29 Ağustos 2014 00:07

Eğitim, okul, kongre: Sistem/bilgisayar öyle yapıyor!

Eğitim, okul, kongre: Sistem/bilgisayar öyle yapıyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

TEOG sonuçları açıklandı, puanı iyi olan küçük bir grup istediklerine yakın bazı okullara yerleşti, puanı iyi olmayanlar istemedikleri yerlere devam etmek zorundalar. Puanı daha düşük olanlar ise hiç tercih etmedikleri okul türlerine veya istemedikleri mahallere gitmek durumundalar, sistem aldı birini bir yakaya diğerini başka bir yakaya, en çok da boş kalan okullara (bol bol açılıp boş kalan imam hatiplere) yerleştirdi, şimdi nakillerle uğraşacaklar.
Soran olursa “Puanı bu kadarmış”, “sistem/bilgisayar” öyle yapıyormuş.
AKP kongresi yapılmış, delegeler seçmiş, olmuş Davutoğlu Başoğlu; şartlar böyle gerektiriyormuş, iç-dış dengeler, komisyonlar/makamlar, tarikatlar lobiler hesaplanmış, kimi cumhurbaşkanı kimi başbakan olmuş, kongrede yansız, özgür irade böyle tecelli etmiş. Mehmet Ali Şahin, Arınç, Gül, Binali bunu yemiş, ne yersen o.
Kongre, dernek/oda/kooperatif/sendika seçimleri, hatta okullarda sınıf başkanlıkları, adaletin Yargıtay seçimleri, HSYK seçimleri, daha nicesi… Özgür iradenle şu beyi/hanımı koca/karı olarak kabul ediyor musun?
İradenin özgürlüğü nedir? Eşit şartlar, özgür bir eğitim yoksa özgür irade mümkün müdür?
Eğitim ile propaganda arasındaki fark nedir? Eğitim, bilim, ideoloji arasında fark var mıdır, varsa nelerdir?
Doğa, sınır, öz var mıdır, çok önemli bir tartışmayı oluşturmaktadır, ancak teologların kabulü ile değişmez-bozulmaz olanı Tanrı olarak veya daha “metafizik” olarak sayıtlılarsak evrende, bu yanda değişmez bir durum yoktur. Doğa da insan da sınırsıza yakın bir potansiyel olup sürekli etkilenen ve aynı zamanda etkileyen durumundadır, sürekli etkileşimdedir, pasif veya aktif, aralıksız bir şekilde dönüşmektedir ancak değişim salt olumluya yönelik olmak durumunda değildir.
Değişmez bir doğa/öz yoksa bir yandan insanın kalıcılığı sorunu dayatırken diğer yandan “emek/çalışma” merkeze oturmakta, propagandayı yapan/irade gösteren “Üsküdar’ı geçmektedir”. Çamlıca Tepesi’nde yükselen, Atatürk Orman Çiftliği’nde yükselen, kıyı şeritlerinde yükselen, AVM-TOKİ’lerde yükselen, okul biçimlerinde, müfredatlarda yükselen, Yargıtayda yükselen yeni Osmanlı mı bilemem ama eski veya yeni para, yapı ve iradedir.
Toplum ne yerse, okulu camisi neyse, nema ve propagandanın çapı neyse, toplum odur da paradoks da aynı noktadadır. Propagandaya karşı en etkili yol; bilim, felsefe ve sanattan geçecek, eleştirel akıl ve görüden geçecek, ancak hakim gruplar da zaten bunu kendi kontrolüne aldıklarından hakim durumda bulunuyor.
Özgür bilim, özgür felsefe ve sanat demek yan gelip yatmakla başarılamıyor, toplumcu gerçekçi bilim, felsefe, sanat ve edebiyat için irade/çaba göstermek gerekiyor. Yoksa gerçekçisi değil illüzyonu/sahtesi, en azından pozitivisti/yaygın olanı, piyasacı yeni muhafazakârı öne geçiyor; adı Davutoğlu, Erdoğan veya bir diğeri çok fark etmiyor.
Değişim sürüyor, değiştiremeyen değişiyor, değiştiren değişiyor. Ana kabul/teorik duruş değişimin devam ettiğidir, bunda bir şüphe yok, ancak pratik sorun/yaşama dair sorun ne yönde ve nasıl değiştiğidir, bu değişimin nemalananın kim olduğudur, yeni üretim ve bölüşüm ilişkilerinin kime ne getirip ne götürdüğüdür.
Sorular, bir kez yanıtlanınca bitmiyor, çünkü değişim sürüyor; ancak açık olan bir durum var ki seyreden çoğu durumda kaybeden tarafta bulunuyor (Okul, cami, televizyonun etkisini alıcı vericilerin eşit şartlarda buluştuğu bir yer olarak görürsek yanılırız, hep bir taraf veriyor, hep öbür taraf alıcı durumda kalıyorsa iş bambaşka yere varır; eğitim propaganda aletine dönüşür, iktidardakilerin-yiyicilerin oyuncağı haline gelir).
Verili yapı kadar irade de önemli olup insan biyolojik bir varlık olduğu kadar ona yapışık halde aynı zamanda duygu ve akıl sahibi ereksel bir varlıktır. Eğitim, okul, cami, propaganda yansız/masum şekilde mevcut yapı, bilgisayar veya televizyonun yaptığı bir şey değil. Seyretmenin, hatta tanımlamanın ötesinde değiştirme iradesi de göstermek gerekiyor. Yoksa ne yersen odur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa