Gaziantep’te örnek yürüyüş: Suriyeli kardeşime dokunma!
Fotoğraf: Envato
Hükümetin Suriye politikası, Türkiye’yi Ortadoğu’da komşu ülkesinin altını oyan bir ülke olarak tescillemekle kalmadı, bu savaşın yıkıcı boyutlarını içeriye de taşıdı.
AKP Hükümetinin, Suriye’de rejimin kısa sürede değişeceği hesabı ve kendisinin de yeni Suriye’de pozisyon sahibi olacağı hayaliyle attığı adımların başında, Türkiye’ye sığınan Suriyeliler geliyor. Bu politika savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilere kapılarını açma politikasının ötesinde, BM ve dünya nezdinde “Türkiye’nin Suriye sorunu” başlığını oluşturmaya yönelik bir politikaydı. Türkiye’nin yaklaşık 1.5 milyon Suriyeli sığınmacıyla yüz yüze kalma gerçekliği biraz da böyle oluştu.
Bu politikanın oluşmasında Erdoğan ve halefi Davutoğlu belirleyici isimlerdir.
Elbette Türkiye, sınır komşularında hiçbir dahli olmadığı bir savaş yaşandığında bile komşu halklara kapısını açacaktır ve açmalıdır. Burada sorun olan AKP Hükümetinin bu adımı, onun gerektirdiği sosyal, psikolojik, ekonomik ve kültürel alt yapı hazırlıklarının hiçbirini yapmamış olmasıdır.
Hükümet Suriyelileri Türkiye’deki sorunlar yumağının içine atmıştır ve bunun yıkıcı boyutları her geçen gün daha da ağırlaşarak ortaya çıkmaktadır. Patronlar, Suriyeli emekçi akınını, Türkiyeli işçi ve emekçilerin zaten küçülmüş ekmeğini daha da küçültmenin bir aracı olarak kullanmaktadır. Suriyeli emekçiler yabancısı oldukları bir ülkede, ekmeğe muhtaç durumda olmanın çaresizliğiyle çok düşük ücretlere de razı olurken, patronlar bu gerçekliği Türkiyeli emekçilerin ücretlerini daha da baskılamanın vesilesi yapmaktadırlar.
Ayrıca ev sahipleri de, Suriyeli akınıyla birlikte bir anda patlayan talep yığılması karşısında ev kiralarını artırarak başka bir sosyal sorunun da tetikleyicisi olmaktadırlar. Suriyelilerin linç girişimine maruz kaldıkları birçok kentte, o bölgenin yerlilerinin ‘Suriyelilerin gelişiyle kiralar arttı, iş bulamıyoruz’ söylemleri de bu nesnellikten kaynaklanıyor.
Gaziantep, Kahramanmaraş, İskenderun, Urfa, Adana, Ankara ve İstanbul’un aralarında olduğu birçok kentte art arda Suriyelilere yönelen saldırılarda ırkçı gruplar başı çekerken, bu gruplar oluşan yeni çelişkileri kaşıyarak kendilerine kitle desteği de bulabiliyorlar.
Türkiye’de devletin onlarca yıldır kitlelere empoze ettiği yabancı düşmanlığına dayalı tekçi kültür de bu saldırıları besleyen bir etki yapıyor.
Son olarak da yerel mülki yöneticiler, saldırıların gerçekleştiği yerlerde, sorunu başka türlü çözmeye çalışmak yerine, özellikle kendi işi, evi olmayan, yoksul Suriyelileri başka illerde oluşturulmuş kamplara sürgün ediyorlar.
Bazı yerlerde, yerli halkın Suriyeli sığınmacıları saldırı girişimlerden koruduğu da oluyor, ancak bu, saldırıların kartopu gibi büyümesine maalesef engel olamıyor.
Bugün olması gereken ise Türkiyeli işçi ve emekçilerin, Hükümetin politikalarının bir sonucu olan bu tablonun yükünü çaresizlik içinde Türkiye’ye sığınan sınıf kardeşi Suriyeli emekçilerin üzerine yıkmayacak bir bilinçle hareket etmesidir. Bunu sağlamak için de, emek örgütlerine, onların partisine, demokrasi güçlerine büyük sorumluluklar düşüyor.
Son dönemlerde Suriyelilere yönelik art arda saldırıların yaşandığı bir kent olarak gündeme gelen Gaziantep’te Emek Partisi İl Örgütünün bir süredir, Türkiyeli ve Suriyeli emekçiler içinde yürüttüğü faaliyet önemlidir. EMEP Gaziantep İl Örgütü, Türkçe ve Arapça, iki dilli olarak hazırladığı binlerce bildiriyi kentte yaygın olarak dağıtarak, Türkiyeli ve Suriyeli emekçilerin sınıf kardeşi olduğuna vurgu yaptı; ırkçı saldırılara karşı açık tutum aldı. Ve Gaziantep’te EMEP İl Örgütünün çağrısı sonrası oluşan ortaklaşmayla, EMEP, HDP, ÖDP ve İHD “Suriyeli mülteciler kardeşimizdir, kardeşime dokunma” şiarıyla bir yürüyüş gerçekleştirme kararı aldı. “Gaziantep’te ırkçılığa karşı kardeşlik yürüyüşü” yarın gerçekleşecek. Yürüyüşe sendikalar da destek verecek. Bu yürüyüş ile ilgili olarak kentte binlerce bildiri dağıtılırken, Türkiyeli ve Suriyeli işçilerle ev toplantıları yapıldı, gençlerle bir araya gelindi.
Bu yürüyüş örnek olsun ve ‘Halklar kardeştir!’ şiarının yükseltildiği bu tür eylemler dalga dalga yayılsın.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00