30 Ağustos 2014

Arap kızı camdan bakmıyor...

“Yağmur yağıyor,
seller akıyor
Arap kızı
camdan bakıyor.”

Çocukluk yıllarımızdan belleğimizde kalan bu çocuk tekerlemesini hâlâ anımsayanlar vardır içimizde. Hani şu; yağmur yağarken sokakta oynayan çocuklara katılamadığı için yalnızca camdan bakan Arap kızından söz eden çocuk tekerlemesi. Peki, kimdir bu Arap kızı? Kim olacak? Osmanlının “Yedi iklime hakim olmak için” kuzeyden güneye, batıdan doğuya yayılma politikası nedeniyle savaşlarda ele geçirilip Osmanlı mülküne getirilen kölelerden yalnızca biri… Çocuk olmasına bakılmaksızın saraylarda, konaklarda hizmetçi olarak kullanılan, yetişkinliğinde Arap bacı olarak hizmetçiliği süren Arap kızlarından, kadınlarından yalnızca biri… Küçük kız, herkesten önce kalkıp ocağı yakar, evi süpürür. Bebeğe bakar, odun kırar; o dönemde yapılması gereken işler her neyse onların hepsini yapar. Bir ara sokaktan gelen çocuk gülüşmelerini işitip cama koşar. O da her çocuk gibi sokağa çıkıp oyun oynamak ister ama çıkamaz, evin çocukları sokakta oynarken o yalnızca camdan bakabilir…
Her duyduğumda ya da okuduğumda; ana kucağından alınıp uzak iklimlere sürüklenen, yurdundan yuvasından koparılan çocukların acısını derinden duyumsadığım bu tekerleme, günümüzde sık sık düşüyor aklıma. AKP iktidarının dış politika konusundaki  “Komşularımızla sıfır sorun” sözünün; uyguladıkları  bölücü, ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı politikalar nedeniyle, dost olduğumuz "Sıfır komşu” haline geldiğini; geçmiş başbakanın “Kardeşim Esat” söyleminin “Düşman Esed” biçimine dönüştüğünü; Irak, Suriye, İran topraklarındaki farklı uluslardan ve mezheplerden insanlara gösterilen düşmanlığın ve IŞİD tarafından yürütülen cihadın insan, silah ve eğitimle nasıl desteklendiğini bilmeyen yok. AKP'nin, yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçim hesapları nedeniyle özellikle Suriye'deki savaştan kaçanlara sınırları açtığını; işi bitince de onları yalınayak başı kabak, aç bilaç sokaklara saldığını da… Mezhep, ulus olarak yakın gördüklerini desteklerken "öteki" olarak gördüklerinin ölümüne, zulme uğrayışına sessiz kaldığını da bilmeyen yok...
Sonuç... Eski bir Osmanlı tekerlemesinde söylendiği gibi Arap kızları ya da çocukları artık camdan bakmıyor. Özlemini çektikleri şey koparıldıkları toprakları, aileleri ya da konak çocuklarının oyunlarına katılmak değil yalnızca. Şimdi onlar büyük, küçük işletmelerde ucuz iş gücü; şimdi Arap kızları emek güçlerinin yanı sıra cinselliklerinden yararlanılmak üzere alınıp satılan bir meta... Şimdi kız erkek bu çocuklar; kentlerin meydanlarında dilenerek, sokaklardan çöp toplayarak; kendilerine yöneltilen ırkçı, ayrımcı saldırılara karşı koymaya çalışarak yaşama savaşı veriyorlar. AKP iktidarının sözcülüğünü yapan kitle iletişim araçlarının, onları potansiyel tehlike olarak gösterip ötekileştirmesi; kullandığı ayrımcı dil yaşamlarını daha da güçleştiriyor.
Bu oyunu bozmak gerek. Emperyalizmin, onların iş birlikçisi AKP iktidarının uygulamaları sonucunda yerinden yurdundan edilip göçe zorlanan her ulustan, mezhepten insanların ötekileştirilmesine, onlara yöneltilen ırkçı ve ayrımcı saldırılara karşı; ön yargıların ortadan kalkması, emekçilerin birlik ve beraberliğinin, halkların kardeşliğinin sağlanması için mücadele etmek bizim boynumuzun borcudur.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et