Oylar, tek seçenek Demirtaş'a!
Fotoğraf: Envato
Ankara’da “zirve üstüne zirve” yapılıyor. Başbakan, Dışişleri Bakanı, MİT Müsteşarı, Genelkurmay Başkanı, Jandarma Genel Komutanı, bir “zirve”den ötekine koşuyor!
Bu toplantılarda ne konuşuluyor? Bu, büyük bir sır gibi saklanıyor. Ama sızan bilgilere göre, IŞİD ilerleyişi, ama daha çok da IŞİD’in ilerlemesi sonucu ortayla çıkan “insani sorunlar” ve “mülteci sorunları” konuşuluyor bu toplantılarda.
Çünkü Irak’ta ilerleyen IŞİD durdurulamıyor! Öyle ki IŞİD güçleri, Erbil’e 40 kilometre yaklaştı. Yüz binlerce insan mülteci haline geldi. Ve Suriye sınırında olduğu gibi, şimdi Irak-Türkiye sınırında da mülteci dalgası büyümeye başladı.
Bölgede gelişmeler öylesine tehditkar ki, BM ve ABD’den gelen haberler de IŞİD’e karşı uluslararası müdahalelerin ve insani yardım operasyonlarının gündeme geldiği doğrultusunda. Obama da, Amerikan ordusunun bölgedeki güçlerine müdahale için izin verdiğini açıkladı. ABD ordusu da dün IŞİD'e yönelik saldırılar gerçekleştirdi.
Ancak Ankara’daki toplantıların “ilginç” bir yanı var. Ankara’da durmadan toplantılar yapılıyor ama Türkiye kamuoyu karşısına çıkılıp, “Biz IŞİD’e karşı şöyle bir tavır alıyoruz.” ya da “IŞİD’in vahşi uygulamalarını lanetliyoruz” deme cesaretini gösteremiyorlar. Dahası bu toplantıya katılan devletin en yüksek makamlarını işgal eden, her fırsatta mangalda kül bırakmayan açıklamalar yapmaktan pek hoşlanan zevat, bütün dünyanın lanetlediği IŞİD terörüne karşı olduklarını hiçbir platformda açıklamış değiller. Dolayısıyla bu toplantılarda IŞİD’e karşı mücadelenin konuşulduğunu söylemek için aşırı iyimser olmak gerekir. Bu “sessizliği”, IŞİD’e karşı uzlaşmacı hattı, 49 konsolosluk mensubunun IŞİD’in rehini olmasıyla da açıklayamayız. Bunu bu köşede defalarca değerlendirdik.
Ankara’daki toplantıların bir özelliği de, yarın Türkiye’de bir “cumhurbaşkanlığı seçimi” yapılacak olması. Ki, bu zirvelerin belirleyici şahsiyeti Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da bu seçimde cumhurbaşkanı adayı olması, zirvede tartışılan konularla cumhurbaşkanlığı seçimini de pek çok bakımdan birbirine bağlıyor. Ve bu zirvelerde IŞİD’e karşı mücadelenin değil, IŞİD’in yarattığı insani felaketin etkisinin azaltılması için alınacak önlemlerin konuşulmasının nedeni de elbette ki Erdoğan’ın yıllardır Suriye’de IŞİD’i besleyip büyüten, Irak’ta IŞİD’in kitle temelini oluşturan “Sünni muhalefetin” hamisi olmasıdır. Dahası Erdoğan ve Davutoğlu’nun öncülük ettiği Türkiye’nin dış politikasında mezhepçilik, belirleyici bir önem kazanınca IŞİD ve diğer Cihatçı örgütler, onların “doğal müttefiki” olmuşlardır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde bir kez daha mezhepçi kışkırtma, Türkiye’nin “özgünlüğü”nden yararlandı ve ırkçılıkla yoğrularak, Sünni çoğunluğun Erdoğan’ın arkasında birleşmesi için açıkça kullanıldı. Göbelsçi propaganda yöntemleri istismar, yalan, demagoji,… bu kampanya sırasında hiç çekinmeden uygulandı. Dolayısıyla Türkiye kamuoyu da IŞİD’çi çizgiye karşı yumuşatıldı! IŞİD’çiliğin AKP’ye oy veren kesimler içinde de yükselen bir değer olmasının yolu düzlendi.
Erdoğan’ın ve elbette Davutoğlu’nun liderlik ettiği “zirvelerin” IŞİD’e karşı mücadele ile ilgili ciddi bir karar alması beklenemez.
Yani yarın cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek olanlar; IŞİD’çi vahşetle uzlaşanlara, bölgede mezhepçiliği kışkırtanlara mı, Türkiye’de ırkçılık ve mezhepçilik kampanyası yapan Erdoğan’a mı, yoksa halkların kardeşliğini savunan din, mezhep, milliyet farkı gözetmeden tüm ezilenlerin birleşmesini savunan Demirtaş’a mı oy vereceğinin muhasebesini daha bu geceden, yatağa yattığında son bir kez daha yapmalıdır!
Kısacası yarın vereceğimiz oy, sadece cumhurbaşkanının kim olmasına dair bir tercih değil; nasıl bir Türkiye, nasıl bir bölge, nasıl bir dünyada yaşamak, çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakmak istediğimizin tercihinin ifadesi de olacaktır.
İşçiler, emekçiler, kadınlar, LBGTİ bireyler, çevreciler, Kürtler, Araplar, Türkler, Ermeniler, Hıristiyan, Müslüman, Sünni, Alevi, Nusayri, Ateist, halkların her mensubu, eğer, halkların kardeş olduğu barış içinde bir dünyada, “bir oy da benim katkım olsun” diyorsa; oylarını Demirtaş’a vermeleri tek seçenektir!
IŞİD’çilere, din ve mezhep kışkırtmacılarına, ırkçılara, ülkeyi dışarıda ve içeride ırk ve mezhep çatışmalarına sürüklemek isteyenlere oy yok!
Oylar, Selahattin Demirtaş’a!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00