzun lafın kısası ezberlerimizle, alışkanlıklarımızla yüzleşmez ve öfkemizi nefrete dönüştüren yaklaşımlar sergilemekten kaçınmazsak, birbirimizi boğazlayacak noktaya bir anda gelebiliriz affedersiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa