Nefret çok kolay ve rahatlatıcı bir duygudur. Emek harcamanız gerekmez. Anlamaya çalışmazsınız. Sorular etrafınızda uçuşmaz. Soruların cevabını bulmak için o yormaya kıyamadığınız beyninizi çalıştırmak zorunda kalmazsınız. Kolayca nefret eder, nefretinizi kusarsınız bir çırpıda… Üstelik bu nefret etrafınızdakileri de sarıp sarmalar, kolaylıkla paylaşılır. Bedenin hallerinden, yüzün aldığı şekilden, ağızdan çıkan sözlerden dalga dalga yayılır, kötülük sıradanlaşır Arendt’in işaret ettiği gibi…
Nefret etme ve nefretini kusma hallerini son birkaç yıldır Türkiye Başbakanından naklen izliyor. Korkarım nefretin seline kapılanlarla birlikte çok yakında karşımıza cumhurbaşkanı olarak çıkacak gibi de görünüyor bu yıkıcı duruş. Son nefret kusma hallerini, adını hep çok güzel bulduğum Amberin Zaman’a yöneltti Başbakan. Bir ülke başbakanının bir gazeteciye önce “edepsiz” ardından da “aşağılık kadın” demesi hukuk ilkeleri çerçevesinde hareket edildiğinde hakaret suçu olarak değerlendirilmesi gereken bir davranıştır olağan koşullarda. İktidarın gücü ile hakaret edildiğinde bu eyleme açık bir tehdit ve hedef gösterme de eklenir üstelik. Olağan koşullardan söz etmenin olanağı kalmamıştır oysa yıllardır. Nefret iktidarın gücü ile birleşince, devlet nefretin sel olup aktığı kurumlar ve insanlarla önüne geleni sürükleyen bir yıkım aracına dönüşmektedir hızla.
Kolay ama bir o kadar da kendini tüketen bir duygudur nefret. Nefret kusmak deyimini çok anlamlı bulurum o nedenle. Kusmak çok yıpratıcı bir durumdur canlılar için. İçiniz dışınıza çıkar kusarken. Bütün kaslarınız kasılır istemeseniz de, engel olamazsınız. Peş peşe gelen kasılmalar sizi yorgun bırakır, tükenirsiniz. Midenizden yükselen asitli sıvılar yakar kavurur, ağzınızda acı bir tatla bırakır sizi.
Nefret kolaydır başlangıçta, ama kusulduğunda tam da gerçekten kustuğunuzda yaşadıklarınıza benzer bir tükenmeyle baş başa kalırsınız. Ağzınızda nefretin acı tadı. Peş peşe gelir kasılmalar, nefret etmeden duramazsınız, nefret ettikçe tükenirsiniz, tükendikçe nefret edersiniz. Nefretinizde boğulursunuz sonra.
Birazdan oy vermeye gitmek için çıkacağım evden. Çıkmadan önce bir gazeteciye böylesine fütursuzca hakaret edebilen, üstelik bu hakareti kadınları da aşağıladığını göstererek ifade eden bir adayın bu seçimde yer almasının ne anlama geldiğini düşündüm. Nefretin nasıl bu denli kök saldığını, yayıldığını dalga dalga.
Nefrete yenilmemek gerekir. Anlamaya çalışmakla başlayabiliriz belki.  Hem kendimize, hem de başkalarına sorular sorarak, sorularımıza aldığımız cevapları can kulağıyla dinleyerek. Çok emek gerektireceğine kuşku yok, ancak alınacak sonuçlarla yaşadığımız o dingin yorgunluk hali nefret kusmanın istemsiz kasılmalarına eşlik eden yorgunluğa benzemeyecektir. Tükenmek değil, çoğalmak için sürdürmeli istemli arayışımızı. Sevgiyle, emekle…

 

Evrensel'i Takip Et