Sayılarla yalan söylemek
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz günlerde basında yer alan bebek ve anne ölümleri ile ilgili haberlere baktığımızda, bir yandan anne ve bebek ölümlerinde “ürkütücü” artıştan söz edilirken, diğer yandan rakamların tutarsızlığının konuşulduğunu görüyoruz.
Öncelikle şunu bilmekte yarar var, Türkiye’de sağlık istatistikleri pek çok ülkede olduğu gibi güvenilir değildir. Sağlık Bakanlığı aracılığıyla tutulan kayıtlar, rutin bildirimleri kapsadığı için eksiktir. Dolayısıyla elde edilen rakamlar, gerçekte olanın altındadır. Bu Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü de dahil herkesin bildiği ve kabullendiği bir durumdur. O nedenle Sağlık Bakanlığının açıkladığı 2012’de binde 7.4’ten olan bebek ölüm hızı, 2013 yılında binde 7.8’e çıkmışsa bu “bebek ölümlerinde ürkütücü artış” olarak nitelenemez. Bu noktada felaket tellallığı yapmadan önce kayıtların tutulmasında bir değişiklik var mı diye bakmak ilk yapılması gereken iştir. Ola ki kayıt sistemi güçlendirilmiş olabilir, kayıtlar daha iyi tutuluyor olabilir, böylece önceden kayda girmeyen bebek ölümleri artık kayıtlara giriyor olabilir.
Burada asıl konuşulması gereken bebek ölüm hızının Sağlık Bakanlığı tarafından neden bu kadar düşük bildirildiğidir. Sağlık İstatistikleri Yıllıklarından anladığımız kadarıyla bebek ölüm hızı hesaplanırken 28 haftalıktan büyük doğanlar hesaplamaya dahil ediliyor, daha küçük olanlar katılmıyor. Böylece elde edilen bebek ölüm hızı da daha düşük çıkıyor. Sonra da bu şekilde hesaplanan bebek ölüm hızı ile Sağlık Bakanlığı “Ülkemizde uygulamakta olduğumuz sağlıkta dönüşüm programı kapsamında yürüttüğümüz programlar sonucunda gerek anne gerekse bebek ölümlerinde önceki yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde büyük başarılar elde edilmiştir” diyor.
Bebek ölümleri ile ilgili diğer bir veri kaynağı olan TÜİK, 2013 yılının bebek ölüm hızını binde 10.2 olarak bildiriyor. Bu da Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan rakamın gerçekten de “düşük tahmin” edildiğini kanıtlıyor.
İllerdeki Türkiye Halk Sağlığı Müdürlükleri, bebek ölümlerini izleme komisyonları aracılığıyla hem ölen bebekleri hem de ölüm nedenlerini tespit etmeye çalışıyor. TÜİK’in veri kaynağı ölüm belgeleridir, yani bir kişi öldüğü zaman defnedilmesinden önce doldurulması zorunlu olan, nüfus müdürlüklerinde kişinin kayıttan düşülmesi için gerekli olan belge. Dolayısıyla evde doğmuş ve nüfusa kayıt olmadan ölmüş bir bebek, TÜİK rakamlarında yer almayacaktır.
Tabi Türkiye’deki gerçek bebek ölüm hızı ne Sağlık Bakanlığı’nın ne de TÜİK’in açıkladığı rakamdır. Geçtiğimiz aylarda açıklanan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, Türkiye’deki bebek ölüm hızını binde 15.2 olarak bildirdi. TNSA olarak kısalttığımız bu araştırmalar her beş yılda bir yapılıyor, sonuncusu 2013 yılında yapıldı. Bu veri, rutin istatistikler yerine tüm Türkiye’yi temsil eden bir nüfusta kapı kapı dolaşılarak veri toplanan bir araştırma olduğu için en güvenilir sonucu veriyor. Bu araştırma Sağlık Bakanlığı ile Hacettepe Üniversitesi ortaklığında yürütülüyor. Ama söz konusu olan Sağlıkta Dönüşüm Programı olunca, en düşük rakamı kullanıyor.
Türkiye’de bebek ölüm hızının yıllar içinde azalması, yaşam koşullarının iyileşmesinin bir sonucu olarak beklenen bir durumdur. Savaşlar, göçler, ekonomik krizler vb toplumsal hayatı etkileyen durumlarda toplumsal sağlığın bozulmasının bir sonucu olarak bebek ölüm hızı da artıyor. 1990’lı yıllarda Doğu Anadolu’da savaş ve zorunlu göçle ilişkili olarak gözlenen artışın dışında, Türkiye’de bebek ölümleri azalma eğilimindedir.
“Bebek ölüm hızı” olarak hesaplanan ölçüt, toplumsal sağlığın bir göstergesi olarak oldukça yaygın kullanılmaktadır. Ölenler bebekler olsa da bu ölçüt toplumun genelinde sağlık durumunu yansıttığı bilinmektedir. Ayrıca Sağlık Bakanlığının savunduğu gibi Sağlıkta Dönüşüm Programının bir başarısı değildir. Çünkü Sağlıkta Dönüşüm Programı, sağlık hizmetlerine yapılan bir müdahaledir, üstelik programın özünde koruyucu sağlık hizmetlerinden çok tedavi hizmetlerinin düzenlenmesi vardır. Hatta bu program ile koruyucu sağlık hizmetleri zarar görmüştür. Oysa toplumsal sağlık denen olgu, sağlık hizmetlerinden çok toplumun yaşam koşulları ile ilgilidir, sağlık hizmetlerinin katkısı -hele de tedavi hizmetlerinin- oldukça sınırlıdır.
Kısaca, bebek ölüm hızı rakamlarımızın tutarsız olduğu bir gerçek. Bu tutarsızlığın bir kısmı veri kaynaklarının farklılığından bir kısmı da sağlık reformunun başarısının kanıtlanma çabasındandır. İstatistik sayılarla yalan söyleme sanatıdır ne de olsa! Sağlıkta Dönüşüm Programının “başarısı” ise istatistiğin sayılarla yalan söyleme sanatı olduğunu bir kez daha kanıtlamışa benziyor.
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13